"Destan Samar görüşümüze girdi. Ancak 7 tane hava aracı havalandı. Bize doğru geliyorlar."
Sagum aracın hızını yavaşlatırken Destan gözlerini açtı ve derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
"Bedenimin kontrolünü bana bırak Sagum. Onlarla ben konuşursam yanlış bir anlaşılmaya sebep olmayız. Kızıl kaptanları seni hissedebilir. Efendi Kara Yılan zaten seni biliyor. Onlarla çarpışmayı istemeyiz."
Sagum kafasıyla onayladı ve Destan kendi bedeninin kontrolünü geri aldı. Destan kafasını kaldırıp ileriden onlara doğru gelen hava araçlarına bakmaya başladı. Ancak Destan'ın bakışları yavaş yavaş kaydı ve Destan dişlerini sıkarken bir yerlere tutunmaya çalıştı ancak elleri boşluğa denk gelmişti. Destan set bir şekilde yere düştü. Destan bedenini kontrolünü alır almaz yere yığılmıştı
"Başım dönüyor...Hala zihnimi toparlanamadım Sagum. Ne yapacağız? Senin varlığın çok rahat bir şekilde hissedilebilir."
Sagum, Destan'ın bedeninin kontrolünü tekrar aldı ve kendinden emin bir şekilde konuştu.
"Merak etme bu işi ben halledebilirim! Burada hayat memat meselesi var. Ha benimle çarpışmaya kalkarlarsa merak etme bedenini sana çizik bile almadan geri vereceğim. Ama saldırmak gibi bir aptallık yapacak olan kişi için herhangi bir söz veremem. "
Sagum ayağa kalktı ve bir anda arkasında karanlık bir portal oluştu. Portaldan otuz kişilik kızıl birliğine bağlı insan çıktı. Grubun başında siyah saçlara, beyaz tene ve yılan gözlerine sahip bir adam vardı. Kara Yılan önünde duran mavi saçlı çocuğa şaşkınlıkla baktı. Destan'ı burada görmeyi beklemediği adamın yüzünden belliydi.
"Destan? Senin burada ne işin var? Direnişçiler ile beraber olmadığını var sayıyorum. "
Destan kafasını çevirdi ve onunla konuşan kadına baktı. Helen, Destan'ın bakışlarını biraz garip buldu. Sanki önündeki kişi Destan değil de bir başkasıymış gibi ona bakıyordu. Kadın, Destan'ı en son Orkide şehrini kuklalarla savunurken görmüştü. Kara Yılan ise Destanda ki garipliği hemen fark etmişti. Adam derin bir nefes aldı ve soğuk bir şekilde konuştu.
"Gardınızı indirmeyin! Beden Destan'a benziyor ama bakışlar ona ait değil. "
Kara Yılan önündeki kişiyi hızlıca tanımıştı. Ne de olsa hayatı boyunca tatmadığı acıyı önündeki kişi ona sadece bakarak tattırmıştı. Sagum sinsice gülümsedi ve konuşmaya başladı.
"Uzun zaman oldu... Beni hatırlamanı beklemiyordum dersem yalan olurdu. Ne de olsa tanışmamızda senin yüzünden başarılı olmamıştım. "
Kara Yılan dişini sıktı ve kılıcını çıkartıp Destan'a doğru atıldı. Kızıl Birliğindeki insanlar kaptanlarının neden böyle davrandığını bilmiyordu. Hepsi adamın saldırmasıyla şok olmuştu. Destan'ın bedeni bir anda yok oldu. Kara Yılan onun hızını rahatlıkla takip edebiliyordu. Adam Destan'ı kaçtığı yerde yakalamak için hamle yaptı ancak Destan hızla yok olmuştu. Kara Yılan için önündeki çocuğun hızı rahatlıkla takip edeceği türdendi ama onu bir türlü yakalayamıyordu. Sagum ise adam ile adeta alay ediyordu. Destanvın bedenini kontrol etme konusunda Sagum hiç yabancılık çekiyordu. Destan'ın bedenini Destan dan daha iyi kontrol ediyordu. Kara Yılan, Sagum'un bu kadar iyi olmasını beklemiyordu. Kara Yılan'ın gözleri parladı ve bedeni değişmeye başladı. Adamın derisi siyah pullarla kaplanırken boyu uzadı ve adam yılan formuna geçti. Sagum adamın yılan formuna geçmesiyle sinsice gülümsedi ve elleri mavi tonda parlarken konuştu.
"Düşmanını tanımdan saldırmaya kalkmamalısın. Sana bir dostumdan hediyem var!"
Sagum saldırıyı Kara Yılana fırlatmak yerine yere fırlattı. Çocuğun elinde çıkan buz mavisi saldırı yere çarptığı anda patlamıştı. Yerde buz kristalleri yavaş yavaş oluşurken Sagum soğuk gözlerle Kara Yılana bakıyordu. Geminin içindeki sıcaklık bir anda eksilere düşmüştü. Kızıl Birliğinden gelenler saldırmak için Kaptanlarının emrini bekliyordu. Destan kızıl üyesi olsa da bir kaptana saldırmak büyük bir suçtu. Sagum ise gemideki 30 kişiden korkmuyordu. İnsanların ona saldırmayı beklediklerini bildiği halde sinsice gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
ФэнтезиArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...