Büyük bir ağacın altında meditasyon yapan güzel görünümlü kız gözlerini açtı ve ağaçtan düşen bir yaprağı eline aldı. Yaprak sonbahar mevsimi yüzünden sararmış ve kurumuştu. Kız derin bir nefes aldı ve avucunda duran yaprağa üfledi. Yaprak kızın güçlü nefesiyle uçarken kız bakışlarını yapraktan alıp ona doğru gelen yaşlı adama çevirdi. Kız, adamı görünce hemen gözlerini kapattı ve derin bir nefes alıp meditasyon yapmak için hazırlandı. Adam kızın yaptığı şeyi görünce hemen konuştu.
"Tatlım bana biraz zaman ayırır mısın? Seninle konuşmak istiyorum."
Kız gözleri kapalı ve lotus pozisyonu almış vaziyette duruyordu. Kız gözlerini açmadan sakin bir ses tonuyla konuştu.
"Şuanda meditasyon yapıyorum büyük baba. Eğitimimi her zaman ki gibi aksatmıyorum. Eğer önemli bir şey değilse yarın konuşuruz olur mu? "
Adam kızın reddetmesine karşı sadece gülümsedi ve arkasına dönüp uzaklaşırken konuştu.
"Olur... Yarın konuşuruz. Ben ustaların ile yemek yiyeceğim. Eğer acıktıysan sende gelebilirsin. Eğitimin hakkında biraz sohbet ederiz belki."
Adam büyük bir tapınağın içine doğru ilerledi ve girdi. Tapınağın içinde hiç insan yoktu. Adam büyük bir kapının önüne geldi ve kapıyı açıp içeri yavaşça girdi. Adamın odaya girmesiyle odada bulunan dört kişi kafasını çevirip ona baktı. Beyaz gözlere sahip kadın derin bir nefes aldı ve sakin bir şekilde konuştu.
"Yine konuşmayı reddetti değil mi?"
Yaşlı adam odada bulunan yemek masasına oturdu ve derin bir nefes verip konuştu.
"O cidden çok değişmiş. Benim torunum çok konuşan ve duygularını açık bir şekilde yaşayan bir kızdı. Onun düşünceleri bile değişmiş..."
"Düşüncelerinin değiştiğini bizde biliyoruz. Uyandıktan sonra bizi ölüm ile tehdit etti. Ölüm ile Julia'yı yan yana getirmekte zorlanıyorum."
Kukla bedeninin içindeki Moody ihtiyarı sözlerini kesip konuşmuştu. Saul, kahkaha attı ve konuşmaya başladı.
"Bence biraz da bizim suçumuz. Kim uyandığında bir zindanda olmak ister ki? Kızın bedeninin ele geçirilidiğine kesin gözüyle baktığımız için tabi..."
Anna yanındaki adamın kafasına sert bir şekilde vurdu. Saul elini kafasına götürdü ve acıyla söylendi.
"Ne! Julia'yı zindana koyduk. O da zindanı kafamıza yıktı. Bunlar gerçekler!"
Kadın kollarını birleştirdi ve sinirli bir şekilde konuştu.
"Çok konuşuyorsun Saul! Julia miras boyutuna gitti ve döndüğünde onun bakışları değişmişti. Bizde onun ele geçirildiğini düşündük. Ne yapsaydık kadimin bedenini ele geçiren bir ruha izin mi verseydik!"
Kadın eşine öfkeyle bakarken derin bir nefes alıp sakinleşmeye başladı. İhtiyar kafasını çevirip masanın uzak köşesinde yemek yiyen adama baktı ve sakin bir şekilde konuştu.
" Sen epey rahatsın Fred. Julia'nın değişimi seni etkilememiş gibi. "
Fred masada bulunan bez ile ağzını sildi ve sandalyesine yaslanıp rahat bir pozisyon aldıktan sonra ihtiyara bakıp konuştu.
"Julia zaten olması gereken halinde ihtiyar Paku. Her yaşam kutsal diyerek ne yapabilirdi ki? O şuanda dünyanın nasıl bir yer olduğunu anlamaya başladı. O bir Kadim Elementalist! Dünyada ki en güçlü isim olabilir. Onun üzerinde büyük bir sorumluluk var. Ona sürekli eğitim yap deyip duruyorsun. Onu biraz rahat bırak bir süre dünyada ki yerini düşünsün. Sonra hayatını yaşasın..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...