Multimedia : Defne ve Ecrin
Bugün okula geç kaldım. Ecrin'in sabah beni uyandırmaya çalıştığını hatırlıyorum ama ona en sonunda sen git ben bugün okula gelmiyorum demiştim.Bir yere sonradan girmek en nefret ettiğim şey olsa da mecbur sınıfa girmek zorundaydım. Kapının kolunu tutup derin bir nefes alıp içeriye girdim. Herkes benim yüzüme bakıyordu. Bu işkence nin biran önce bitmesini istediğim için öğretmenden özür dileyerek yerime geçecektim ki tam o sırada yerimin dolu olduğunu gördüm.
- " Defne, arkadaşının kitabı olmadığı için Ecrin'in yanına oturdu. Sende Emre 'nin yanına otur orası boş. " deyince başımdan kaynar sular döküldü sanki. Artık yapacak bir şey yoktu mecbur oturacak dım. Öğretmene başımı 'tamam' anlamında salladıkdan sonra kimseyle göz göze gelmemek için yere bakarak Emre'nin yanına doğru yürümeye başladım. Yanına oturduğum sırada gözlerini benim üzerime dikti. Bana baktığını hissediyordum. Ellerim buz gibi oldu ve yanaklarım acayip yanıyordu. Emre fısıldayarak " Ne kadar da utangaçmışsın" dedi.
Şakınlığımla beraber tüm yanaklarım daha da ateş gibi yanmaya başladı. Sakin olmam gerekiyor du. Ne cevap verecektim şimdi ben. Kendimi toparlayıp ona döndüm. Yüzünde hafif bir gülümseme vardı. Böyle ne kadar tatlı olduğunu bir kez daha kanıtlamıştı.
- " Ne utanmasından bahsediyorsun sen? "
- " Mesela yanaklarının kıpkırmızı olması" dedi. Yine sırıtıyordu bunu söylerken. Al işte çocuk haklı ben bu saatten sonra ne söylesem de mantıklı bir açıklama olmayacaktı çünkü onun yanında nedense hiç olmadığım kadar utanıyordum. O benim yüzüme bakarken ben ise hiç bir şey söyleyemiyor dum. Şuan da gülmesi beni sinir ediyor du.
- " Tamam sakin ol. Genelde tüm kızlar benim yanımda bu tür şeyler yaşarlar. Bu yakışıklılığa kim dayanır" dedi. Şuan sinirim den ona okkalı bir tokat atmak istiyordum. Ama ne yazık ki böyle bir şey yapamam. Beni diğer kızlarla karıştırıyor du. Bu çocuğa hiç bir zaman yüz vermicektim.
- " Ya sen kendini ne sanıyorsun. Ben senin o bildiğin aptal kızlar gibi değilim. "
- " Nasılmış benim bildiğim kızlar? "
- " Sen ve senin gibilerin peşinden koşup sizin kendinizi bir şey sanmanızı sağlayan aptal kızlardan. " O kadar sinirlenmiştim ki bağırmamak için kendimi zor tuttum. Onun da gülen yüzü bir anda ciddileşmeye başladı.
- " Senin de çenen çok uzunmuş. " dedi.
Biran zil çaldı. İçimden şükür ettim. Bir daha asla geç kalmayacaktım yoksa bu manyak egoisti öldürebilirdim. Hemen yerimden kalktım Ecrin'in yanına gittim.
- " Defne iyi misin? "
- " Sence böyle bir insanın yanında oturup iyi olmak mümkün mü? " diye sorduğumda bana merakla anlat derecesine bakıyordu.
- " Ya işte saçma sapan şeyler söyleyip beni çıldırttı. Yok ben çok utangaç mışım da genelde onun yanında tüm kızlar böyle olurmuş. "Bunları söylerken daha da sinirlenmiştim. Ecrin de gülerek " Bu çocuk çok ukala ama eminim ileride çok iyi anlaşacaksınız" dedi. En yakın arkadaşım bile bugün beni sinirlendirmek için uğraşıyordu sanki.
- " Ecrin yapma ya sende mi beni sinirlendirmek için uğraşıyorsun?"
- " Olur mu öyle şey ben sadece tahminlerimi söylüyorum" dedi.
- " O zaman aklına böyle tahminler gelince bana söyleme kendine sakla" dedim.
*****
Bugün ne kadar sinir bozucu olsa da sonunda eve gelmişdik. Ev boştu annem işte olduğu için. Bende hemen üstümü değiştirip elimi yüzümü yıkadıktan sonra Ecrin ve kendim için bir sofra kurmuştum. Yemek yedikten sonra Ecrin ile beraber üniversite sınavına hazırlık için test kitabı alacaktık. 3 ay sonra sınav vardı ve herkes elinde kitaplarla sabahlarken ben hala boş boş oturuyordum.
Yemeğimizi yedikten sonra Ecrin ile kitap almaya gittik. Eve geldiğimiz de saatin 6 olduğunu gördüm. Telefonuma gelen mesaj sesiyle ekran kilidini açtım.
Gelen: Annem
Defne bugün toplantı olduğu için eve geç geleceğim. Kapıyı kilitle. Fırın da Ecrin ve senin için sevdiğiniz kurabiyeler den yaptım. Uykunuz gelirse beni beklemeyin uyuyun.
Canım annem o kadar işinin arasında bunları ihmal etmemişti. Bugün beni mutlu eden tek şey şuan da evde keyif yapacak olmamdı. Çünkü sabahtan beridir sürekli sinir olacağım olaylar yaşıyordum.
- " Defne ben çay yapıyorum. Sende bir sinema bul da keyif yapalım. "
- " Bende tam bunu düşünüyordum. Annem de sevdiğimiz kurabiyeler den yapmış onları da bir tabağa koy yiyelim" dediğimde ellerini mutlu olmuşcasına birbirine çırptı.
Telefonum çaldığında ekrana baktım. Arayanın babam olduğunu görünce şaşırmıştım. Babamla annem 1 yıl önce boşanmışlardı. Babam diğer babalar gibi değildi bana karşı hiç sevgisini göstermiyor du. Hatta beni sevip sevmediğini de bilmiyordum. Annemle boşanma sebepleri annemi aldatmış olmasıydı ve boşandıktan 1 ay sonra da o kadınla evlenmişti. Telefonu kulağıma götürdüm.
- " Defne nasılsın kızım? " Yine sesinden samimiyetsizlik dökülüyordu.
- " İyiyim baba sen nasılsın ?"
- " Bende iyiyim. Dersler nasıl gidiyor zayıfın var mı ?"
- " Hayır zayıfım yok ve derslerim de gayet iyi i."
- "Çok sevindim. Üniversite sınavına da az kaldı çalışıyor musun? "
- " Evet baba" dedim.
- " Tamam aferin kızım. Ben eminim o sınavı kazanacağından. Sen çok akıllı bir kızsın. " Babamın şuanda ne yapmaya çalıştığını anlayamıyor dum açıkcası. Sanki onun umrundaymışım gibi hiç aramadığı kızını arayıp böyle şeyler söylemesi bence anormal bir durumdu.
- " Sağol baba" dedikten sonra beni sevdiğini söyledi ve telefonu kapattı. Hala inanamıyor dum. Bugün yaşadığım hiç bir olay beni mutlu etmemişti. Ne kadar berbat bir gündü böyle. Yarının böyle olmamasını diliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK
Teen FictionDefne ve Emre başta ne kadar farklı olduklarını düşünseler de, ne kadar birbirleriyle inatlaşıp birbirlerine gıcık olsalar da aslında farkında olmadan aşık olmuşlardı. Hem de çok büyük ve tutkulu bir aşk.