Destan, Tera da neler olduğundan bir haberdi. Çevresini saranlar onun derin meditasyonda olduğunu bilmelerine rağmen onu hemen öldürmek istemiyorlardı. Destan ise anılar boyutu olarak bilinen yerde belki de bir daha asla karşısına çıkmayacak bir fırsatı değerlendirmekle meşguldü. Mahtersu şehri devasa bir orman tarafından çevrelenmişti ve şehrin bir kaç kilometre ötesinde büyük bir dağ vardı. Dağın eteklerinde vahşi yaratıklar vardı. Dağa Yükseliş Anıtı deniliyordu. Çok güçlü uzmanlar bu dağa tırmanıp geri döndüklerinde güçlerinde muazzam bir güç artışı yaşıyorlardı. Dağda yaşamak neredeyse imkansızdı ancak Mahtersu şehrindeki bir çok insan bu dağda yaşayan kişiyi biliyorlardı. Şehrin en güçlü insanı olarak bilinen kişi o dağın zirvesinde yaşıyordu. Yüce Usta Pianko! Bu adam Mahtersu şehrinde önemli yerlere gelmiş bir çok kişiyi bizzat kendisi eğitmişti. Bu isimler arasına Koniahta vardı. Dağın zirvesindeki büyük binada Destan elindeki kitabı kapattı ve yüzüne sinsi bir gülümseme yerleştirdi.
"Demek gözlerimle bunları da yapabilirim. Bu göz soyu cidden güçlüymüş. 7 aydır buradayım ve buradaki deneyimlerim beni cidden güçlendirdi. Kriya gözünün son aşaması...Cidden mükemmel!"
Destan kitaba hayran hayran bakarken odada bulunan kız Destan'a alaylı bir şekilde bakıp konuştu.
"Evet Kriya Gözü nadir görülen bir göz soyudur. Ancak sen o kitapta yazan şeyleri yapamazsın! Çünkü senin gözlerin kusurlu! Eziğin tekisin!"
Destan kıza bir bakış attı ve dilini dışarı çıkarttı. Destan anılar boyutuna girdiğinden beri geçen süre boyunca bu kız ile birlikteydi. Usta Pianko ikiliyi birlikte eğitmeye karar vermişti. Kız Destan'ın dilini çıkarttığını görünce öfkeyle konuştu.
"Saygısız...Ben bir asilim. Ben bir prensesim! Usta Pianko seni de eğitiyor diye kendini bir şey sanma! "
Destan derin bir nefes verdi ve kendi gözlerine odada bulunan aynada bakarken konuşmaya başladı.
"Eskiden prensestin! Baban, annen ve abilerin 7 ay önceki Karkır Darbesinde öldürüldüler! Ablan Liliana da tahta çıktı. Usta Pianko seni eğitmek için geldiğinde sana bir şey sordu. Ya güçlü bir uzman olacaktın yada ablanın yanında kalıp şehrin yönetimine dahil olacaktın! Sende güçlü olmayı seçtin! Kusura bakma Mehrem...Benden güçlü değilsen sana saygı göstermem! Senin beni bu süre boyunca çok iyi tanıdığını düşünüyorum. Ben kibirli insanları sevmem!"
Destan, genç kızın yarasına parmak basmıştı. Kız öfkeyle yüzünü buruşturdu.
"Bana diyene bak! Sende kibirlisin Destan! Ve...Ve Bu kibrin yüzünden de öleceksin!"
Destan kızın sözlerine sadece gülerek karşılık verdi. Mehrem Destan'ın bu boyuttaki tek arkadaşıydı. Bu kız ile ilişkisi çok kuvvetliydi. Destan aynaya biraz daha yaklaştığında gözlerinin içini iyice incelemeye başladı. Destan gözlerinde bir şey görmeyi bekliyordu ancak hala görmesi gereken şeyi görememişti. Destan gözlerinin içine bakarken başı dönmeye başlamıştı. Destan aynaya bakmayı kesti ve hızlıca yere oturdu. Zemin adeta ayağının altından kayıyor gibiydi. Mehrem ağır adımlarla Destan'ın yanına geldi ve elini Destan'a uzattı. Destan kızın eline boş boş baktıktan sonra kızın elinden destek alarak ayağa kalktı. Mehrem, Destan'ın kolunun altına girdi ve onu koltuğa doğru götürüken konuştu.
"Usta Pianko sana gözlerinin baş döndürücü olduğunu söylerken ciddiydi. Gözlerindeki zinciri bu halinle kırman imkansız daha zincirleri bile göremiyorsun. Bana kalırsa ömrünün sonun kadar da göremeyecesin. Normalde Kriya gözleri çember şeklinde olur. Bu çemberin içinde enerji rahatlıkla hareket edebilir. Ama senin gözlerinin içi sekizgen şeklinde bu da enerjinin gözünün içinde dolaşırken 8 defa yavaşlaması anlamına geliyor. Bu yüzden sana gözlerin kusurlu diyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...