Bugün, Oğuzlar yeni evine taşınıyor o yüzden içimde anlam veremediğim bir burukluk var. Hep bu anı beklemiştim ama farkında olmadan evde birilerinin olmasına çok alışmışım. Oğuz beni çok iyi anlıyordu, birlikte çok eğleniyorduk. Akşamları yaptığımız o eğlenceli sohbetleri, yemek masasında annelerimizin sohbetlerine karşı mücadele edişimizi her şeyi çok özleyeceğim. Emre de artık muradına ermiş oldu.
- " Görüşürüz tatlı kız beni unutma." dedi Oğuz sarılarak.
- " Böyle söyleme zaten çok duygusallaştım."
- " Şaka yapıyorum. Bende çok alışmışım ama merak etme evler ayrı olsa da gönüller her zaman bir." dedi gülerek.
- " Aynen öyle."
İkisine de veda ettikten sonra gittiler. Annem ve Arzu abla kendilerini tutamayıp ağladılar. Gören de ülke değişikliği yapıyorlar sanacak. Gerçi kime söylüyorum ben bile ağlamaya yakın bir an yaşadım az önce. İnsanın alıştığı şeylerden bir anda kopması çok zor oluyor bu her konuda böyle. Odama çıkınca biraz nostalji yapmaya karar verdim. Küçükken, Oğuzla görüşemediğimiz yaz tatilinde birbirimize sürekli mektuplar yollardık hala onları saklıyorum. Kitaplığımın köşesinde duran kutuyu açıp içindekileri yatağımın üzerine döktüm. Bütün mektupları okumaya başladım. Gerçekten de aramızda çok farklı bir arkadaşlık var. Her ne kadar araya tuhaf hisler girmiş olsa da ikimiz de bunları yok sayarak gerçek dostluğumuzu sürdürmeyi başarabildik çünkü o hissettiğimiz şeyler sadece bir çocukluktan ibaretti. Elime bir resim denk gelince alıp baktım. İkimiz de dondurma yerken birbirimize bakıp gülüyoruz. Burada 14 yaşındaydık. Oğuz, İstanbul'dan gidince bu resmi bana yollayarak sevdiğini itiraf etmişti resmin arkasına yazarak. Okumak için arkaya çevirdim.
Bu anımızı hatırlıyor musun? Ne kadar çok eğlenmiştik. Gülmekten dondurmalarımızı bile yiyememiştik. Annem resmimizi çektikten sonra benim dondurmam yere düşmüştü sonra sende kendininkini bana vermiştin.... İşte o gün dondurmanı paylaştığın gibi her şeyini benimle paylaştın. Gülüşünü, üzüntünü, ağlamalarını. Birlikte birsürü şey paylaştık ve bunu yollarken bende sana bir itirafımı paylaşacağım. Seni seviyorum Defne... Bunu arkadaş olarak değil daha farklı bir anlamda hissediyorum. Gülüşlerini paylaştığın gibi lütfen o güzel kalbinin için de de bana bir yer paylaş...
Vay be gerçekten de çok güzel yazmış. Bunu okuduğum ilk an o kadar çok şaşırmıştım ki. Bu yazdığı yazıyı o zaman 2 sene önce yazmış olsaydı kesinlikle bende ona karşılık verdim çünkü ona ilk kapılan ben olmuştum. Daha sonra büyünce hissettiğim şeyin sadece bir bağlılık olduğunu ve fazla sevgi sonucunda yanlış şeyler hissettiğimi fark ettim. Benden sonra da aynısı Oğuz'a oldu. Bu yazılarından sonra 1 ay hiç geri dönmedim. Birgün beni aradı ve mecbur konuşmak zorunda kaldım. O an aklım da ki bütün düşünceleri ona anlattım. Hatta bir zamanlar benim de ona karşı bir şeyler hissettiğimi bile itiraf ettim. Uzun uzun konuştuk. Bir zamanlar hissettiğim ama o an içimde tek bir kırıntısı bile kalmayan o hissinin bitmesine doğal olarak çok üzüldü. Sonra ona ne kadar üzgün olduğumu ve arkadaş olarak kalıp bana kırılmamasını söyledim. 1 sene boyunca hiç konuşmadık ama ondan sonra birgün bana tekrardan mesaj attı ve bu sefer her şey değişmişti. Arkadaş olarak kalmamızın bizim için çok daha iyi olduğunu düşünmüş ve bana hak vermiş üstelik bir kız arkadaşı bile vardı. Onun böyle düşündüğünü öğrenince çok sevinmiştim ondan sonra da daha hiç görüşemedik zaten ne zaman ki yıllar sonra çıkıp buraya gelene kadar. Annemin seslenerek aşağı çağırmasıyla bu nostalji turuna biraz ara vererek odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK
Ficção AdolescenteDefne ve Emre başta ne kadar farklı olduklarını düşünseler de, ne kadar birbirleriyle inatlaşıp birbirlerine gıcık olsalar da aslında farkında olmadan aşık olmuşlardı. Hem de çok büyük ve tutkulu bir aşk.