Kara Lord bedenine dolan güçle dişini sıktı. Adamın damarları şişerken Frost'un yüzünde öfkeli bir ifade belirmişti. Kara Lord derin bir nefes aldı ve adam eliyle Destan'ı boynundan yakalayıp, kaldırdı ve öfkeyle konuştu.
"Ne yaptın sen!"
Adamın öfkeli gözleri Destan'ın mavi gözlerine gelince adam daha da sinirlenmişti. Çünkü karşısındaki kişi ona alaylı bir şekilde bakıyordu. Çocuk derin bir nefes aldı ve konuştu.
"Ne o? Beni beklemiyor muydun? Bir bedende iki ruh var. İblisi arıyorsan önce beni yenmelisin! Ben, Destan senin gibi birisine dostumu verecek birisi değilim!"
Adam öfkeyle Destan'ı yere çarptı. Çocuğun ağzından kan sızarken bedenini hareket dahi ettiremiyordu. Çünkü Destan'ın başından aşağısı tamamen felç olmuştu. Adam öfkeyle Destan'a baktı.
" Seni pislik velet. Yıllardır aradığım şeyi almamı engelledin. Sen farkında değilsin sanırım ben senin gücünü aldım. Seni sakat bırakana kadar da almaya devam edebilirim."
Destan sinsice gülümsedi. Adam onun gülümsemesini görünce gerilmişti. Bu çocuğun böyle bir durumdayken bile gülüyor olması hiç iyi değildi.
" Sahi mi? Sen birisinin yeteneğini alabiliyorsun. Ancak başka bir yeteneği daha almak için 7 gün geçmeli. 7 gün içinde başka bir yetenek daha alırsan ne yazık ki bir ay boyunca kimsenin gücünü alamazsın. Hatta bir ay boyunca hiç gücün olmaz! Bak işte bu de senin zayıflığın!"
Adam, Destan'ın nasıl onun gücü hakkında bilgi sahibi olduğunu anlamamıştı. Ama bu çocuk çok tehlikeliydi. 11-12 yaşlarında gözüken bu çocuğun zekası neredeyse bir yetişkinin zekasına eşitti. Adam derin bir nefes aldı ve Destan'ın boğazını sıkmaya başladı. Böyle birisi gelecekte ona çok büyük bir tehdit olabilirdi. Frost soğuk bir şekilde adam baktı ve konuşmaya başladı.
"Efendim, gitmeliyiz."
Adam çocuğun boynunu kırmak üzereyken bir ok adamın omuzuna saplandı. Adam acıyla dişini sıktı ve kafasını çevirdi ve bir binanın üzerinde duran mor maskeli okçuya baktı. Okçu yayını çekti ve bıraktı. Kara Lord yaydan çıkan okun hızına şaşırma fırsatı bile bulamamıştı. Adam eliyle bedenini yokladığında yarası olmadığını gördü. Adam önünde duran buz mavisi elbiseli kadına baktı. Frost adama ciddi bir yüzle baktı ve ciddi bir tonda konuştu.
"Hemen gidelim efendim! Daha fazlası gelirse sağ kalamazsınız. Güvenin bana bu insanlar her türlü savaşa hazır bir şekilde eğitildi."
Adam kafasıyla onayladı. Adam elini kaldırdı ve yere saplı mavi kılıç adamın eline uçtu. Adam kılıcı sıkıca kavradı ve yerde felçli yatan Destan'a baktı.
" Seni imzaladım velet. Ölümün yoluna girdin. Hehe... İçimden bir ses gelecekte yan yana savaşacağız diyor."
Adam bir parşömen çıkardı ve yok oldu. Mor maskeli okçu Destan'ın yanına geldi ve buza saplanmış olan okunu çıkartıp Destan'ı kontrol etti.
" İyi misin Destan? "
Destan derin derin nefes alırken gözlerini kapattı. Ruhu çok büyük bir darbe almıştı. Adamın ondan çaldığı şey Destan'ın geleceğine yön verecek olan şeydi. Ölüler dünyasında tanıştığı ve ona kendi gücünü veren Ejder Kaplumbağası Duvris'in Kutsal Ejder Kutsaması Kara Lord tarafından çalınmıştı. Destan yerde baygın bir şekilde yatarken Simon oğlanı sırtına aldı ve Simon'un yüzüğü parlamaya başladı. Oğlan yüzüğüne nazikçe dokundu ve bir kadının sesi duyuldu.
"General Simon Kuan Şehri özgürlükleri için ayağa kalktı. Herkesi elimizden geldiğince destekliyoruz. Kara Lonca üyeleri inlerine kaçıştı ancak sayımızı onlardan fazla temizliğe başlıyoruz! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan - Kitap 1 (TAMAMLANDI)
FantasyArien Krallığının sınır topraklarında binlerce kişi toplanmıştı. Bu insanların amacı yok olmaktan kaçmaktı. Çünkü yeni kurulan Kızıl Birliği ölüm gibi onların üstüne çökmüştü. Gökyüzü tamamen karanlık bulutlarla kaplıydı ve sayısız şimşek çakıyordu...