Destan yavaşça gözlerini açtığında kendini Seher Şelalesinin altında meditasyon yaparken buldu. Şelalenin serin suyu sert bir şekilde onun bedenini dövüyordu. Destan derin bir nefes aldı ve gözlerini kapattı. Ancak bir süre sonra korkuyla gözlerini açtı ve vücuduna baktı. Kolları kaslanmış ve büyümüştü. Destan hızla ayağa kalktığında yerden yüksekte olduğunu gördü. Boyu epey uzamış kocaman bir adam olmuştu. Sudaki yansımasına baktığında şaşırmadan edemedi. Masmavi saçları kızıl gözleriyle sudaki yansıması ona bakıyordu. Destan elini yüzüne götürdü ve yeni çıkan sakallarına dokundu.
"Ne oluyor burada? Ben...Ben en son onun beni korurken ölümünü izledim!"
Destan şaşkın gözlerle suya bakarken bir kadın gölün kıyısına geldi ve Destan'a baktı. Kadının inci gibi dişleri parlıyordu. Kızıl saçları onu adeta bir tanrıça kadar güzel gösteriyordu. Kadının kusursuz narin bir bedeni vardı. Kadın sayısız erkeğin rüyalarında bile elde edemeyeceği kadar güzeldi.
"Onlara seni uyandırmamalarını söyledim. İyi misin? Meditasyonunu neden erken kestin!"
Destan şaşkın şaşkın kadına baktı. Kadın yüzüne ciddi bir ifade takındı ve gölün üzerinde yürüyerek onun yanına geldi.
"İyi misin Destan!"
Destan derin bir nefes aldı ve gölün başında sinsi bir ifadeyle gülen adama baktı. Adamın siyah gözleri parlıyordu. Destan içini kaplayan korkuyla adama bakıyordu. Kızıl Saçlı kadının ağzının kenarından kan sızdı ve Destan'ın kucağına düştü. Destan hemen kadını tuttu. Eli kadının sırtındaki ıslak noktaya gelince Destan'ın eline bir nesne çarptı. Destan kadının sırtına saplanan hançere baktı. Hançeri çıkardığında gözleri kocaman açılmıştı. Kadının sırtına saplanan hançer siyah renkteydi. Bu hançer Destan'a aitti. Destan kafasını kaldırıp gölün kıyısındaki adama baktı. Adam kılıcını çıkardı ve arkasına döndü. Destan adamın arkasında diz çöken adamı görünce bir şok daha yaşadı. Sagum dizlerinin üzerine diz çöktürülmüş ve boynunu eğmişti adam elindeki kılıcı kaldırdı, Sagum'un saçlarını kavradı ve kılıcıyla onun kafasını bedeninden ayırdı. Destan bağırmak istedi ama yapamadı. Kucağındaki kadına baktığında onun yavaş yavaş yok olduğunu gördü. Siyah gözlere sahip iblis gülümsedi ve Sagumun kafasını Destan'a gösterdi.
"Beni yenecek miydin velet! Senin akıl hocanı öldürdüm. Kadınını yok ettim. Antik Meka dediğin yeri yok ettim! Krallığını elinden aldım! Sevdiklerini tek tek öldürdüm! Hemde o değersiz hançerin ile. Onunla sevdiklerini koruman gerekiyordu ama ben onunla sevdiğini elinden aldım!"
Adam Sagum'un kafasını bir kazığa geçirdi. Destan kendi evinin önüne dikilen kazıklar ve üzerilerinde bulunan kafaları görünce şok olmuştu. Sevdiği değer verdiği bir çok insanın başı kanlı bir biçimde kazıklarda duruyordu. Destan gördüğü kişileri tek tek saymaya başladı.
"Baba, Anne, Mai, Jack usta, Jasmine, Karin, Sarı Şah, Kara Yılan, Xhilion, Frost...."
Destan kaybettiklerinin cansız hallerini görünce kalbi sanki sayısız parçaya ayrılmış gibi hissetti. Dizlerinin üzerine düştü ve göz yaşı döktü. Siyah gözlere sahip iblis Kral suyun üzerinden geçti ve Destan'ın önüne geldi.
"Sen zayıfsın! Ben bu güce nasıl ulaştım biliyor musun? Herkesin benden korkması sayesinde! Sen benden korkuyorsun işte bu yüzden kaybettin. Sen zayıfsın sen kuyunun dibindeki kurbağasın. Etrafına bak ve benim gücüme şahitlik et!"
Destan kafasını kaldırıp Gökyüzüne baktı. Gökyüzü kara dumanlar ile kaplanmıştı. Destan gökyüzünde uçan hava araçlarından sarkıtılan şeylere baktı. İnsanlar boğazlarından ip ile asılmıştı. Araçlardan güçlü bir enerji uçtu ve enerji yere çarptıktan sonra tüm hayat bir anda yok oldu. Destan toprağa baktığında kendini alevlerden yapılma bir yerde olduğunu düşündü. İblis gülümsedi ve ayağını yere vurdu. Toprakta derin bir çukur açıldı. İblis Kral Destan'ı tuttu ve çukura attı. Destan derin çukura sert bir şekilde düştü ve kafasını kaldırıp İblis Krala baktı. İblis Kral gülümsedi ve kudretli bir ses ile konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...