109.Bölüm: Kızıl Leydi

3.4K 371 79
                                    

Leo sinsice gülümsedi ve Haru'nun kıyafetlerini parçalamaya başladı. Aç bir kurt gibi kıza bakıyordu. Uzun zamandır bugünün gelmesini beklemişti. Pantolundaki kemeri aceleyle açmaya başlarken Leo'nun babası kenarda dizlerinin üzerine düşmüş kıza baktı. Julia derin derin nefes alıp veriyordu.

"Ben Julia'yım!"

Adam kıza şaşkın şaşkın baktı.

"Ne dedin velet!"

Julia ellerini sıktı ve haykırdı.

"BEN JULİA'YIM!"

Julia'nın zihninde bir kadının sesi duyuldu.

"Evet sen Julia'sın ,Biz Julia'yız hadi dostunu kurtaralım!"

Julia'nın gözleri kahverengi tonda parlamaya başlayınca Leo'nun babası hemen kızın üzerine atıldı. Ancak kız ile arasına topraktan yapılma bir duvar girdi. Julia adama öfkeli bir şekilde bakarken adam kızın onu parçalara ayıracağını hissetti. Bir kaç adım geri çekilirken oğluna baktı. Leo hemen kılıcını çıkardı ve öfkeyle Julia'ya atıldı.

"Seni pis fahişe sıranı bekle dedik demi sana!"

Julia'nın gözleri beyaz tonda parladı ve kız elini sert bir şekilde savurdu kızın elinden çıkan rüzgar Leo'ya çarptı ve genç adamın bedeni hızla uçtu ve duvarı  delerek evin dışına gitti. Julia yeniden Leo'nun babasına baktı. Kızın gözleri sarı tonda parlarken ellerinde kıvılcımlar çıkıyordu. Adam gördüğü bu manzara karşısında korkuya kapılmıştı.

"Nesin sen! Sen...sen sadece rüzgarı kullanabiliyordun!"

Julia elinde ki yıldırımları fırlattı ve adam yıldırımlar tarafından vuruldu. Adam acı dolu bir çığlık atarak yere düştü. Julia yavaş adımlarla adamın önüne geldi. Sesi bir tanrıça gibi çıkıyordu. Ancak adam bu sesin bir iblise ait olduğunu düşünüyordu.

"Sen ve oğlun yaptıklarınızın cezasını canınız ile ödeyeceksin! Bunu bizzat ben...Julia yapacağım! "

Julia'nın saçları dalgalandı, elini kaldırdı ve gözleri simsiyah parladı. Bir anda duvarlardan taşlar koptu ve kıza doğru uçtu. Julia'nın sağ elinde yıldırımlar varken sol elinde rüzgardan bir küre vardı. Taşlar ise kafasının üzerinde duruyordu. Julia haykırdı ve adama saldırıya geçti. Adam korkuyla elini yüzüne götürdü. Yüzüne çarpan soğuk rüzgarı ve sert taşları hissedince elini yavaşça indirdi. Julia adama bakıyordu. Gözleri yaşlıydı, kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Ben... yapamam. Ben bir insanın canını alamam! Kan dökemem bir insanın kanını dökemem! Ama sizin gibi aşağılık insanların cezasını çekmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu işi Mavi Kırlangıç Loncasının seve seve üstleneceğine eminim."

"Bu işi ben halledeceğim! Ben Eva! BenKızıl Leydiyim! Bedenime el sürmek isteyen kişinin yaşamasına müsaade etmem!"

Julia arkasına döndü ve arkadaşına baktı. Haru öfkeli, kızıl gözlerini yerde acınacak halde duran adama çevirmişti. Haru'nun üzerindeki parçalanmış kıyafet yanmaya başladı. Kızın kızıl saçları havalandı.

"Hissediyorum... Kutsal Anka... demek senin gücünü elde etmek isteyen bu insanları sende sevmedin! Ben Eva yemin ediyorum ki onlara cehennemi göstereceğim!"

Bir anda Haru'nun saçları alev almaya başladı. Tüm bedeni alevlerle kaplanıyordu. Ev Haru'nun ateşleri yüzünden yanmaya başlamıştı. Haru, Julia'ya baktı.

"Teşekkür ederim Julia. Sana borçlandık şimdi Haru'nun babasını alıp burayı terk et! Çünkü benim olanı almak istediler! Tıpkı ben daha genç kızken bana yaptıklarının aynısını Haru'ya yapacaklardı! O zamanlar güçlü değildim...Korkmuştum...ama bugün ben bir hırsızım ve çok doğru bir bedeni seçtiğimi şimdi anladım! Ben Haru gibileri korumaya ant içtim!"

Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin