Destan barın dışına çıktıktan sonra derin bir nefes aldı. Üzerindeki eski pelerini düzeltti ve yürümeye başladı. Sokakta insanlar uçan kütüphaneden bahsediyorlardı.
"Duydun mu? Uçan Kütüphane uyandı. Garip sesler çıkıyor baksana gökyüzüne giden ışığı görüyor musun ?Daha önce böyle bir şey olmamıştı. Bir kaç ay önce bir kaç kişi bir ışığın hızla çıkıp gökyüzünde durduğunu daha sonra şehrin öbür ucuna gittiğini görmüşler ama şuanda gökyüzüne giden ışık bambaşka!"
Destan insanların neyden bahsettiğini anlamamıştı. Uçan kütüphane hakkında bildiği bilgi sınırlıydı. Gama İmparatorluğu yıkılırken bir uzman kendisini uçan kütüphane ile birlikte mühürlemişti. İnsanlar şuanda bile o mührün nasıl yapıldığını merak ediyorlardı. Bir çok insan ömrünü bu mührün nasıl kırıldığını anlamak için harcamıştı. Destan bakışlarını gökyüzüne çevirdiğinde gözleri şaşkınlıkla büyüdü. Gökyüzüne doğru bir ışık yükseliyordu. Işık gökyüzünde yükseldikçe yükseliyordu. Destan ışığın nereye kadar gittiğini görmüyordu ama içinde garip bir his oluşmuştu. Destan elini kafasına götürdü.
"Argh! Bu ağrı da nereden çıktı?"
Destan hemen çayını çıkartıp içti ancak başındaki ağrı azalmak yerine giderek artıyordu.
"Antik Meka'ya bir kral lazım!"
Destan zihninde duyduğu sesin nereden geldiğini anlayamamıştı çünkü ses her yerden geliyordu.
"Kralımız nerede kaldınız? Halkınızın size ihtiyacı var!"
Destan etrafına bakındı bu sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyordu. Etrafında bir kaç insan kütüphane hakkında konuşuyordu ama sesin sahibi ortada yoktu. Destan bir çan sesi duydu hemen bakışlarını şehrin her tarafından görülen saat kulesine çevirdi. Çan 12 defa çaldıktan sonra Destan güneşe baktı.
"Bu çok saçma öğle saatinde değiliz neden 12 kez çaldı ki acaba bir hata mı var?"
Çan bir kez daha çaldı. Destan 13. çanın sebebini anlamamıştı. Bir günde çan en fazla 12 defa çalardı. Yanında kütüphane hakkında konuşan adamlara sormaya karar vermiş ti ki adamlardan birinin rengi kireç gibi olmuştu adam çığlık atarak koşmaya başladı.
"13. Çan! Bu büyük bir Felaket! Herkes güvenli sığınaklara! Herkes güvenli sığınaklara! Herkes..."
Destan herkesin yüzündeki panik ifadesine anlam verememişti. Çanın neden 13 kez çaldığına dair en ufak bir fikri yoktu. Başında ki ağrı giderek artarken artık mantıklı düşünemiyordu. Kızıllara ait olan hava araçları gökyüzüne yükseldi ve araçlardan halka duyuru yapılmaya başlandı.
"Herkes güvenli sığınaklara gitsin! Şehir lordu tarafından sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Yarın öğle saatinden sonra sokaklarda bulunmanız kesinlikle yasaktır!"
Araçlardan tüm şehre duyuru yapılıyordu. Destan son hızla koşmaya başladı dinlenmeye ihtiyacı vardı. Sanki başı büyük bir kaya ile eziliyormuş gibi hissediyordu. Destan yarım saat içinde Hana vardı. Hancı onu güler yüzle karşıladıktan sonra Destan adamın suratına bile bakmadan odasına çıktı. Adam Destan'ı bu sabah ona epey sinirlendirdiğini düşünüyordu. Destan odasına çıktıktan sonra üzerindeki kıyafetleri çıkarttı ve kendini banyoya attı. Su sesi Destan'ı biraz da olsa rahatlatmıştı. Destan gözlerini kapattı zihnini rahatlatmak istiyordu.
****
"Abi anne ve babamı kaybettim onları bulmamda bana yardımcı olur musun?"
Destan kıyafetini çekiştiren küçük kıza baktı. Aklı tamamen karışmıştı biraz önce banyodaydı ancak şimdi kendini Mekanın sokaklarında bulmuştu. Destan etrafına şaşkın şaşkın bakarken küçük kız onun kıyafetini tekrar çekiştirdi. Kızın yeşil gözlerinden yaşlar damlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...