1 Hafta Sonra...
Büyük bir çadırın içinde herkes oturmuş ve son hazırlıkları kontrol ediyorlardı. Vahşi, Kara Yılan'a baktı ve derin bir nefes aldı.
"Bu kadar insanı ne yapacağız Kara Yılan. Kraldan da ses seda yok. Sonbahar yağmurları başladı kış normalden daha erken geliyor. Bu kışın çok sert geçeceğini düşünüyorum."
Kara Yılan biraz düşündü ve kenarda oturan çocuğa baktı. Destan öfkeli gözlerle boşluğa bakıyordu. Kimse görmese de İblis Kral onun baktığı yerde Destan'a alaylı bir şekilde bakıyordu. Bu lanet yüzünden Destan akıl sağlığını neredeyse kaybetmişti. 1 haftadır Destan'ın gözüne uyku girmiyordu. Çünkü uyuduğu zaman lanetin etkileri kat be kat artıyordu. İblis Kral Destan'a sayısız işkence uyguluyor ve sevdiği insanların ölümlerini defalarca izletiyordu. Uyanık iken de bir hayalet gibi ona gözüküyor ve zihinsel olarak işkencesine devam ediyordu. Destan'ın agresif ruh hali herkes tarafından fark edilmişti ama Destan kimseye bu konudan bahsetmemişti. Jack bile onun düşüncelerinde iblisin varlığını anlayamıyordu. Kara Yılan derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
"Halkı doyurmak ve onlara barınak sağlamak çok zor görünüyor. Ama bildiğim kadarıyla Lord Samuel bunun için Tera'yı uzun zaman önce hazırlamış. Halkı oraya götürelim. Daha sonra ise Kral'ın emri ile halkı diğer şehirlere gönderelim."
Destan bakışlarını Kara Yılan'a çevirdi. Her ne kadar bu toplantı ile ilgilenmiyor gibi görünüyor olsa da bu toplantıda olmayı bizzat kendisi istemişti.
"Tera'nın kapıları herkese açık ama oraya kimse elini kolunu sağlayarak giremez!"
Oda da bulunan herkes Destan'a baktılar. Destan elindeki yüzüğe dokundu ve bir kağıt çıkardı. Kağıda bir kere göz attı ve onu Kara Yılan'a fırlattı. Kara Yılan kağıdı havada kaptı ve kağıdı açıp inceledi. Destan ciddi bir ifadeyle onu süzdü.
"Sesli okur musunuz Efendi Kara Yılan? Herkesin kağıtta yazanları duymasını istiyorum."
Kara Yılan kafasıyla onayladı ve kağıtta yazanları okumaya başladı.
"Ben Kızıl Lordu ve generali Kızıl Mızrak Samuel. Tüm unvan ve haklarımdan vazgeçiyorum. Kraldan tek isteğim toprak parçası. Eşim ve doğacak çocuğum için yaşanılabilir bir yer istiyorum. Tera adı verilen ufak bir kasaba var. O kasaba ve çevresinin yasal sahibi olmak istiyorum. Bu kasabanın sınırlarını istediğim şekilde artırabilir ve istediğim anda bu bölgeyi bağımsız yapabilirim. Eğer bana bir şey olursa bu bölge önce doğacak evladıma ait olacak eğer evladım bu bölgeyi yönetemeyecek kadar küçükse kayın babam Peter o büyüyene kadar bu toprakların yasal sahibi olacaktır. Bu benim Mirasımdır. Hiçbir şekilde Arien Krallığı bu bölgede hak iddia edemeyecektir. Bu antlaşmaya karşı gelen krallar ve soyları lanetlenecektir."
Oda da mutlak bir sessizlik olmuştu. Kara Yılan kağıdı geri katladı ve Destan'a gönderdi. Destan kağıdı aldı ve geri yüzüğüne koydu. Herkes meraklı gözlerle Destan'a bakıyordu. Destan ciddi bir ifadeyle konuştu.
"Kağıttaki mühür önceki Kral'a ait. Biliyorsunuz ki Arien kralının mührü asla yok sayılamaz. Bu komşu krallıkları yöneten krallar içinde geçerli. Tera'nın yasal sahibi babam uyanana kadar benim ve ben Meka halkına kapımı açıyorum. "
Karin kafasıyla onayladı ve Destan'a baktı.
"Peki kimse elini kolunu sallayarak giremez dedin. Bir şartın mı var?"
Destan kafasıyla onayladı ve yüzüne sinsi bir gülümseme yerleştirdi.
"Evet var. Tera'ya girmek isteyenler tüm mal varlıklarını bana verecek. Benim yöneticisi olduğum şehirde kimse zengin olamaz. Bana verecekleri mal varlıkları sayesinde bende onlara koruma ve barınak sağlayacağım. Bende zorlama yok isteyen krallıkta bulunan herhangi bir şehre gidip yerleşebilir. Tabi bahar geldiği zaman korkuyla kapıma gelirlerse alacakları tek cevap geri dönün olacaktır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...