Samar şehrinden gelen loncaların görüş alanına bir kasaba girdi. Kasabanın içindeki binalardan dumanlar yükseliyordu. Rüzgarın yönü onlara doğru esmeye başladığında iğrenç bir koku burunlarına geldi. Bazı öğrenciler hatta ustalar bile bu kokuya dayanamamış ve kusmuştu. Gabriel eli ile azını ve burnunu kapattı ve ustasına döndü.
"Usta burada ne olmuş!"
Jasmine kasabanın merkezinde duran binanın çatısına baktı. Siyah bir bezin üzerinde Kızıl bir kafatası sembolü vardı. Bu Kara Loncanın bayrağıydı ve onun görüldüğü yerde ölüm daima kaçınılmazdı. Jasmine yüzüğünden Mavi renkli 2 metrelik büyük bir kılıç çıkardı. Kılıcını omzuna koydu ve yürümeye başladı. Onun bastığı yerler çöküyordu. Gabriel ustasını takip etmeye başladı.
"Efendi Jasmine nereye gidiyorsunuz? Orada yaşayan birini bulamazsınız geri dönüp bunu rapor etmeliyiz!"
Jasmine kafasını çevirip onunla konuşan adama baktı. Gözlerinde duygu belirtisi yoktu.
"Rapor yazmayı sevmem. Gidip şu bayrağı indireceğim! Eğer korkuyorsanız geride durun ben ve öğrencim gideceğim! Belki bir kaç tane şerefsiz duruyordur. En azından ellerimde can verirler."
Jasmine kasabaya doğru yavaş adımlarla ilerlemeye devam etti. Kasabanın girişinde bir kaç tane muhafız öldürülmüşlerdi. Jasmine cesetler bir göz attı. Gabriel gördüğü manzara yüzünden yediklerini çıkardı. Jasmine ona bir bakış attı.
"İstersen geri dön!"
Gabriel ağzını sildikten sonra gülümsedi.
"Usta seni yalnız bırakacağımı düşünmüyorsun değil mi? Bir kadın benim koruma ihtiyaç duyuyor ama ben korktuğum için geri mi çekileceğim!"
Jasmine set bir şekilde öğrencisine baktı.
"Kimin korumaya ihtiyacı olacak sanırım birazdan öğreneceksin."
Gabriel ellerini kaldırdı.
"Tamam tamam! Bu insanlar sanki hiç direnmemiş gibiler! Baksan tanınmayacak hale gelmişler! Muhtemelen 100 kişilik bir grup onları öldürmüş olmalı."
Jasmine başını kaldırdı ve ilerlemeye başladı. Adım atıklar her yerde kan yüzeye çıkıyordu. Tüm topak ölenlerin kanı ile ıslanmıştı. Kadınların bazılarının kıyafetleri paramparça edilmişti. Gabriel ömrü boyunca böylesine hiç tanık olmamıştı. Bir anda çatılardan birinde bir kız belirdi üzerinde mavi bir cübbe vardı.
"Usta Jasmine ustam Lora sizi çağırıyor bir yaşayan bulduk."
Jasmine hemen kızı takip etmeye başladı. Gabriel gözüne çarpan bir parıltı fark etti ve oraya yöneldi. Cesetler üst üste yığılmıştı. Gabriel ölü bedenleri bir kenara çekti ve gördüğü manzaraya baktı. Bir bebek yerde yatıyordu. Üzeri tamamen kanla kaplanmıştı. Bebeğin boynunda bir mücevher vardı. Gabriel parlayan şeyin o olduğunu anlamıştı. Gabriel elini bebeğin yüzüne götürdü ve nefesini kontrol etti. Bebek elini kaldırdı ve onun parmağını kavradı.
"HAHA! Yaşıyorsun! Yaşıyorsun... Seni götürmeliyim!"
Gabriel bebeği kucağına aldı ve ustasının gittiği yere yöneldi. Jasmine ve Lora onun görüş alanına girdiğinde Jasmine öfkeyle duvara bir yumruk attı. Duvar onun yumruğu ile paramparça olmuştu. Gabriel yavaş adımlarla onlara yaklaştı. Julia, Gabriel'i ve kucağında ki bebeği fark etti ve hemen onların yanına gitti.
"Bize yaşıyor de! "
Gabriel kafasıyla onayladı. Julia hemen bebeğe baktı. Yüzünde kocaman bir gülümseme olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...