- " Hazırsan ikinci isteğimi söylüyorum. "
- " Hazır değilim ama mecbur yapmak zorundayım. "
- " Bunu bilmen güzel bir şey. Yarın sabah 9 da bizim evde ol. "
- " Saçmalama sabahın köründe sizin evde ne işim var ?"
- " Merak etme sadece ben olucam "
- " Bu daha kötü ya işte. Başıma bir şey gelse sesimi duyan olmaz."
- " Ben diyeceğimi dedim. Yapmak zorundasın yoksa herkese rezil olursun. "
Hiç bir şey söylemeden bakışlarımla ne kadar sinir olduğumu belli ettim. Ben nasıl böyle bir aptallık yaptım hala aklım almıyor. Bir insan kendini bir belaya ancak böyle sokabilir di.
****
Alarmın sesini duymamla uyanmak için kendimi baya bir zorladım. Elimi yüzümü yıkayıp üstümü de giydiğim de hazırdım. Odadan çıktığım da annemin işe gitmiş olması için dua ediyordum. Sabahın bu saatinde evden çıktığımı görse ne hesap verecektim acaba. Annemin odasının önüne geldiğimde korkarak kapıyı açtım ve annemin olmadığını görünce üstümden bir yük kaldığını hissettim. Telefonumu ve anahtarımı da alıp evden çıktım.
****
Evin önüne geldiğim de korkudan zile basamıyordum. Tam 5 dakikadır kapının önünde dikiliyordum. Kim bilir başıma daha neler gelicek. Bu kapıdan içeriye girdiğim de neler yaşayacağım. Bence en iyisi geri dönmek. Emre ye bir bahane bulurum o yüzden gelmediğimi söylerim. Tam gitmek için ilerledim ki arkamdan kapı açılma sesini duyup olduğum yerde kaldım. Arkama dönmeye korkuyordum.- " Nereye gittiğini sanıyorsun ?"
Olduğum yerden yavaş yavaş dönmeye başladım. Dönünce gördüğüm şeyle şok oldum. Emre o kadar etkileyici duruyordu ki. Uykudan yeni kalkmış bir yüz. Üstünde siyah sporcu atleti altında gri bir eşofman altı. Saçları hafif dağınık. Dilim tutulmuştu ne diyeceğimi bilmiyordum.
- " Gitmeyi düşündüğün için büyük bir hata yaptın. Bu sefer seni affettim hadi gir içeriye. "
Arkasını dönüp içeriye doğru yürüdü bende içeriye girip kapıyı kapattım. Emre salon da bir koltuğa oturmuş bana bakıyordu. Bende gidip oturdum. Hala gözlerini üzerimden çekmeden bakıyordu. Çok rahatsız olmaya başlamıştım.
- " Emre bana öyle bakmayı kes"
- " Nasıl ?"
- " Öküzün trene baktığı gibi. "
Kafasını yana sallayıp güldü.
- " Hadi artık ne yapıcağımı söyle de biran önce gidiyim. "
- " Daha çok işin var şimdiden böyle söyleme bence. "
- " Görürsün bak şu bir haftayı atlatayım artık yüzüne bile bakmayacağım. "
- " Eminim öyle olur. "
Hiç takma Defne sakin ol yoksa her şey daha kötü olur.
- " Bana kahvaltı hazırla. "
Kesin yanlış duydum. Yoksa böyle saçma bir şey olamaz.
- " Emre galiba az önce ben yanlış duydum birdaha söyler misin ?"
- " Hayır. Doğru duydun. Bana kahvaltı hazırlamanı istedim. "
- " Ya manyak mısın sen ? Senin hizmetçin yok muydu ? Git ona hazırlattır ben senin kölen miyim?"
