Destan arkasından gelen sesin sahibine baktı. 12 yaşlarında görülen bu çocuk ona hissettirmeden buraya kadar gelmişti. Destan ustasının bu çocuğun ve dostları tarafından alındığını duyunca sinirlenmişti.
"Ustamın nerede olduğunu söyle ki cesedini tanınacak halde bırakayım."
Çocuk gülümsedi. Destandan korkusu yoktu.
"Bana rakip olamazsın Destan. Ustanın yerini öğrenmek için önce beni yenmelisin!"
Destan'ın gözleri Kızıllaştı. Gözlerinin içinde bulunan siyah halkalar hızla dönmeye başladı. Çocuğun yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Gözlerini kapatmıştı bu sayede Destan'ın ilizyonlarına yakalanmayacağına emindi. Destan bir anda çocuğa atıldı. Kılıcını salladı ve çocuğun kafası bedeninden ayrıldı.
"Pislik benle ustam arasına girmemeliydin!"
"İlginç his ses çıkarmadan gölgemi yendin."
Destan arkasına baktı. Çocuk arkasında duruyordu. Yerdeki başsız beden siyahlaştı ve bir gölgeye dönüşüp yok oldu.
"Ustam haklıymış seni hafife almamalıyım. Sessizlik felsefesi ve ilizyonlar sanırım bu ikisi beni terletmez ama doğuştan şanslıymışsın. Bu ikisini kullanarak başkalarını rahatlıkla yenebilirsin."
Destan bu çocuğun neyin nesi olduğunu anlamaya çalışıyordu düşman değil gibiydi ama gardını indirmemesi gerektiğini çok iyi biliyordu, kılıcını sıkıca kavradı ve tekrar saldırdı. Çocuk Destan'ın hareketlerini takip ederken ikilinin gözleri kesişti. Destan bu sefer ilizyonu ile onu yakalamıştı.
"Şimdi kaçmana müsaade etmeyeceğim Geber!!"
Destan kılıcı çocuğun kalbine sapladıktan sonra elini çocuğun kafasına koydu ve gözleri şaşkınlıkla açıldı.
"Hiçbir anısı yok mu?"
"Aynen öyle gölgelerin hiç anısı olmaz onlar sadece bir kereliğe mahsus ortaya çıkarlar ve ölürler. Onlar düşünmezler ."
"Onlar acıyı hissetmezler."
"Onlar sadece Gölge!"
Destan delirmişcesine etrafına bakınıyordu. Çocuğun bir çok kopyası teker teker ortaya çıkıyordu. Destan hangisine saldıracağına karar verememişti.
"Kendini göster pislik, gölgelerin ardına saklanman bir şeyi değiştirmez! Hepsini teker teker yok edeceğim!"
"Bende onları yeninden oluştururum ta ki senin gerçek gücünü tamamen gösterdiğini düşündüğümde seninle yüzleşmek için ortaya çıkacağım Hah hah ha!"
Çocuğun kahkahası dört bir yandan geliyordu. Destan yerdeki adamın cesedine baktı hemen onun yanına gitti ve adamın parmağında ki yüzüğü çıkartıp aldı. Kara Loncadan gelenler ondan sadece özel silahların olduğu yüzükleri almışlardı. Adamın kişisel yüzüğü ilgilerini çekmemişti. Destan yüzüğü parmağına taktığında yüzük parlamaya başladı. Bir çok kırılma sesi duyulduktan sonra Destan gülümsedi.
"O yüzüğü sahiplenmen bir şey değiştirmez sadece bir hırsızın yapacağı şeyleri yapıyorsun. Çalıyorsun bana gücünü göstermen lazım yoksa sana ustanın yerini asla söylemem."
Destan yüzüğün içinden mor bir kılıç çıkardı. Kılıcın tek özelliği mor renkte olmasıydı. Elindeki siyah kılıç ile bu mor kılıç karşılaştırıldığında mor kılıç Çöp gibi kalıyordu. Destan doğa enerjisi ile kılıçlarını güçlendirdi. Gölgeler de zaman kaybetmeden hemen ona saldırdılar. Destan gelen gölgeleri teker teker yok ediyordu ama onların yerine yeniden yenileri geliyordu. Destan 10 dakika mücadele ettikten sonra Sagum devreye girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...