Odama giren güneşin ışığıyla gözlerimi açtım. Yatağım da bir oraya bir buraya dönerek genleştim. Bugünü tamamen kendime ayırmayı düşünüyordum. Bu sefer hiç birşeyin haftasonumu mahvetmesine izin vermeyeceğim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa girip kendime güzel bir kahvaltı hazırladım. Kahvaltımı bitirdikten sonra biraz televizyon izledim. Kaç saattir elime telefonu almadığımı fark ettim normalde sabah uyanır uyanmaz ilk yaptığım şey elime telefon almak olurdu. Odama çıkıp çalışma masamın üzerinde duran telefonumu elime alıp kilidi açınca babam dan gelen iki cevapsız arama olduğunu görünce şaşırdım. Beni ne zaman arasa mutlaka kötü birşey söylemek için arıyordu. En son aradığında yemeğe çıkmak istediğini söylemişti bende kabul etmiştim ama bin pişman olmuştum çünkü babamın başka bir kadından çocuğu olduğunu öğrenmiştim. Şuan da da neden aradığını merak ediyordum ama aramıyacağım çünkü morelimi bozmaya niyetim yok. Kendisi sonra ararsa arar. Telefonumu elime alıp aşağı indim. Televizyonu açtım. İzlemiyordum ama evde bir ses olması açısından iyi oluyordu. Instagrama girip anasayfaya baktım. Resimleri geçerken gördüğüm bir resimle çok mutlu oldum. Kıvanç ve Ecrin on dakika önce beraber bir resim paylaşmışlar. Kıvanç Ecrine sımsıkı sarılmış Ecrin de ona birbirlerinin gözüne o kadar aşk ve bağlılıkla bakıyorlar ki nerdeyse resim aşk dan dile gelicek. Onları böyle görmek beni çok mutlu etmişti.
Evde sıkılınca üstümü değiştirip dışarıya çıktım. Sahile gitmeye karar verdim. Canım sıkıldığında ya da morelim bozulduğunda geldiğim tek yer burasıydı. Sahile geldiğim de bir banka oturup denize karşı düşünmeye başladım. Bütün yaşadıklarım gözümün önüne geldi. 1 sene de birsürü şey değişmişti hayatım da. Babamın annemi aldattığını öğrendim ve sonra boşandılar. Bir daha da hiç bir şey eskisi gibi olmadı zaten. Annemle tek başımıza kaldık. Bir sürü şey yaşadık, para sıkıntısı çektik. Biz bunları yaşarken babam bir kere olsun arayıp nasıl olduğumu bile sormadı annemle boşanınca sanki benimle de boşanmış gibi bir kızı olduğunu unuttu resmen. Daha sonra hayatıma Emre girdi. Kalbim şuan onunla birlikte bir yere sürükleniyor ve işin kötüsü ben nereye gittiğimi ve başıma neler geliceğini bilmiyorum.
Oturduğum yerden ayağa kalktım. Arkadan gelen bir sesin adımla seslendiğini duyunca oraya doğru döndüm.
- " Tolga" dedim şaşkın bir şekilde. Onu görmek beni şaşırmıştı. Ortaokulda aynı sınıftaydık beni seviyordu ondan sonra da Ankaraya taşındıkları için onu hiç görmemiştim.
- " Sana burda denk geleceğim hiç aklıma gelmezdi. "
- " Asıl benim. Sen Ankara da değilmiydin ya ?"
- " Evet ama üç gün önce İstanbul'a geldik. Artık burdayım. "
- " Öylemi. Neyse benim gitmem gerekiyor sonra eğer yine bir yerde karşılaşırsak konuşuruz. "
- " Dur bekle karşılaşmayı beklemek biraz garip olur. Numaranı verir misin ?"
Daha fazla oyalanmak istemediğim için numaramı verip ordan ayrıldım.
Eve geldiğim de kendimi odaya kapatıp son ses müzik dinledim. Kafam da ki düşüncelerden bir türlü uzaklaşamıyordum. Emreye aşık olduğumu kendime yeni itiraf etmiştim ama onu kaybediyordum. Zaten onunla hiç bir zaman sevgili olamayacağımızı ve onun bana aşık olmayacağını çok iyi biliyorum ama yine de hiç bir şey yapamamak canımı sıkıyor. Resmen aptallık edip Eceye Emre nin umrumda olmadığını söylemiştim. Ne yapıcağımı ne düşünüceğimi bilemiyordum.
****
Kendi başıma sessiz ve sakin geçirebildiğim haftasonu çok iyi gelmişti. Çünkü böyle dinlemeyeli çok uzun zaman olmuştu. Malum Emre beni affettikten sonra hiç konuşmamıştık. Sınıfa girip yerime oturdum. Ecrin daha gelmemişti. Emre de yoktu. Ders başlayana kadar kantin de oturmaya karar verdim. Kantine girer girmez karşıda ki masada Emre ve Ece yi gördüm. Ece gülerek bir şeyler anlatıyor, Emre ise telefonda bir şeylerle uğraşıyor. Ece yi dinlemediği ortadaydı ama Ece bunu nasıl görmüyor anlamıyorum. Görmemezlik den gelip bende onların karşılarında ki bir masaya oturdum. Ece hiç susmadan konuşmak dan Emre de kafasını telefondan kaldırmamak dan beni fark etmemişlerdi. Haftasonu boyunca beraber olduklarını biliyordum. Emre'nin böyle aptal bir kızla bu kadar uzun görüşmesi de tuhaf. Onlara baktıkça sinirlerim tavana çıkıyordu. Ece nin telefonu çaldı ve Emre ye hemen döneceğini söyleyip kantinden çıktı. Bende Emreye bakmayı sonlandırıp telefonumla uğraşmaya başladım. Emre şuan bana bakıyordu. Heyecandan ellerim buz gibiydi. Ya hiç bir şey söylemezse konuşmazsa. Şuan da beni sinirlendirmesine bile razıyım yeter ki benimle konuşsun. Bunları düşündüğüme inanamıyor dum.- " Mutlu gözükmüyorsun ?"
