Adam, kendi adamlarının enerjisini hissedemeyince biraz gerilmişti. Adamlarının enerjileri neredeyse birbirlerine yakın bir anda yok olmuştu. Kütüphaneci hemen açıklama yapmaya başladı.
"Bu oda dış ortamdan yalıtılmış bir yer, adamlarını hissetmemen gayet normal burada doğa enerjisi sıkışmış vaziyette o yüzden konuşmalarımızı kimse anlayamaz. Hatta burada olduğumuzu kimse bilmiyor. Biraz sakinleş!"
Adam masaya oturdu ve kütüphaneci adama bakmaya başladı. Kütüphaneci adama ve kendine birer bardak şarap koyduktan sonra o da masaya oturdu.
"İşler değişti bizi bulmak ve ortadan kaldırmak için şehir lordu harekete geçecek. O fahişeyi hangi aptal sinirlendirdi bilmiyorum ama Samarda ki yapılanmamız gibi yok olup gidemeyiz. Bu şehir büyü teknolojisinin başkenti unvanına sahip, buradaki teknoloji ile Arien Krallığı biz boyun eğecektir ama önce susturmamız gereken kişiler var!"
Kütüphaneci bir yudum şarabından aldıktan sonra adamla ciddi bir şekilde konuştu.
"Kimleri susturacağız! Aramızda anlaşılan casuslar var kimleri susturmamız gerekeni biliyor musun?"
Adam yüzüğünden bir parşömen çıkardı ve adamın önüne koydu. Kütüphaneci listeyi okumaya başladı. Gözüne bir çok kişi çarpmıştı tüm bu insanları susturmaları onlara büyük bir darbe vuracaktı.
"Burada 120 tane isim okudum ,gerçekten hepsini susturmalı mıyız? Bazı kişiler Meka da ki oluşumuza çok büyük katkı sağladılar. Özellikle şehir lordunun sağ kolu bize iyi hizmet etti."
Adam sandalyesine yaslandı ve elindeki şaraptan bir yudum aldı.
"O gerçekten iyi bir piyondu ama seninde bildiğin gibi Kral satrancında piyonlar değersizdir! Şehir lordu ilk onu sorgulayacaktır o yüzden hemen harekete geçtim, onu ve ailesini zehirledim hatta şu anda önündeki listedeki bir çok insan öldürüldü. Kızıllardan hızlı harekete geçtiğimizi söylemem lazım hiçbir şahit bırakmayacağız! Zaten kızıllar bizden hızlı davranıp onları alsalar bile general onları sorgulanmadan öldürür."
Kütüphaneci listeye baktı. Şu anda okuduğu isimlerin neredeyse bir çoğu aileleri ile beraber öldürülmüştü. Tüm bunlar aralarına sızan casus yüzündendi. Kütüphaneci bu duruma epey sinirlenmişti.
"Peki kim bize ihanet eden o hain. Kim bizim adamlarımızı Kızıllara rapor etti?"
Adam şarabından bir yudum daha aldı ve başını olumsuz anlamda salladı.
"Hiçbir fikrim yok aramıza sızan kişi kesinlikle işinde mükemmel birisi. Adeta Hayalet gibi belirdi bilgileri aldı ve yok oldu."
Kütüphaneci hayalet kelimesini duyunca istemsizce yutkundu.
"Yoksa Samarın Hayaleti mi?"
İkili birbirine bakmaya başladılar. Samarın Hayaleti tüm Kara Lonca tarafından bilinen bir gerçekti. Bazıları Vahşi'nin uydurduğu bir kahraman olduğunu söylüyordu ama bir gerçek de vardı. Vahşi bir şeyler uyduran birisi değildi ve Samarın Hayaletinin varlığı Kral tarafından bile biliniyordu. Adam kafasına düşen şeyi eliyle sildi.
"Burası epey rutubetli sanırım damlatıyor. İyice sinirlerim bozuldu tavandan su damlıyor."
Adamın yüzüne bir kaç damla daha düştü Kütüphanecinin gözleri büyüdü. Adam eliyle düşen damlaları sildi ve tavan baktı. Onunda gözleri büyüdü çünkü tavandan kan akıyordu.
******
Jack fark edildiğini anladığı anda kaçmaya çalıştı ama üzerinde durduğu tavan kırıldı ve yere düştü. Hemen yüzüğünden yeşil kılıcını çıkardı. Kadın alaylı gözlerle Jack'e bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...