- " Bak beni sinirlendirmeye başlıyorsun. Başından seni uyarıyorum yoksa üzülüceksin. Bir şey söyledin söylenmeden arkasında dur. Hizmetiçim bu gün izinli. "
Artık karşılık veremeyecek kadar yorgundum Emreye karşı. Ben ne dersem diyim zaten hep onun istediği oluyordu. Dediği gibi bir söz söz söylemiştim ve arkasında durmam gerekiyordu. Onunla inatlaşırsam işimin daha da zorlaşıcağını biliyordum. Hiç konuşmadan ayağa kalkıp mutfağa doğru gittim.
EMRE
Bütün gece Defne yi rüyamda görmüştüm. Uyandığımda kendimden nefret ettim çünkü ilk defa bir kız rüyamda bu kadar etki bırakmıştı. Dün gerçekten güzel olmuştu. Hatta ordaki bütün kızlardan daha farklı bir güzelliği vardı. O Sinan denen çocukla birbirlerini tanımamalarına rağmen çok fazla yakınlaşmışlardı. Bende nedense biraz tuhaf hissettim kendimi. Sanki bir şeyleri kaybeder gibi. Dün geceden beridir neden böyle hissettiğimi düşünüyordum. Çünkü ilk defa böyle bir şey yaşıyorum. Bugüne kadar hiç bir kıza değer vermedim. Bir kızın adını ikinci kez ağzıma bile almadım. Ama Defne de çok farklı bir şey vardı. O diğer kızlara benzemiyor du bende daha önceden bu türde bir kız görmediğim için tuhafıma gidiyordu o yüzden onunla uğraşıp onu sinirlendirmek hoşuma gidiyordu.
- " Kahvaltınız hazır Emre Bey "
- " Aferin sevdim bunu. "
Masada gördüğüm şeylerle şaşkınlığımı saklayamadım. Kusursuz bir sofra hazırlamıştı.
- " Bunu nasıl yaptın ?"
- " Neyi ?"
- " Böyle güzel bir sofrayı nasıl hazırladın ?"
- " Beğenmene sevindim. Zor bir şey değil. "
- " Açıkçası böyle bir şey aklımın ucundan geçmezdi. Hiç senin gibisini görmedim gerçekten tuhaf bir kızsın. "
- " Görmezsin tabi. Tuhaf olan ben değilim aslında tuhaf olan senin tanıdığın kızlar. "
Aslında haklı. Bence de olması gereken buydu. Yıllarca saçma sapan kişiler yüzünden bütün kadınlardan nefret ettim. Defne yi de sevmiyordum ama nefret de etmiyordum. Farklı bir kız dı o yüzden onun hakkında hiç bir şey düşünemiyordum.
****
DEFNE
Emre kahvaltısını bitirdiğinde bende sofrayı toplamaya başladım. Ben kirlileri bulaşık makinasına dizerken Emre de tezgaha yaslanmış beni izliyordu. Birisi tarafından bu kadar izlenilmek isteyeceğim en son şeydi.
- " Ne bakıyorsun ?"
- " Canım istiyor bakıyorum "
- " Rahatsız oluyorum "
- " Sende bakmıyormuşum gibi davran."
- " Sence öyle bir şey mümkün mü ?"
****
Mutfakta ki işimi hallettikten sonra salona geçtim. Emre yine eline telefonuyla uğraşıyordu. Onu böyle güldüren kim çok merak ediyorum. Bende gidip oturdum. Emre telefonu bırakıp bana baktı.
- " Bugünlük işkencen bu kadar gidebilirsin."
O kadar mutlu olmuştum ki. Bende akşama kadar beni peşinden koşturucağını düşünmüştüm. Bu mutluluğumu içimde tutamayıp gülümsedim.
- " Yarın okula beraber gidicez ben sabah seni almaya gelicem. Beni çok bekletme. "
- " Hay..."hayır dememe izin vermedi. Benim de zaten onunla inatlaşmak için harcayabiliceğim bir enerjim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK
Teen FictionDefne ve Emre başta ne kadar farklı olduklarını düşünseler de, ne kadar birbirleriyle inatlaşıp birbirlerine gıcık olsalar da aslında farkında olmadan aşık olmuşlardı. Hem de çok büyük ve tutkulu bir aşk.