Destan taş ocağından gelen enerjiyi hissedince ruhu titredi. Gabriel şaşkın şaşkın taş ocağına bakıyordu. Daha önce böyle bir enerji dalgalanmasına şahitlik etmemişti. Destan yumruğunu sıktı ve hızlıca ilerlemeye başladı. Gökyüzünde yıldızlar vardı ve ayın ışığı yoktu. Her yer zifiri karanlıktı. Destan'ın harekete geçmesiyle Gabriel ve Markus da hemen onun arkasından harekete geçtiler. Kara Loncadan gelenlerin yüzünde kocaman bir gülümseme vardı ve herkes dikkatini taş madeninin içindeki adama çevirmişti. Garry üzerine giydiği zırhla yenilmez bir kral gibi duruyordu. Adamın yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Elinde tuttuğu miğferi başına geçirdiğinde tüm Kara Lonca üyeleri dizlerinin üzerine çöktü ve adama saygılarını sundular. Garry kafasını çevirdi ve Dan'ın ona uzattığı metal maskeyi alıp yüzüne taktı. Adam etrafındaki askerlere baktı ve gülümsedi.
"Ayağa kalkın dostlarım! Ve çıkartılan ilk parçaları giyin! Sonra daha fazlasını diğer kardeşlerimiz için çıkartacağız!"
Kara Lonca üyeleri önlerindeki zırhları alıp giymeye başladılar. Garry bu manzarayı gülümseyerek izliyordu. En sonunda yıllarının emeğini alıyordu. Herkes kuşandıktan sonra Garry gülümsedi.
"Ben Garry... Bugün yıllardır üzerinde çalıştığım en önemli projenin en önemli noktasına ulaştım. Yıllar önce ben daha genç bir adamken bir hikaye duydum. Bu kıtanın dışında ki bir kıta sadece tek bir kralın emri altındaymış! Bu kral topraklarını genişletmek istemiş. Bu yüzden en güçlü ordusunu bu topraklara göndermiş! Askerlerin sayısı az olsa da karşılarına çıkan orduları sadece bir kaç saat içinde güçlü savunmalara sahip şehirleri ise sadece yarım günde yerle bir ediyorlarmış!"
Garry kollarını açtı ve derin bir nefes aldı. Bedeni şuanda güç ile yoğruluyordu.
"Ne muazzam bir zırh...İşte dostlarım o güçlü ordunun sahip olduğu silah ve zırhları giymiş bulunmaktayız. Bu gücü hissediyor musunuz? O güçlü ordunun gücünü...Kaimera Ordusunun Gücü! "
Bir adam elini kaldırdı ve derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
"Efendim...sadece bir zırh sayesinde bu kadar güçlendiysek dediğiniz ordu yenilmez olmalı...Onlar nasıl yenildiler? Sanki tek başıma Kızılları yenecekmiş gibi hissediyorum! "
Garry kahkaha atmaya başladı. Konuşan adam gerilmişti. Garry kafasını çevirip insanlara teker teker bakmaya başladı.
"Güzel soru...başka merak eden var mı?...Yok mu? Hepiniz birer aptalsınız, eğer birazcık merakınız olsaydı bu zırhları yıllar önce sizler bulup çıkartmış olurdunuz! Ama merak etmeyin geç olsa da bu zırhlara şimdi sahipsiniz. Kaimera Ordusu yenilmezdi. Sel gibi geçtikleri yerleri silip süpürüyorlardı. Ancak onlarda insandı. Tüm krallıklar onları ortak düşman ilan etti ve tam bu topraklarda hepsi Kaimera ordusu için birleşti. Kaimera ordusu ile birleşen krallıkların güçleri kanlı bir savaşa giriştiler...Çok fazla kan aksa da Kaimera ordusunun tamamı yok edildi. Rivayetlere göre eğer başlarındaki lider en son girdikleri savaşta ağır yaralanıp ölmeseydi. Kaimera tek taraflı katliam yapacaktı! Savaşın sonunda tüm Kaimera üyelerini topluca bu topraklara gömdüler! 500 Bine yakın Kaimera Askeri ayaklarımızın altında uyuyor..."
İnsanların içlerini bir korku sarmıştı. Böylesi bir gücü yok etmek için onca krallık milyonlarca asker buraya gönderilmişti. Dan bile korkuyla yıllardır işlettiği bu yerde yatan muazzam güce hayran olmuştu. Ancak Dan'in aklına önemli bir şey takılmıştı. Elini titrek de olsa kaldırdı ve konuşmaya başladı.
"Efendim bir soru soracağım...Neden onların zırhlarını çıkartıp kendileri kullanmamış...Yani birleşen krallıklar, Onlar neden ganimetleri kendilerine almak yerine toprağın içine koymuşlar?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
خيال (فانتازيا)Arien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...