Büyük ihtişamlı bir sarayın ortasında bir taht duruyordu. Bir adam tahtın üstünde oturmuş ve önündeki adamlara bakıyordu. Adamlar bir çocuğun iki tarafında durmuşlardı. Çocuk etrafını hayranlıkla inceliyordu. Kralın yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.
"Burayı beğenmişe benziyorsun Lui Rang."
Çocuk etrafını incelemeye devam etmişti. Adam çocuğun ona dikkat etmediğini görünce öfkeyle elini tahtına vurdu. Çocuğun yanındaki adamlar çocuğu dürttüler.
"Velet efendimiz senden bir cevap bekliyor."
Çocuk adama öfkeli gözlerle baktıktan sonra krala döndü.
"Şey evet burası gerçekten çok güzel bir yer ama ben Lui Rang değilim."
Kral çocuğun sözlerini duyunca kahkaha atmaya başladı.
"Duydunuz mu? Lui Rang değilmiş!"
Çocuğun yanındaki adamlarda krallarının gülüşüne eşlik ettiler. Çocuğun gözlerinde öfke belirdi ve haykırdı.
"Komik bir şey mi var! Ben Lui Rang değilim!"
Çocuk bir anda yüz üstü yere yatırıldı ve bir adam hemen onun kafasına bastı.
"Velet Kralımızın huzurunda nasıl sesini yükseltirsin sen!"
Çocuk dişini sıkarak konuştu.
"Peki o zaman sen neden sesini yükseltiyorsun?"
Adam çocuğu yakasından tutup havaya kaldırdı ve öfkeli gözlerle ona baktı.
"Sakın velet. Sakın bir daha izin almadan konuşma. Yoksa seni..."
"Bu kadar yeter, Lui Rang'ı bırakın ve burayı terk edin!"
Adamlar kafasıyla onayladılar ve taht salonundan ayrıldılar. Kral ayağa kalktı ve çocuğun yanına geldi.
"Ben o kadar kötü birisi değilim. Senin gibi bir ruhlar benim halkımın orta tabakasını oluşturur. Bu kadar kısa sürede orta tabakaya girmeni beklemezdim. Kaç yaşındasın?"
Çocuk biraz düşündükten sonra konuştu. Bu adama güvenip güvenmeme konusunda kararsızdı. Buraya nasıl geldiğini bilmiyordu. Bir anda kendini bir ağacın altında bulmuştu. Çevresi bir kaç adam tarafında sarıldı ve buraya getirildi. Ona sorularının cevabının bu adam olduğu söylendi.
"10 yaşındayım."
"10 Ha? İlginç Lui Rang oysaki anne ve baban çok güçlü insanlardı. Onlardan erken buraya gelmeni beklemezdim."
Lui Rang denilen çocuk elini kaldırdı. Kral ona baktı ve kafasıyla onayladı.
"Konuş Lui Rang. Saygısızlık yapmadığın sürece istediğin zaman konuşabilirsin."
Çocuk kafasıyla onayladı ve konuşmaya başladı.
"Efendim bazı sorularım olacak. Burası neresi? Siz kimsiniz? Neden bana Lui Rang diyorsunuz? Neden göğsümde sarı bir ışık parlıyor? Bu kalbimden çıkıp yere giren ve beni takip eden zincir neden var? Neden sadece bende bunlar var sizde yok? Buraya nasıl gel..."
Kral çocuğun çok fazla soru sorduğunu düşündü ve konuşmaya başladı.
"Sakin ol Lui Rang. Burası Ruhlar Vadisi bende Ruhlar Vadisinin Hükümdarı Aimaru. Seni bizzat ben karşılamak istedim çünkü benim saf yeteneğim olan Uyum Ruhuna sahipsin. Benim iznim olmadan kimse bu yeteneğimi kullanamaz. Sen nasıl öğrendin bilmiyorum ama sende kalması bir şeyi değiştirmez. Göğsünde parlayan ışık seni yok etmeye çalışıyor ama merak etme kalbinden çıkan zincir yakın zamanda kırılacak ve göğsündeki sarı ışıktan geriye eser bile kalmayacak. Burası Ruhlar Vadisi bazı ufak kurallar dışında burada özgürsün. İstediğin her şeyi yapabilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...