EMRE
Gözlerimi açtığımda Defne'nin, kafasını döşüme koyup sarılarak uyduğunu gördüm. Nasıl oldu da bu şekile girdi merek ettim. Genelde ilk ben uyanan olduğum için her halini görüyorum ve hep yatağın bir ucuna gider ama bu sefer sarılıyor ilginç. Ellerimi saçlarına koyup yavaşça okşadım. Keşke her gün böyle uyanabilsek ama Defne sayesinde bu imkansız. Ay da yılda bir denk geliyor böyle bir imkan. Bu fikir aklıma istemsizce yine evlilik olayını getirdi. Ne kadar istemesem de galiba yine benim kurtuluşum o yoldan geçecek. Aslında kötü bir şey değil gibi ama kendini o kalıba uyduramıyorum. Dün akşam söylediği şeyleri beni sinir etmek için söyledi biliyorum ama yine de bir yandan olabilme ihtimali de var. Eğer bir gün gerçekten babası ve ya annesi Defne ye evlenme baskısı yapıp bir başkasına itmeye kalkarlarsa işte o zaman her şey çok kötü olur. Benim de herhalde gözüm bir şey görmez öyle bir durumda, ben evlenirim. Böyle bir saçmalığı annesinin yapacağını sanmıyorum ama ancak o şerefsiz babası yapar. O adam ne olursa olsun hep bizim karşımıza çıkacak. Kendisi düzgün bir insan mış gibi beni kötü görüyor. Ulan sen karını aldatmışsın karaktersiz. Kime neyin artistliğini yapıyorsun.
Defne'nin hareket ettiğini görünce, sinirden saçlarını sertçe okşadığımı fark ettim ve durdum. Gözlerini ovaladıktan sonra arkasına dönüp uyumaya devam etti. Şöyle ona bakıp, onu izledikçe daha da hayran kalıyorum. Önceden ben ne boş bir adam mışım. Resmen o büyük boşluğu Defne hayatıma girerek tamamladı. O, olmadan ben hayatta yapamam bundan sonra. Asla bırakamam... İşte bu düşünceler aklıma girdiği zaman artık evlilik fikri de peşinden geliyor ve kendime çok şaşırıyorum. Madem seviyorum o zaman tamamen benim olsun diyorum.
Diyelim ki şimdi o yüzüğü alıp buraya geldim ve Defne kabul etti ne olacak? O saatten sonra vazgeçtim, ben evlenmiyorum deme şansım yok. Bir de bu işlerin teklif etme kısmı var. Benim gibi bir insan bunu nasıl yapabilir bilmiyorum. Zaten evlilik başlı başına büyük bir karar birde bu yetmezmiş gibi süsünü püsünü hazırlayacağım. Neyse kalk Emre, yoksa bu düşüncelerle yine kafayı yiyeceksin.
Defne yi uyandırmadan sessizce evden çıkıp arabaya bindim. Yine aklım da ki düşünceleri kendi içimde toparlamam lazım yoksa Defne bir tuhaflık olduğunu seziyor ve saçma sapan düşüncelere giriyor. Bir bilse neler düşündüğümü... Böyle bir şey yaptığım da inanacak mı birde o var. Şaka yaptığımı falan düşünür herhalde. Gözünde o kadar imkansız hale getirdim ki cidden ben isteyecek duruma gelsemde bu sefer o kendini hazır hissetmez. Eğer böyle bir delilik yapacaksam onun da önceden aklına bu fikri yerleştirmem gerekiyor yoksa bu işin ucunda bir de reddedilmek var daha da hayatta uğraşmam. Zaten zor yapıyorum bir daha tekrarını asla yapmam. Ömür boyu sevgili olarak kalırız. Artık kendimden iyice korkuyorum. Şuan resmen kafamdan her şeyin planını kurdum. Telefonumun çaldığını görünce ekrana baktım. Babam... Böyle bir anda umarım bana nasihat edecek şeyler söylemez çünkü hiç kaldıracak durumda değilim.
- " Ne var baba ?"
- " Düzgün aç şu telefonu ! Defalarca söyledim sana kaç yaşına geldin hala anlamıyorsun. Daha doğrusu anlamak istemiyorsun."
- "Tamam baba direkt konuya geçelim."
- " Emre seni çocukken hiç dövmedim ama bu yaştan sonra yapacağım galiba. Hala devam ediyorsun."
- " Buyur babacım ne istiyorsun, ne için aramıştın?" dedim dişlerimi sıkarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK
Teen FictionDefne ve Emre başta ne kadar farklı olduklarını düşünseler de, ne kadar birbirleriyle inatlaşıp birbirlerine gıcık olsalar da aslında farkında olmadan aşık olmuşlardı. Hem de çok büyük ve tutkulu bir aşk.