Kütüphanenin altında bulunan odaya tavandan kan damlıyordu. Kütüphaneci hemen ayağa kalktı. Böyle bir şeyin olmasını beklemiyordu. Adam direk çıkışa doğru yöneldi kütüphaneci de hemen adamın arkasındaydı. Adam kapıyı sert bir şekilde açtı ve ileri gitmeye çalıştı ancak bir adım dahi atamadan duvara çarptı. Adamda neye uğradığını şaşırmıştı.
"Bu da ne böyle ne zamandan beri kapının ardında duvar var?"
Kütüphaneci adamın sözlerini duyunca kapıya baktı o da gördüğü manzara ile büyük bir şok geçirmişti çünkü kapının ardında duvar vardı.
"Siktir buda ne böyle burada duvar değil, merdiven olması lazımdı."
Kütüphaneci burayı çok iyi biliyordu. Her şey olması gerektiği gibiydi ancak kapının ardında duvar vardı. Adam bu duruma bayağı sinirlendi ve enerjisini eline yönlendirdikten sonra duvara yumruk attı. Duvardan bir el çıktı ve adamın yumruğunu tuttu adam, tüm enerjisinin duvardan çıkan bu el tarafından çekildiğini hissetti. Kolunu çekmeye çalıştı ama yapamadı duvardan yapılma el adamın tüm enerjisini sadece bir kaç saniyede çekti. Adam korkulu gözlerle duvara bakmaya başladı çünkü duvarda bir çift kızıl göz parlıyordu. Adamın enerjisi, duvardaki kızıl gözlerin çevresinde bir maske oluşturmaya başladı. Maske oluştuktan sonra bir kahkaha duyuldu. Bir anda duvar değişti ve tamamen beyazlara bürünmüş maskeli bir çocuğa dönüştü. Kütüphaneci şaşkın gözlerle karşısındaki çocuğa baktı.
"Sen... senin çoktan ölmüş olman lazımdı. Burada onunla buluştuğumu kimse bilmemeliydi."
Destan bir kahkaha daha attı. Adamların suratlarında ki ifade gerçekten görülmeye değerdi. Adamlar karşılarındaki bu çocuğun neyi amaçladığını bilmiyorlardı ama Destan'ın gülüşü kalplerini korku ile doldurmuştu. Destan gülmeyi bıraktı.
"Aradığım hırsızın kitabını bulamadım. Size o hikayeyi anlatacağım iyi dinleyin sonra size ne anladığınızı soracağım eğer bilirseniz sizi sağ bırakırım ama bilemezseniz..."
Adam küçük bir çocuğun onları tehdit etmesine sinirlenmişti. Her ne kadar tüm enerjisini kaybetse de hala bu çocuğu yenebileceğini düşünüyordu.
"Seni pislik! Seni öldüreceğim ve köpeklere yedireceğim."
Destan lafının yarıda kesilmesine çok öfkelendi ve konuşan adama sert bir yumruk attı. Oda da kemik kırılma sesleri duyuldu, adamın ayakları yerden kesildi ve duvara çarptı. Adam kan kustuktan sonra yere düştü, gözlerindeki hayat ışığı neredeyse solmak üzereydi. Kütüphaneci Destan'ın ortaya koyduğu güce karşı direnmenin faydasız olduğunu hemen anlamıştı çünkü karşısında ki bu çocuk daha yeni vurduğu adamdan daha güçlüydü. Destan yerde uzanan adama soğuk bir şekilde baktı ve konuşmaya başladı.
"Burada ben konuşuyorum, size hikaye anlatacağım diyorum sen gelmiş bana köpeklerden bahsediyorsun. Bana ne senin hemcinslerinden, eğer bir köpekle iletişim kurmak istersem sana gelirim ama şimdi şu hikayeyi dinleyin. Çünkü bu hikayeyi hayatınız boyunca sadece bir kez dinleyeceksiniz. Aslında bu hikayenin ana fikri sizin durumunuza çok benziyor."
Destan derin bir nefes aldı. İblis, Destan'ın hala neden bu adamları öldürmediğini merak etti. Çünkü Destan zaten bu adamların burada neden toplandığını öğrenmişti. Neden hala hikaye anlatacağım diye tutturduğunu merak ediyordu.
"Destan ne anlatacaksın bilmiyorum ama pek fazla zamanımız yok dışarıda onların adamları var! Burada ne kadar oyalanırsak kaçmak için o kadar geç olacak."
Destan iblisin endişesini anlıyordu ama bu adamları da kolay kolay sağ bırakmaya niyeti yoktu. Onları öldürecekti ama önce onların hikayesini anlatmak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...