Medya : Emre
Elime ne geldiyse valizin içine attım. Henüz ne ile karşılaşacağımı da bilemediğim için gerekli, gereksiz her el doldurdum. Valizi çekerek odadan çıkıp merdivenin başına geldim. Emre yine beni aşağıda bekliyordu ve yukarıya baktı. İkimizin de aklına benim düşerkenkenki hakim geldi. Zaten Emre hiç unutmamıştı da ben unutmaya çalışıyordum ama şuan aynı o olay gerçekleşmiş gibiydi. Emre inmem için gülerek bana bakıyor ama sanırım inemeyeceğim çünkü bir daha rezil olmak istemiyorum. Durduk yere merdiven fobisi oldu resmen. Her şey onu yüzünden aslında en çok da benim aval aval onu izlerken önüme bile bakmayıp aptal gibi düştüm.
Emre gülerek merdivenleri çıkmaya başladı. Heralde inmeye korktuğumu anlamış olmalı. Valizi tek eliyle tutup indirirken bende arkasından ona bakmaya devam ettim.
- " İnicek misin yoksa seni de böyle indirmemi mi bekliyorsun?" dedi arkasına bakmadan.
Hemen inmeye başladım. Panikden dolayı düşmediğim için kendimi tebrik ettim. Evin her tarafını kontrol edip düzene soktuktan sonra yola çıktık.
- " Artık bana nereye gidiceğimizi bir söylesen diyorum. "
-" Çok güzel bir yere. Sadece ikimiz olucaz."
- " Sadece ikimizin olması biraz da ürkütücü."
- " Gidince öyle söylemezsin. Beni tamamen affediceksin."
- "Bu kadar iddialısın yani." dedim gülerek.
- " Tabi ki ne zaman iddiasız olduğumu gördün."
- " Peki çok mu uzakta burası?"
- "İstanbul'un çıkışına yakın."
- " Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete. Umarım beni pişman etmezsin."
- " Biraz bana güvenebilsen keşke. "
-" Güvenebileceğim şeyler yaparsan güvenirim. "
Arabadan indiğimiz de yanımıza koşa koşa bir adam geldi. Şuan da mümkünse durduğumuz bu büyük ve bir o kadar hayran kalınası bu ev sanırım Emre nin oluyor. Emre adama valizleri alması için işaret ettikten sonra bir elini belime koydu ve eve doğru yürüdük.
İçeriye girdiğimiz de hayretler içerisinde kaldım aslın da bu duruma alışmam gerekiyor ama yine de böyle rüya gibi bir ev görünce insan şaşırıyor. Kendime gelerek Emre ye döndüm.
- "Beğendin mi?"
- "Evet de neden geldik buraya?"
- " Çünkü birkaç gün burda kalıcaz."
- " Ne? Seninle birlikte, yalnız, ikimiz?"
- " Evet. Beğenemedin mi?"
- " Hayatta olmaz Emre."
- " Senin yerinde olmak isteyen birsürü kız var bence biraz benim kıymetimi bil."
Şu lafları beni o kadar çıldırtıyor ki kendimi zor tutuyorum. Zaten çevresinde de ki kızları yeterince unutmak için kendimi zorluyorum birde kendisi bana hatırlatıyor.
- " Senin yerinde olmak isteyen de birsürü erkek var. " dedim gülerek.
Bakışlarının altında ki siniri fark edince bir şey olamamış gibi evin içini gezmeye başladım. Emre de arkamdan geliyordu.
- " Defne gel buraya. Ne demek şimdi bu?"
- " Seninki ne demekse benim ki de o."
-" Sen göster bakalım bana onları."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK
Ficção AdolescenteDefne ve Emre başta ne kadar farklı olduklarını düşünseler de, ne kadar birbirleriyle inatlaşıp birbirlerine gıcık olsalar da aslında farkında olmadan aşık olmuşlardı. Hem de çok büyük ve tutkulu bir aşk.