Destan'ın onlara doğru geldiğini gören Antik Meka halkı onu saygıyla selamladılar. Ancak Destan onların selamlarıyla hiç ilgilenmemişti. Destan'ın bakışları tamamen değişmiş ve adeta buz kadar soğuk hale bürünmüştü. İnsanlar Destan'ın soğuk davranışını ilk başta anlamıştı. Destan, Sagum'un yanına geldi ve adamın önünde diz çöktürülmüş kadına baktı. Kadın ise önündeki insanlara birer düşman gibi bakıyordu. Destan eliyle kadını gösterdi ve konuştu.
"Çözün onu! Nasıl oldu bilmiyorum. Bu kadın yaptığı şeyi farkında değil. "
Sagum, derin bir nefes aldı ve konuştu.
"Destan iki tane adamımızı yaraladı. Buraya nereden geldi bilmiyorum ama o tehlikeli birisi."
Destan dişini sıktı ve öfkeyle haykırdı.
"Size çözün şu kadını dedim."
Kadının başında duran askerlerden birisi kafasını kaldırıp Sagum'a baktı. Destan adamın hareketini görünce bir anda adamın önünde belirdi ve adamın gözlerine öfkeyle baktı.
"Eğer bir daha emrime itaat edilmezse gereğini yaparım!"
Destan kadının ellerini ve ayaklarını kendisi açtıktan sonra kadının ağzını örten bezi çıkardı. Kadın bileklerini ovuşturduktan sonra ayağa kalktı ve öfkeli gözlerle Destan'a baktı.
"Sizler hainsiniz. Masumları katlettiniz!"
Destan kadına ciddi bir yüzle baktı. Kadın bu çocuğun epey agresif birisi olduğunu düşündü. Ancak onun kimseden korkusu da yoktu. Destan işaret parmağı ile kadını gösterdi ve konuşmaya başladı.
"Bana bak Sonya! Şimdi beni iyi dinle. Dediklerimi harfiyen yapacaksın! Bende sonra seninle ne yapacağımızı düşüneceğim. Ama uslu bir kadın ol! Bizler masumları katlettiysek bil ki senin bizim karşımızda bu üslubun ile pek şansın olmaz."
Kadın, Destandan yayılan öldürme arzusunu hissedince gerilmişti. Destan arkasına döndü ve yürümeye başladı.
" İki kişi şu kadınla beraber beni takip etsin! Onunla işimiz var. Sen işini yaptıktan sonra cezanı vereceğiz. "
Kadın, Destan'ın sırtına bakarken yüzünü buruşuturdu. İki kişi hemen kadının yanına geldi ve onu itelediler. Kadın ağır adımlarla yürürken Sagum'a baktı.
"Bana biraz önce sadece konuşacaz demiştin kral. Bu yapılan şey ne anlama geliyor."
Destan kadının sözlerini duyduktan sonr yürümeyi bıraktı ve arkasına dönmeden sert bir tonda konuştu.
"Kralın görevi yasama ve yürütme! Benim görevim ise yargı! İşlediğin suçlar için benim mahkememde yargılanacaksın. Benim vereceğim cezaya çarptırılacaksın. Suçların iki şehir muhafızına saldırmak. Bunun cezası 2 ay hapis. Diğer cezan ise bize hain demen. Bunun cezası ölüm. İdam edilmeye götürülüyorsun! Yapacağın şey senin cezanı değiştirmemize yardımcı olacak."
Kadın, Destan'ın sözlerini duyunca kaçmaya çalıştı ancak iki asker hemen kadını yakaladı. Kadının gözleri sarı tonda parlarken bir anda kadının yanında bir genç belirdi ve kadını kolundan tutup yere devirdi. Simon kadının gücünü hissedince kafasını kaldırıp Destan'a baktı. Destan ise sadece onlara bakıp gülümsüyordu. Bu gülüş adeta bir iblisin gülümsemesini andırıyordu. Destan kadını süzdükten sonra Simon'a baktı ve konuşmaya başladı.
"General Simon size zahmet olmazsa mahkuma eşlik eder misiniz?"
Kadın yerde kurtulmaya çalıştı ancak Simon onu sımsıkı tutuyordu. Simon kadının ellerine metalden yapılma bir kelepçe taktı. Kadın bileklerine takılan kelepçenin gücü yüzünden acıyla dişini sıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...