Meka şehrinde sessizlik hakim olmuştu. Bazı dükkanların kapıları rüzgarla açılıp kapanıyordu. Koskoca kent sadece bir kaç günde boşaltılmıştı. Şehrin büyük surlarında bile hiç kimse bulunmuyordu. Meka'nın doğusunda ise büyük bir mahzende bir adam elindeki taşı inceliyordu.
"Ne muazzam bir ruh gücü böyle. Seni içeriden çıkarmam için tek yapmam gereken ruhumdan ufak da olsa birazcık feda etmem! Sonra benim önümde diz çökecek ve benim kölem olacaksın!"
Adam taşı yere koydu ve parmağını kanattıktan sonra yere bazı sembolleri yazmaya başladı. Her sembolde bir şeyler mırıldanıyordu. Tüm sembolleri çizdikten sonra bir çift göz tarafından izlendiğini düşündü. Hemen etrafına bakındı ama kimse yoktu. Yerde sadece bir yılan sürünüyordu. Adam istemsizce titredi. Ellerini birleştirdi ve gözleri bembeyaz parladı.
"Ruh Kurbanı!"
Adamın ağzından kan sızdı ve dizlerinin üzerine düştü. Önünde ki taş titredi ve çatlamaya başladı. Taştan beyaz ışıklar çıkmaya başladı. Adam eliyle yüzünü örttü ve bir gök gürlemesi duyuldu. Adam ellerini yüzünden çekti ve önündeki masmavi bir elbise giyen kadına baktı. Kadın önce etrafına bakındı sonra gözleri adamın üzerinde durdu. Kadın dudaklarını ayırdı tam konuşacaktı ki adam ayağa kalktı ve haykırdı.
"Önümde eğil pis fahişe senin yeni efendim benim!"
Kadın ellerini önünde birleştirdi yüzünde alaycı bir gülümseme vardı.
"Ruh gücün benim efendim olmana izin vermez! Sen sadece kurban edilmiş zavallıdan fazlası değilsin! Şimdi ağzını kapat da ne olduğunu anlayayım!"
Adam kadının bu kadar kibirli konuşmasına sinirlenmişti. Tam konuşmak üzereyken kadın konuştu. Adam kadının sözlerini duyduktan sonra korkmaya başladı.
"Ruhunun yarısını feda ettin ne için? Sadece korktuğun için! Sen ölümden korkuyorsun ama üzgünüm ben seni kimseden koruyamam ama ölmeni kolaylaştırabilirim! Hain olduğun suratından belli en azından o Kızıl pelerini hak etmiyorsun!"
Kadın elini kaldırdı adamın kafasının çevresinde hava küresi oluştu. Adam ellerini boğazına götürdü. Nefes almak istiyordu ama kadının yaptığı kürenin içinde hava yoktu. Adamın ağzından son nefesi de çekildikten sonra kadın ilerledi ve adamın üzerindeki Kızıl pelerini söküp aldı. Daha sonra yerdeki sembolleri inceledi.
"Bir kölene Ruh Kurbanı tekniğini kullandırmak sen gerçekten zeki adamsın! Onun gözündeki çaresizliği gördüm! Çaresiz insan her şeyi yapabilir!"
Bir adamın gülüşü mahzende duyuldu. Beyaz gözlere sahip bir adam ağır adımlarla Kadının önünde geldi.
"Ahhh Hazel gerçekten bir dahi olarak uzun yaşamamana üzülüyorum. Ölümün gerçekten de beklenmedikti. Senin öldüğünü ilk duyduğumda neredeyse ağlayacaktım."
Hazel ona alaylı gözlerle baktı.
"Ne o gerçekten de üzüldün mü? Diğer parçamı alamadın sen gerçekten zavallısın!"
Adam elini kaldırdı ve kadına sert bir yumruk vurdu. Kadın aldığı darbeyle dizlerinin üzerine düştü.
"Kaçtın! Samuel iti ile beraber kaçtın ve saklandın!"
Gökyüzünde bir ejderha Kükremesi duyuldu. Kara Lord başını gökyüzünde çevirdi.
"Kocan ne kadar güçlü olsa da aptalın teki. Ona yazdığım bir mektup ile buralara kadar geldi."
Kadın ayağa kalktı ve adama sert bir yumruk attı ama saldırısı adam tarafından kolayca engellendi.
"Kadın ben bir Ruh hırsızıyım bir ruh bana kolay kolay zarar veremez! Üstelik senden sonra epey güçlendim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...