Destan Meka'nın büyük surlarını görünce heyecanlanmıştı. Şehrin duvarları rengarenk bir biçimde parlıyordu ve antik bir his veriyordu. Surların kocaman kapıları vardı bu kapılar Meka da bulunan büyük silahların dışarıya çıkabileceği şekilde inşa edilmişti. Surların üzerinde Samar da ki gibi silahlar kurulmuştu. Ancak bu silahlar Samar da ki silahlardan daha güçlü gözüküyordu. Destan ağzı açık bir şekilde karşısında duran şehre bakıyordu. Jack öğrencisinin şaşkın suratını görünce gülmeden edemedi. Destan ustasının güldüğünü duyunca ona baktı. Yüzünde aptal bir ifade vardı.
"Usta ne gülüyorsun görmüyor musun bu manzara harika. Şu duvarlara baksana! Bunu yapan kişiler ile tanışmak isterdim. "
Jack kollarını göğsünde birleştirdi ve surlara baktı.
"Asıl manzara surların ardında evlat. Burası Meka büyü teknolojisinin merkezi. İçeride uçan kütüphane ve Meka Saat kulesi var! Gerçekten insanı hayran bırakan yapılar. Burada sayısız usta bulunuyor herkes kendi alanında uzmanlaşmaya çalışıyor. Savunma Silahları, Ulaşım Araçları, Saldırı Silahları, Kuklalar, Formasyonlar ve saymadığım bir çok alanda uzmanlaşan kişiler var. İstersen bunlardan birinde sende uzmanlaşabilirsin. Benim sana vereceğim sadece sınırlı teknikler var. Ancak sen bu alanlardan birinde uzmanlaşırsan gerçekten güçlü olabilirsin. Bunu kesin olarak söylüyorum çünkü Delikli Kanyonda ki gücün zaten beni bile aşıyordu. Hadi uzaktan bakarak şehri tanıyamazsın içeri girelim anlaşılan burada epey kalacağız."
Destan'ın yüzü düştü ve son kez arkasına baktı derin bir nefes aldı geride çok şey bırakmıştı ailesini, dostlarını ve masumiyetini. İkili hızlı adımlarla surlara doğru yürüdüler. Şehre sayısız maden getiriliyordu. Burada para çok önemliydi. Çünkü yapılan eşyaların malzemeleri oldukça kıymetli ve pahalıydı. Destan kapıdan girdikten sonra ağzı açık kalmıştı. Çünkü şehrin sokakları insanlardan ve ulaşım araçlarından geçilmiyordu. Dükkanların içinde kuklalarla ilgili eşyalar satılıyordu. Jack hızlı bir şekilde insan kalabalığına atıldı. Destan ile birlikte şehrin daha sakin sokaklarına gittiler. Destan ise etrafına ilgiyle bakıyordu. Bu şehre hayran kalmıştı dünyada gerçekten muazzam yerlerin var olduğuna tekrar şahit oluyordu. Destan yol boyunca gördüğü her yeri net bir şekilde hatırlıyordu ve hepsi muazzam manzaralardı. Jack bir hanın önünde durdu ve içeri girdi. Handaki insanlar bir anda sessizleşti. İçeri girenleri süzdükten sonra kendi işlerine baktılar. Jack hemen hancıyı buldu.
"Hancı bana ve öğrencime iki yataklı bir oda ver. Bu arada yemek var mı? Uzun zamandır midemize doğru düzgün sıcak yemek girmiyor."
Handa oda vardı ama yemek yoktu. Adam kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Efendim odamız var ama yemeklerimiz tükendi. İsterseniz sizin için yemek salonlarından sipariş getirebiliriz."
Jack biraz düşündü burası Meka şehriydi burada tek geçerli olan şey para ve unvandı yemek salonları hanlara gönderdikleri yemekleri daha pahalıya satıyordu Jack için para önemli değildi ama bu parayı kazanmak için sürekli kellesini koltuğunun altına alıyordu. Jack adama döndü sinirliydi ve aceleyle konuştu. Çünkü Jack şu anda çok açtı ve açken çok agresif oluyordu.
"Bizim odamızı ayırt. Biz şehri gezip geleceğiz. Hadi gidelim evlat yemek salonları epey pahalı oluyor. Hele bir de Hana yemek çıkartıyorlar ise ilk günden 100 altını çöpe atmış oluruz. Bir kere şanslı olsaydım zaten buraya gelirken başımıza daha az olay gelirdi."
Jack hızlı adımlarla hanı terk etti ve yemek yemek için bir yer aramaya başladı. Destan gezdikleri her yeri aklında tutmaya çalışıyordu. Jack her yemek salonunun önünde duruyor ve yemeklerin fiyatlarına bakıyordu. Tüm yemek dükkanları aynı sokaktaydı. Meka gerçekten paran varsa bir cennetti ama Jack burada ki dükkanlarda bir tabak çorbanın parası ile 50 kişiyi doyuracak yemek pişirtebilirdi. Jack ve Destan neredeyse tüm yemek dükkanlarını gezdikten sonra Jack son dükkanın önünde durdu ve Destan'a baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...