Kambur Savaşçının boynundaki madalyon parladıktan sonra yüksek sesle patlayarak parçalandı. Adam öfkeyle arenanın köşesinde sinsice gülümseyen Liliana'ya baktıktan sonra derin bir nefes verdi. Adam derin bir nefes alıp sakinleştikten sonra arenaya ışınlanmış olan kişilere baktı.
"Pekala kardeşlerim anlaşılan birinci aşamayı hızlıca bitirmemiz gerekti. Hazırlanın ikinci aşamaya geçiyoruz."
"İkinci aşama falan filan seni kurtarmaz... Ellerimde can vereceksin Kambur!"
Kurt Feng kendinden emin bir şekilde konuştuktan sonra birden yok oldu ve Kambur Savaşçının arkasında belirdi. Kurt Feng'in eli pençeye dönüşmüştü ve genç adam tüm gücüyle Kambur Savaşçıya saldırdı. Ancak genç adamın saldırısı görünmez bir duvara çarpmıştı. Kambur Savaşçı sinsice gülümsedi. Kurt Feng adama bir kez daha hamle yapsa da saldırısı Kambur Savaşçıya dokunmuyordu. Kambur Savaşçı ellerini birleştirdi ve bir mühür işareti yaptı. Onun hamlesiyle birlikte geri kalan 11 kişi de farklı mühürler yaptılar. Kambur Savaşçı derin bir nefes verdi ve gözleri simsiyah tonda parlarken arenayı korkunç bir aura kapladı. Arenanın ortasından gökyüzüne siyah bir ışık fırladı ve ışık gökyüzünde patladı ve yavaşça şemsiye gibi açılıp arenanın iç kısmını kapladı. İzleyenler şaşkınlıkla olanları izlerken siyah bir bariyer şampiyonların olduğu kısmı tamamen kapatmıştı. İzleyiciler korkuyla arenanın ortasına bakıyorlardı ancak kimse bir şey göremiyordu. İnsanların gördüğü şey sadece karanlık bir sisti. Liliana neler olduğunu anlamamıştı biraz önce hissettiği ölümcül aura kadına tanıdık gelmişti. Kadın siyah sisi gösterip öfkeyle bağırdı.
"Bu şeyi yok edin hemen!"
Kadının emri ile birlikte güçlü uzmanlar bir kaç tane mühür yaptılar ve siyah bariyere saldırdılar ancak bariyer yok olmamıştı aksine yapılan saldırıları özümsemişti. Liliana arenaya kendisi girmeye çalıştı ancak o da başaramamıştı. Soyluların bulunduğu kısımda Xhilion kucağında durduğu kızın ellerinden kurtuldu ve yere atladı. Kız arenaya kocaman gözlerle bakarken Xhilion küçük bedeniyle koşmaya başlamıştı. Kız, Xhilion'un kaçtığını görünce hemen onun arkasından koştu. Xhilion yeterince uzaklaştıktan sonra durdu ve arkasına bakındı. Genç kız hemen onun arkasında duruyordu. Kız öfkeyle önündeki tilkiye baktı.
" İlk fırsatta kaçacağını biliyordum. Şimdi hemen..."
Xhilion hızlıca kıza doğru yürüdü ve kızın üzerine tırmandıktan sonra kızın kafasına oturdu. Kız tilkinin tepkisine şaşırmıştı. Bu tilkinin kaçtığına oldukça emindi. Kız arkasına dönüp yerine geçmek üzereyken soyluların olduğu kısımda güçlü bir patlama oldu. Patlamanın devamında başka noktalarda da patlamalar olmuştu. İnsanlar acıyla çığlık atıyor etrafa ceset parçaları fırlıyordu. Genç kızın hemen yanında bir kaç tane güçlü uzman belirdi. Koniah olayları uzaktan izlerken bastonuna yaslanmış olayları izliyordu.
"Hmm... Darbe oluyordu... Ben ve Dostum Jericho... İlk reaksiyon gösteren kişilerdik. Prensesi korumak için öne çıkmıştık. Anlaşılan Destan'a bu kadarı yeterli. Onu buradan çıkarmanın zamanı geldi. Arenanın içinde 12 tane Karkır var. Karkır büyüsü Destan'ın elini kolunu bağlayacaktır."
Koniah derin bir nefes aldı. Birazdan yaşanacaklar Destan için daha erkendi. Karkır denen şeyler oldukça tehlikeli kişilerdi. Lanetli bir büyü ile güçlenmiş bu insanlar rakiplerinin gücüne bakmaksızın onları avlardı. Koniah bastonunu bir kaç kez yere vurduktan sonra kaşlarını şaşkınlıkla havaya kaldırdı. Anılar diyarından ayrılamamışlardı. Koniah bir kaç kez daha denese de başarılı olamamıştı. Koniah arkasından gelen güçlü bir sesle arkasına döndü. Koniah önündeki adama şaşkınlıkla baktıktan sonra ağzından bir kelime çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...
