40.Bölüm

4.5K 470 98
                                    

Destan ve Li birbirinden ayrıldılar. Li'nin gözleri kocaman bir şekilde açıldı. Destan sol elini kaldırıp sağ omuzuna götürdü. Destan'ın siyah sargısı kendi kanıyla ıslandı. Mai tüm yaşananları görmüştü koşarak Destan'ın yanına geldi. Onun omzuna baktı Destan'ın omuzu kanıyordu Mai öfkeli bir biçimde Li'ye döndü ve bağırmaya başladı.

"Neden onu yaraladın ki o daha kılıç tutmayı bile bilmiyor. Aranızda zaten yeryüzü ile gökyüzü kadar fark var. Ona biraz nazik davranmalıydın."

Li de panik yapmıştı. Kılıçlar birbiriyle çarpıştığında Destan kılıcına son anda bir yön vermiş ve Li'nin kıyafetini yırtmayı başarmıştı. Ancak Li'nin kılıcı gidip Destan'ın omuzunu kesmişti. Li hemen özür diledi.

"Özür dilerim efendim istemeden oldu."

Mai daha da öfkelenmişti. Li çarpışmadan önce Destan'ı yaralayacağını söylemişti.

"İstemeden mi oldu? Sen eğer kılıcı sağlam tutmazsa yaralayacağını söylememiş miydin! Bu antrenman burada biter. Destan gel yarana bakalım."

Mai Destan'ın yarasına baktı. Sadece ufak bir kesikti Destan'ın kalbi çok hızlı atıyordu. Nefes alış verişi bile hızlanmıştı. Mai ellerini Destan'ın yarasının üzerinde gezdirdi ve yara gözle görülmeyecek seviyeye kadar düştü. Neredeyse eski haline gelmişti. Mai şifacı olarak gerçekten büyük bir ilerleme kaydetmişti. Destan Mai'ye teşekkür ettikten sonra kılıcını kavradı.

"Usta Li gerçekten çok iyisiniz hadi yeniden çarpışalım!"

Destan'ın bu sözleri Mai ve Li'yi oldukça şaşırtmıştı. Destan'ın kanı kaynıyordu savaşmak istiyordu. Mai Destan'ı durdurmak istedi.

"Destan bugünlük bu kadar yeter yara almanı istemiyorum lütfen bu antrenmana bir son ve..."

"Mai eğer yaralandığım için pes edeceksem ben fazla uzun yaşamam, eğer güçlü olmak istiyorsam asla pes etmemeliyim. Yaralanmam tamamen benim suçum usta Li'nin açığını değerlendirmek istedim ama bunu yaparken kendim açık verdim."

Mai'nin yüzünde bu antrenmanı istemediği belliydi ancak Destan'ın inadını biliyordu. Destan sağ omuzunu hareket ettirdikten sonra kılıcını Li'ye doğrulttu.

"Usta Li umarım bu küçük yaralanmam yüzünden bana karşı yumuşak davranmazsınız. Artık hem saldıracağım hemde savunacağım Mai sen eski yerine dön, yanlışlıkla seni yaralamak istemeyiz."

Mai, Destan'ı dinledi ve büyük ağacın altına gidip oturdu. Li savunma pozisyonu aldı ve Destan'ın saldırısını bekledi. Destan tüm kuvvetiyle Li'ye saldırmaya başladı. Li sürekli savunma yapıyor Destan ise sürekli saldırıyordu. Li bazen karşı saldırı yapıyor Destan son anda saldırıyı atlatıyordu. İkili uzun süre dövüştükten sonra Li antrenmanı sonlandırdı. Adamın alnında boncuk boncuk terler birikmişti. Destan ise terler içindeydi hızlı hızlı nefes alıyordu. Destan hala savaşmak istiyordu.

"Usta Li ben hala savaşabilirim neden durduk?"

Li yüzüne bir gülümseme yerleştirdi gerçekten Destan'ın hala enerjisi vardı.

"Genç efendi ben gerçekten sizi takdir ediyorum. Gerçekten yorgunluk nedir bilmiyorsunuz. Ancak ben sürekli gücümü size zarar vermemek için azaltmaya çalışıyorum buda beni epey yoruyor. Hem acıkmadınız mı?"

Destan elini midesine götürdü. Sabah güneş doğarken yemek yemişti ve şuanda güneş batmak üzereydi. Li gölün kenarına gitti ve elini yüzünü yıkamaya başladı. Destan ise kıyafetlerini çıkartıp  kendini komple gölün içine bırakmıştı. Gölde biraz yüzdükten sonra çıktı ve üzerine gündelik kıyafetlerini giydi. Mai büyük ağacın altında oturmuş yer sofrasını hazırlıyordu. Destan, Li ile birlikte büyük ağacın altına geldiler Mai onlar için güzel yemekler hazırlamıştı. Mai, Li ye karşı kendini çok mahcup* hissediyordu.

Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin