Alain öfkeyle yeğenine bakarken Kimsa'nın pençeye benzeyen ellerinden kan akıyordu. Kimsa bir süre durduktan sonra dişini sıktı ve acıyla kükredi. Adam acıyla eline bakarken gözlerinde korku belirmişti. Çünkü bedenine giren kan sanki magmadan çıkmış bir sıvı gibi onun kolunu yakmaya başlamıştı . Alain, yeğeninin acı çektiğini görünce alnındaki dövme yok oldu ve korkuyla ileri atılıp yeğeninin yanına gitti. Adam, Kimsa'nın koluna baktı ve korkuyla konuştu.
"Bu... Bu asil kanın tepkimesi. Lanet olsun evlat hemen bu kandan kurtul! Bu kan çok saf. Bu kan arınmadan bedene bu hali alınmaz lanet olsun bu veledin kanı nasıl bu kadar saf olabilir. "
Kimsa derin bir nefes aldı ve sağlam olan kolu ile kendi kolunu bedeninden kopardı. Adamın kolundan kan fışkırırken kafasını çevirip arkasında ağır yaralı duran çocuğa çevirdi. Gabriel'in göğsünde kocaman bir delik olmasına rağmen yüzünde sinsi bir gülümseme vardı. Oğlan kafasını kaldırdı ve o anda ağzından epey bir kan sızdı.
"Kafamı kopartmalıydın! Benim kanım senin gibi bir eziğin bedenini reddecektir!"
Kimsa çocuğa öfkeyle bakarken Alain yeğeninin kanayan bölgesine müdahale ediyordu. Kimsa'nın onun sözünü dinlememesi onu sinirlendirmişti. Ama yeğeninin yaralanması onun zayıflığıydı. Kimsa, Alain için çok kıymetli birisiydi. Alain, Kimsa'yı kendi çocuklarından ayırmayan birisiydi. Alain, ağabeyinin ona emanet ettiği bu kişiyi ölene kadar korumaya ant içmişti. Kimsa amcasının onun safında olduğunu görünce rahatlamıltı ve adam Gabriel'e bakıp sinsice gülümsedi ve çatal dilini dışarı çıkartıp yemeğine bakan bir avcı gibi dudaklarını yaladı.
"Bu sefer kelleni alacağım..."
Bir anda adamın bedenine sert bir cisim çarptı. Kimsa birkaç metre sürüklendikten sonra kafasını kaldırdı ve gelen kişiye baktı. Alain ise ne olduğunu bile anlamamıştı vd kafasını kaldırıp önünde dağ gibi dikilen adama baktı. Ancak gördüğü sın şey bir çift öfkeli gözdü. Adam göğsüne aldığı yumruk darbesiyle birlikte havalandı ve uzakta duran bina molzolarının içine gömüldü. Alain bir kaç kırık kaburga ve kemikle acıyla molozların arasında kendini iyileştirmeye başladı. Gabriel göğsünde hissettiği acıyla bir ağız dolusu kan kusarken endişeli bir ses duydu.
"Sakin ol evlat bu Romulus'un yeteneği. İyileşeceksin... Ölmene izin vermem. Sana babalık yapamadım ama sen benim oğlumsun..."
Gabriel karşısında duran tek kollu adama baktı. Ragnar'ın ağzının kenarında kurumuş kan izi vardı. Gabriel zorda olsa nefes aldı çocuğun gözleri dolmuştu ve konuşurken kelimeler boğazında düğümleniyordu.
"Ba... Baba... Sen... Ööö... Ölmüştün."
Ragnar derin bir nefes aldı ve çocuğun ellerindeki ve ayaklarındaki zincirleri kırdı. Gabriel zincirlerden kurulduktan sonra babasının sırtında asılı duran sarı kılıca baktı. Bu kılıç onun ikinci ustası olarak gördüğü Lucas'a ait kılıçtı. Bu kılıç, Kızıl Kaptan Sarı Şah'ın Yüce Işık Kılıcı Romulustu! Ragnar derim bir nefes aldı ve konuştu.
"Romulus bana asla itaat etmedi çünkü benim zihnim yalanlarla bulanmış vaziyette hala da bir çok kötü şeyi yapabilirim. Kimsa bana çok fazla şeyi unutturdu ama ben oğlumu hayatım pahasına korurum! Bunu benliğimden kimse silip atamaz! Kimsa beni Romulus'u elimden alarak mağlup etti. Romulus güçlü olmasa da etkili bir silah ruhu. O istemediği sürece onu kullanan kişi ölmez ve o istemediği sürece onu kullanan kişinin düşmanı da ölmez! O bir ağır kılıç evlat! Ağır kılıçla öldürürken insanlar genelde parçalarına ayrılırlar! "
Kimsa, önündeki adama öfkeyle bakarken dişini sıktı ve saldırıya geçti.
" Seni bu sefer kendi elimle parçalara ayıracağım! Romulus'u yok edeceğim! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...