Ben böyle özlem çekerken onun yine eski den olduğu gibi sert ve duygusuz bakışlara döndüğünü fark ettim.
- " Bırak kolumu!" dedim sinirli bir şekle.
- " Kimdi o konuştuğun?"
- " Bu seni ilgilendirmez."
- " Öyle de bir ilgilendirirki cevap vermediğine pişman olursun."
- " Biz nasıl olsa ayrılmadık mı istediğim kişiyle konuşur görüşürüm bundan sanane?"
Her zamanki Emre işte hayatı hep kendi tarafından yaşıyor. İstemediği bir şey olduğunda bırakıp gitmek daha kolayına geliyor madem öyle bende kolay kolay affetmiyorum. Şuan da kıskançlık dan bakışlarıyla resmen öldürüyor beni ama umrumda değil. Bitirmek onun için bu kadar kolay oluyorsa sonunu da düşünmesi lazım dı.
- " Yok ayrılma falan."
- "Öyle mi? Emre bey ayrılmak istediğin de ayrılırız, yok öyle bir şey dediğin de de barışırız. Her şey senin istediğin gibi mi olmak zorunda?"
- " Evet bunu bu kadar zamandır öğrenemedin. Öğrenemedin için de başına çok şey geldi ama hala devam ediyorsun. Sana kaç defa o kadın hakkında üzerime gelme dedim. Orda sende benimle kalkıp gelicektin. "
- " Annene kızgın olmanın acısını benden çıkarıyorsun ve bunu yapmak da senin için çok kolay oluyor. Her senin dediğini yapmadığım da bunu mu yapıcaksın? "
- " Bak Defne sana burda durup kendimi anlatmakla uğraşamam çünkü beni biliyorsun ve buna rağmen bana karşı geliyorsun. Bir daha o kadın hakkında bir şey duymak istemiyorum çünkü anlattığı her şey saçmalık hep kendini düşünüyor. "
- " Tıpkı senin gibi o zaman desene? "
- " Defneee!! " diye bağırdı sinirlenerek.
Niye böyle oluyor bilmiyorum ama gözlerinin içine baktığım her saniye ona sarılma istediğimi biraz daha arttırıyor ve kendimi çok zor tutuyorum. Artık bu sert ve sinirli hallerine rağmen bile ona karşı sevgim daha da çoğalıyor. Böyle olması aslında beni çok korkutuyor. Sonra birgün ondan kopamamktan korkuyorum. Tabi böyle bir ihtimal söz konusu bile olamaz umarım.
- " Uzatmadan bana o çocuğun kim olduğunu ve ne konuştuğunuzu söyle."
- " Kim olduğunu bende yeni öğrendim ne biliyim sürekli mahallede gördüğüm birisi işte."
- " Bu ne demek oluyor şimdi? Hiç tanımadığın bir insanla sırf birkaç kez gördün diye mi böyle samimiyet kurarak konuştun? "
- " Hayır Emre sen hiç normal açıdan düşünmeyi bilmediğin için sana öyle geliyor. Yürürken bir anda karşıma çıktı bende korktum öyle konu açıldı"
- " Ben böyle saçma bir iş görmedim. Bakalım bu saatten sonra o çocuk bir daha karşına çıkabiliyor mu. "
- " Bak sakın bir şey yapma ve hiç bir şeye de karışma. Öyle her önüne geleni dövüp benden uzaklaştırınca sevmiş sayılmıyorsun. " dedim laf sokarcasına.
Az önce ki o sinir ve nefretli bakışını değiştirip yerine o yumuşak ve beni sevdiğini gösteren ifadeyle bakmaya başladı. Arkaya dönüp birkaç adım yürüdükten sonra tekrar benim yanıma geldi bu sefer önceki duruşumuzdan çok daha yakına. Kokusunu içime çekmeyeli uzun zaman olduğunu hissettim. Bu kadar kısa bir sürede nasıl böylesine büyük bir özlem çekiyorum anlayamıyorum.
Gözleri beni bulduğun da bende ona baktım yüzünü yüzüme iyice yakşaştırdıktan sonra eliyle çenemi tutup sonra da yanağım da gezdirmeye başladı. Yüzüne pis ve sapıksı bir gülüş yerleştiğinde özüne döndüğünü anladım.
- " Şu çocuğun işini halledeyim ondan sonra görüceksin nasıl sevdiğimi."
- " Bundan ne çıkarmalıyım?"
- " Orası sana ve hayalgücüne kalmış."
- " Hayalgücüm şuanda seni yerden yere vurarak dövüyor."
- " Çünkü bunu ancak hayal dünyanda yapabilirsin ama ben düşündüğüm her şeyi yaparım ve inan bana hayalgücümün nasıl çalıştığını bilmek istemezsin. " dedi çapkın bakışlarıyla.
- " Hiç bir şey de yapamazsın sen kendini kandır. "
-" Yapamam? Öyle mi?" dedi tek kaşını kaldırarak. Şuan da öyle çekici gözüküyor ki kendimi zor tutuyorum.
-" Öyle "
Bir anda beni kendine çekmesi ve dudaklarıma yapışması bir oldu. Neye uğradığımı şaşırdım. O hala öpmeye devam ederken ben şaşkınlık yaşıyordum sonra farkında olmadan bende ona karşılık verdim. Bu kadar dayanabilmem bile bir mucizeydi. Neden karşı koyamıyorum bilmiyorum. Yapmayacağım dediğim her şeyi onu görünce yapıyorum. Sanırım aşk böyle bir şey işte. Elleri belimi sımsıkı sardığın da dudaklarımızı birbirimizden ayırdık ama yüzümüz hala çok yakındı.
- " Bak sende özlemişsin beni." dedi pis pis sırıtarak.
- " Hiç de bile. Bu seni affettiğim anlamına da gelmez."
- " Eğer beni affettiğini söylemezsen seni bir daha öperim."
- " Söylemiyorum ve sende artık burdan gidiyorsun."
- " Seni bekliyorum."
-" Söy-le-mi-yo-rum. "
- " Peki sen bilirsin. Bak hazır yoldan geçen herkes de bakıyor birazdan annen de görür."
- " Offf Emre tamam affediyorum şimdi biran önce git burdan. Böyle zorla affettirince bir şey mi değişiyor?"
- " Çok şey değişiyor merak etme. Benim şimdi ufak birkaç işim var akşam hazır ol seni almaya gelicem. "
- " Nereye? Ben hiç bir yere gelmem seninle hiç boşuna buraya gelme. "
- " Bence beni zorlamak istemezsin. Bir düşün derim "
- " Offf Emre off. "
- " Ya da sen bilirsin çok ısrar etmiyorum gittiğim yerde birsürü kız olucak birkaç tanesiyle takılırım."
- " Sinirlendirmeye bayılıyorsun dimi? Geliyorum tamam mı, oldu mu şimdi?"
-" Bende öyle düşünmüştüm "
Hain bir şekilde gülerek arabasına binip gittikten sonra bende kendime kızmaya başladım. Nasıl oluyor da bir şekilde dediğini yaptırıyor anlamıyorum. Aslında onu dediğini yapmamın tek sebebi onun söylediği her şeyi gerçekten yapmasından dolayı. Eğer bu akşam onunla gitmezsem sırf beni deli etmek için o peşinde ki aptal kızların hepsiyle konuşur, eğlenir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK
Teen FictionDefne ve Emre başta ne kadar farklı olduklarını düşünseler de, ne kadar birbirleriyle inatlaşıp birbirlerine gıcık olsalar da aslında farkında olmadan aşık olmuşlardı. Hem de çok büyük ve tutkulu bir aşk.