Sesini duymamla sanki boşluğa düşmüş gibi kalbim küt küt atmaya başlamıştı. Demek ki üzgün olduğum dışıma da yansımış.
- " Neden böyle söyledin ?"
- " Artık seni sinir etmeye çalışmıyorum. "
- " Farkındayım.Halim den de memnunum. "
Kantine Tolga'nın girdiğini görünce şok oldum. Bu okula kayıt yaptırmış olamaz.
- " Defne sende mi bu okulda okuyorsun ?"
- " Evet. Sende buraya kayıt yaptırdın sanırım. "
- " Evet. Bu çok iyi oldu gerçekten tıpkı eskisi gibi. "
Bir şey söylenmeden gülümsemeyle yetindim. Aslında yakışıklı ve iyi bir çocuktu ama ona hiç bir zaman arkadaşlık dışında bir gözle bakmamıştım.
- " Neyse benim müdürün yanına gitmem gerekiyor nasılsa bundan sonra bol bol görüşücez. "
- " Aynen. "
Emreye baktım. Kaşları çatılmış bir şekilde bana bakıyordu. Ece nin kantine girdiğini görünce yine sinirlendim. Göz göze geldik. İkimizde birbirimizi öldürecek gibi bir bakış atıyorduk. Gidip Emreye sarıldı. Bunu görmek ve görüp de bir şey yapamamak beni öldürüyordu.
- " Emre hadi sınıfa çıkalım. "
Emre derken 'e' leri uzata uzata şımarık bir şekilde söylemişti. Önceden onun sürekli yanında olurken şimdi uzaktan bir başkasıyla oluşunu izliyordum. İkisi de kalkıp gittiler. Bende sadece arkalarından bakmakla yetindim.
EMRE
Defne ' nin moreli bozuktu. Onu tanıyalı kısa bir süre olmuştu ama çok vakit geçirdiğimiz için yüzünün halinden ne olduğunu da anlayabiliyordum. Birde Tolga denen bir çocuk çıktı ortaya. 'Tıpkı eskisi gibi' derken neyi kast ettiğini merak etmiştim. Çocuğu tanımasam da şimdiden ona çok ayar olmuştum. Eğer bizim sınıfta olursa çok güzel günler bizi bekliyor. Sınıfa geldiğimiz de yerime geçip oturdum. Ece de hemen yanıma geldi. Sabahtan beridir kantinde çenesiyle beynimi uyuşturduğu yetmemiş gibi birde yanıma gelip oturuyordu. Başka sınıftan birkaç kız vardı sınıfa. Sürekli bana bakıyorlar dı. İçlerinden bir tanesi bu tarafa doğru geliyordu.
- " Merhaba sen Emre olmalısın ben Cansu tanıştığıma memnun oldum. " elini uzattığında hemen sıkıp geri çektim.
- " Tüm okul seni konuşuyor. Okulun popüler çocuğusun sonradan geldin ama ortalığı yakıp kavurdun. " karşımda yarım akıllı bir kız duruyordu. Daha doğrusu çevremde ki bütün kızlar bana göre aptal varlıklardı.
- " Genelde her girdiğim ortamda konuşulurum. "
- " E konuşulmayacak gibi de değilsin. "
- " Cansu farkındaysan ben Emre nin yanındayım git kendine konuşucak başka birini bul. "
Bu kıza da yüz verdik kendini bir şey sanıyor. Benim onunla sevgili olabileceğimi düşündüğü için birkez daha ne kadar aptal olduğunu görebiliyordum. Cansu Eceye sert bir şekilde bakıp gitti. Bu Eceye haddini bildirmenin zamanı gelmişti.
- " Ece sen benim sevgilim değilsin ve olmayacaksın da. Sadece tek gecelik bir eğlencemdin o da bitti gitti artık düş yakamdan. "
Ağlayarak sınıftan çıktı. Çıkarken de Defne ye sert bir şekilde çarptı. Defne de şaşkın bir şekilde bana bakarak yerine oturdu.
- " Ne oldu ona ?"
- " Hiç bir şey"
- " Neden ağlıyor o zaman ?"
- " Gerçekler ağır geldi. "
Ne dediğimi anlamaya çalışır gibi bir yüz ifadesi vardı. Defne nin böyle bir kız olmaması yine beni düşündürüyordu. Çünkü bugüne kadar hayatıma hep Ece ve onun gibiler girmişti ama Defne farklı bir kız. Kendine göre belli bir kuralları var. Diğer kızlara göre daha masum. Onu sinirlendirmek ve utandırmak da bu yüzden hoşuma gidiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK
Teen FictionDefne ve Emre başta ne kadar farklı olduklarını düşünseler de, ne kadar birbirleriyle inatlaşıp birbirlerine gıcık olsalar da aslında farkında olmadan aşık olmuşlardı. Hem de çok büyük ve tutkulu bir aşk.