"Kan İmparatoriçesi Azura! Senin burada ne işin var!"
Kadın gözlerini Destan'ın arkasında beliren adama dikti. Kadın tahtından yavaşça kalktı ve adama doğru ilerlemeye başladı. Meşalelerden gelen loş ışık kadının güzel yüzünü aydınlattı. Kadın biraz ilerledikten sonra ellerini birleştirdi ve karşısında duran adamın önünde eğildi ve onu selamladı.
"Öğrencin Azura seni saygıyla selamlıyor."
Kadın kafasını kaldırdı ve önündeki figüre baktı. Kadının önünde simsiyah gözlere sahip bir adam duruyordu. Adamın elinde ağaçtan yapılma bir baston vardı. Bu kişi Koniah dan başkası değildi. Koniah derin bir nefes aldı ve bastonun yere bir kere vurdu ve konuşmaya başladı.
"O kızıl gözlerinle bana bakmaman gerektiğini kaç defa sana söyleyeceğim! Gözlerin beni sinirlendiriyor."
Azura isimli kadın yüzüne sert bir ifade yerleştirdi ve konuşmaya başladı.
"Kendi canavarının gözlerine bakamıyor musun usta? Beni sen eğittin, bu duruma senin sayende geldim! Benden istediğin her şeyi yaptım! Hemde her şeyi! Şimdi bana gelmiş gözlerinin içine bakamayacağımı söylüyorsun! Ben senin yüzünden soyumu yok ettim! Senin yüzünden tarihe acımasız birisi olarak yazıldım! Senin intikamın için var oldum! Beni ilk kez gördüğünde de bu gözlere sahiptim...Beni reddettiğin günde bu gözlere sahiptim. Ben senin hatalarını düzelttim. Ne oldu şimdi ki hatan ben miyim!"
Kadın öfkeli gözlerle önündeki iblise bakıyordu. Koniah ile bir geçmişi vardı ve burada onu görmesi geçmişi hatırlamasına ve sinirlenmesine sebep olmuştu. Koniah kadına baktı ve derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı.
"Azura...Ben sana sadece bir yol gösterdim ama sen o yolun sonuna geldiğinde durmayı bilmedin ve yolunu değiştirdin! Şimdi bana cevap ver senin burada ne işin var!"
Kadın kafasını çevirdi ve yerde duran çocuğa bakmaya başladı.
"Soyumu kurtarmak için buradayım...O çocuk benim göz soyuma sahip ona rehberlik etmek ve göz soyumun yok olmasına müsaade etmek istemiyorum."
Koniah, soğuk gözlerle Destan'a baktı ve onu göstererek konuşmaya başladı.
"O çocuğun senin aşağılık göz soyunun öğretilerini öğrenmek isteyeceğini sanmam. O benim öğrencim ve ben onun, senin aşağılık göz soyunun güçlerini öğrenmesine müsaade etmem!"
Kadın adamın sözlerini duyunca yumruğunu sıktı ve dişlerini sıkarak konuştu.
"Seni aşağılık ihtiyar! Sen bana sevdiğim adamı öldürttün! Sen bana anne babamı ve kardeşlerimi öldürttün! Sen benim soyumu yok ett..."
"Onların ölmesi gerekiyordu...Ailen çok kötü bir planı hayata geçirecekti. Sende biliyorsun ki eğer ailenin planı gerçekleşseydi çok fazla hayat yok olacaktı! Seni sağ bıraktığım için dua etmen lazım!"
Kadınının sinirden yüzünden bir kaç kırışıklık belirmişti. Kadın dudağını ısırdı ve kafasını eğdi.
"Haklısın onlar ölmeliydi...Ancak bu benim soyumu yok etmemeliydi. Binlerce yıldır soyumdan birilerinin doğmasını bekledim ve 12 yıl önce birinin doğduğunu hissettim. Tüm bağlantılarımı kullandım ancak doğacak olan çocuğu bulamadım! Onu yeniden hissettiğim zaman bir miras boyutuna girmişti. Yeterli hazırlığım olmadığı için ona ulaşamadım ancak şimdi ona ulaştım ve sen karşıma çıktın! O benim göz soyumdan...Onu eğiteceğim ve sen oturup izleyeceksin!"
Koniah kadının gözlerine baktı ve soğuk bir tonda konuştu.
"Bu çocuğu unut Azura! Onun senin aptal soyundan daha büyük sorumlulukları var!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...