156.Bölüm: Bez Bebek Laneti

2.8K 302 77
                                    

Destan insanlara doğru yaklaşırken bir şeylerin yanlış gittiğini hissetti. Bir kaç kişi Destan'ı görünce hemen saygıyla eğildiler. Onların eğilmesiyle diğer insanlar da Destan'ı fark etti ve onlarda Destan'ı selamladı. Destan onlar için Sagumdan sonra en önemli kişiydi. Antik Meka, Destan ile bir bütün olsa da Destan buradaki yetki ve yönetimi sadece Sagum'a bırakmıştı. Antik Meka halkına kendisinden önce Sagum'a saygı duymalarını istemişti. Sagum bu insanlar için güçlü bir Kralken Destan onlar için emir komuta zincirinin zirvesindeki kişiydi.

"Lordumuz hoş geldiniz!"

Destan ortamdaki savaş öncesi gerginliği çok net bir şekilde hissetmişti. Destan miras boyutundayken şehirde bekleyen devasa ordunun aynı buradaki insanlar kadar gergin olduğunu deneyimlemişti. Destan hemen onu selamlayanlan insanları kafasını hafifçe eğerek selamladı. Destan insanların silahlı olduğunu görünce tek kaşını kaldırdı ve konuşmaya başladı.

"Neden hepiniz silahlandınız. Eğitim mi yapılıyor?"

"Savaşa hazırlanıyoruz Destan!"

Destan kafasını çevirdi ve ağır adımlarla ona doğru gelen gence baktı. Gelen gencin saçları tek gözünü örtüyordu. Çocuğun açıktaki gözü bir şahinin gözünü andırıyordu. Simon ağır adımlarla Destan'a doğru gelirken yüzünde öfkeli bir ifade vardı. Destan buradaki insanların ona neden olayı anlamadığını anlamamıştı. Bir an önce neler olup bittiğini öğrenmek istiyordu derin bir nefes aldı ve öfkeyle konuştu.

"Birisi bana neler olduğunu söyleyecek mi yoksa hepinizin zihnine zorla mı gireyim! Zaten miras boyutu beni mahvetti. Tüm öfkemi size kusmayayım! "

Simon derin bir nefes aldı ve öfkeli bir şekilde konuşmaya başladı. Gencin öfkesi Destan'a karşı değildi. Onun tüm öfkesi Tera'ya saldıranlaraydı. Çünkü aynı insanlar Maevi şehrine de saldırmıştı. Simon o gün tüm enerjisini kurutmuştu. Destan'ın müdahalesi ile sakat kalmaktan kurtulmuştu. Doğa enerjisi onun öz enerjisine hasar verse de Destan'ın müdahalesi ile gücü büyük bir atılım yapmıştı. Oğlan, Destan'ın sağı, solunun belli olmadığını bildiği için hemen durumu izah etmeye başladı.

"Senin yokluğunda bizler Tera da hala kurulmamış olan ordunun yerini alıyorduk. İşimiz dışarıdan gelecek olan bir saldırıyı engellemek ve surların tamamlanmasını sağlamaktı. Ancak Kral Sagum senin kadar güçlü bir zihne sahip değil. En kötü ihtimalde senin yokluğunda ona ihtiyaç olur diye dışarıda sadece 100 kişi nöbetteydi. Bu kişiler şehrin içine ve surlara  dağılmış vaziyette nöbet tutuyordu. İki ağır silah ustası bir anda saldırıya geçti. General Catherine ise onların önüne ilk çıkan kişiydi ancak General Catherine iki kişi karşısında ağır bir bozgun aldı ve ağır yaralandı. Şuanda tedavi görüyor ancak elimizde ki şifacılar yeterli bilgi ve deneyime sahip değil... "

Destan derin bir nefes aldı ve hızlıca konuştu.

"Bu iki kişi birini almak için geldiler değil mi?"

Simon Destan'ın bu bilgiye nereden ulaştığını bilmiyordu ancak Destan'ın bu konu hakkında bir şeyler bildiğine emindi. Genç derin bir nefes alıp kafasıyla onayladı ve konuştu.

"Evet senin arkadaşın olan Gabriel isimli çocuğu alıp kaçtılar."

Destan duyduklarından sonra öfkeyle yumruğunu sıkmaya başladı. Destandan yayılan öldürme isteği çevrede bulunan insanları germişti. Frost, Destan'dan gelen öldürme arzusunu hissedince sert bir şekilde yutkundu. Bir çocuktan böyle bir öldürme arzusunun yayılması hiç normal bir durum değildi. Kadının buz mavisi gözlerinde bir ışık parlarken kıpkırmızı dudakları samimi bir şekilde gülümsedi.

Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin