Samuel gri bariyerin önünde ciddi bir ifadeyle beklerken arkasında birisinin varlığını hissetti. Samuel kafasını çevirdi ve ona doğru gelen adama baktı. Bu kişi Edgardan başkası değildi. Edgar ona savaşı haber vermek için gelmişti. Samuel adamı iyice süzdükten sonra konuştu.
"Demek zamanı geldi. Pekala ben hazırım. Salamon pisliğini ordusuyla birlikte gömeceğim!"
Edgar derin bir nefes verdi ve ciddi bir yüz ifadesi takınarak konuştu.
"Zihnimi okumasanız daha güzel olur Lord Samuel. Bu zihin okuma işleri beni epey rahatsız ediyor. Bu beni hain gibi hissettiriyor. Ama şunu açıklığa kavuşturalım Ben Destan'a ihanet etmem Lord Samuel lütfen ona göre davranın."
Samuel adama baktı ve samimi bir şekilde gülümsedi.
"Aslında sizin bağlılığınıza dair içimde şüphe yok. Gözü kapalı size güvenirim. Kusura bakma Edgar sana karşı zihin okumayı düşünmüyordum ama Catherine'nin beni tehdit etmesiyle gardımı da almak zorundayım öyle değil mi? Eğer Destan'a bir şey olursa O kadının bana yapmak istediği şeyleri bunca yıllık hayatımda ne gördüm ne duydum..."
Samuel derin bir nefes verdi ve kafasını çevirip gri bariyere baktı.
"Kapıları asla açmamız gerekiyordu. Kara Taç ilk başta sırf şehre sızamadı diye surların üzerinde duran gençlerimizi Haru ve Markus'u hedef tahtasına koydu. Onlar surları asla geçemezlerdi! Biz açmadığımız sürece asla! Destan'ı uyardım! Onu uyardım!"
Edgar, Samuel'in yanına geldi ve gri bariyere doğru bakınırken konuştu.
"Sanırım farkında değilsiniz Lord Samuel ama oğlunuz artık çocuk değil. Evet hala çocukluk çağında ancak o çok hızlı büyüdü. Bir çocuk olarak yaşamaması gereken bir çok olay yaşadı. Ancak onu asıl büyüten şey yaşadıkları değildi. O tanıştığı herkesin hayatından iyi yada kötü dersler çıkardı. O size ve içindeki kişiden yani sizin iblis diye bildiğiniz kişiye de bakarak nasıl bir baba olması gerektiğini öğrendi. İnanın bana gelecekte tıpkı o da sizin gibi evlatlarından şefkati eksik etmeyen bir baba olacak. Destan tanıştığı her insanın hayatının zorluklarını zihin hırsızı olması sebebiyle deneyimlemiş kadar oldu. O kısacık hayatında yüzlerce hayat yaşamış birisi. Bazı şeyler insanları olgunlaştırır. Siz hiç merak etmeyin Destan'a bir şey olmaz! Asıl endişelenmeniz gereken bariyerin içindekiler değil. Şehrin içindeki ve dışındaki düşmanlarımız."
Samuel derin bir nefes verdi ve kafasıyla onayladı.
"Haklısın! O artık çocuk değil! Madem savaş çıkacak o zaman önce şehrimizin içindeki hainlerden başlayayım. Yeni bir gün doğuyor umarım bu bizim içimizi huzurla dolduran son gün doğumu olmaz! Hadi harekete geçelim. Önceliğimiz Vatan Hainleri! Daha sonrada bize yaklaşan ordunun önüne dikilelim. "
Samuel'in üzerinde kızıl renkli bir zırh belirdi. Zırh ayna gibi parlıyordu. Zırhtan uzun bir pelerin dalgalanıyordu. Pelerinin üzerinde çift kılıç motifi işlenmişti. Samuel elini parmağındaki yüzüğe götürdü ve konuşmaya başladı.
"Ben Kızıl Lord Samuel! Tüm kızıllara emrediyorum. Bulunduğunuz konumdaki halkı kanınızın son damlasına kadar koruyacaksınız! Eğer ölmekten korkarsanız bilin ki birisi uğruna savaşırken ölmek korkak bir köpek gibi ölmekten daha kutsaldır! Düşman kapılarımıza dayandı. Eğer tereddüt edersek değer verdiğimiz her şey elimizden gidecek! Benden size tam yetki bulunduğunuz şehirde teslim olmayı öne sürüp isyana sebep olan herkesi yakalayın ve hatta öldürün. Teslim olmak asla bir seçenek değil! Çünkü teslim olursanız evlatlarınız, dostlarınız, değer verdiklerinizin hepsini kaybedeceksiniz! Tera da bulunanlar! Surlara doğru ilerleyin! Savaş borularını çalın! Savaş Sancağımızı göklere dikin! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...