Emre önden ben onun arkasından konuşmadan odasına geldik. Önden içeriye girdi. Bende girdikten sonra kapıyı kilitleyip sinirli bakışlarını bana çevirdi. Bende tabi içimden bütün bildiğim duaları okumaya devam ediyordum.
- " Sen neden benim sözümü dinlemiyorsun ? Ben sana odadan çıkma demedim mi ?"
- " Sana yumruk attığını görünce dayanamayıp geldim. "
- " Geldin de ne oldu neyine güvenerek geliyorsun ne yapıcaksın iki yumruk da sen mi vuracaksın ?"
- " Tekmeyi geçirdiğim an böyle demiyordun ama. "
- " Tamam bak ona sözüm yok çok iyi yaptın ama farz edelim ki bunu ben yokken yaptın o da o an sana zarar vermek istedi bir erkekle nasıl mücadele etmeyi düşünüyorsun ?"
- " Ne dersen de orda seni o halde görünce dayanamadım geldim işte elim kolum bağlı televizyondan film izler gibi seni izlememi beklemiyorsun heralde? "
- " Alt tarafı 2 tane yumruk attı buna mı dayanamadın benim ona yaptığımın yanında onun kinin adı bile yok. Birde gitmemek için inat ediyorsun. Ben orda senin için seni korumak için mücadele verirken sen benim işimi zorlaştırıyorsun. "
- " Gerçekten böyle mi düşünüyorsun ? Sen benim için bir şeyler yapıyorsun beni korumaya çalışıyorsun farkındaysan bende sana bir şey olmasından korktuğum için senin yanına geldim ama sen hala gel bana bağır, kız. Madem öyle o zaman bende senin beni korumanı istemiyorum çünkü sende benim sözümü dinlemeyip onunla kavga etmeye devam ettin. "
- " Defne saçmalama. Ben onunla kavga etme sebebim sensin sana bir şey olmasından korktuğum için..."
Derin nefes alıp araya girip lafını bölüm.
- " İşte bak sende aynısını söylüyorsun. Sen neden yapıyorsan bende ondan yapıyorum ama tabi her zaman olduğu gibi hep senin dediğin olucak herkes seni dinleyecek senin emirlerini yerine getirecek."
Daha fazla konuşmak istemiyorum devam edersek kötü olucak. Hızlı adımlarla kapıya gidip kilidi açıp koşa koşa merdivenlerden indim. Emre de arkamdan seslenerek peşimden gelmeye başladı. Ben onu düşünürken onun bana söylediği şeyler çok aptalca. İkimizde birbirimizin iyiliğini düşünüyoruz halbuki ama o bunun farkında değil. Hep kendi doğruları olucak. O ne derse onu yapıcam.
Kendimi uzun koşuşturmadan sonra evden dışarıya attım. Yine koşmaya devam ediyorum ki Emre kolumdan tutup kendine çevirdi.
- " Ne var ne ?" diye bağırdım.
- " Gidemezsin. "
- " Neden miş o ?"
- " O it heran bir yerden çıkabilir."
- " Emre bırak beni lütfen peşimden de gelme."
- " Bak gördün mü amacına ulaştı işte."
- " Ben onunla kavga ettiğin için kızmıyorum. İkimizde birbirimizi düşünüyoruz sen beni korumaya çalışırken sorun yok ben senin için korkup yanına geldiğim de söz dinlemez oluyorum ve böyle saçma bir nedenden dolayı gelip bana kızıyorsun. "
- " Defne... "
Susunca kolumu çekmeye çalıştım ama bırakmadı.
- " Özür dilerim. "
Onun ağzından ilk defa bu sözü duyduğum için hayretle baktım. O da bu yaptığını kendine yakıştıramıyordu heralde çünkü kafasını aşağı eğdi. Hayatında bir kez olsun bu sözü ağzına almayıp şuanda bunu söylediğine göre gerçekten suçunu anladı ama kolay kolay affetmek istemiyorum yani en azından yarına kadar bu ciddiyetimi korumam lazım biraz beni de anlasın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK
Teen FictionDefne ve Emre başta ne kadar farklı olduklarını düşünseler de, ne kadar birbirleriyle inatlaşıp birbirlerine gıcık olsalar da aslında farkında olmadan aşık olmuşlardı. Hem de çok büyük ve tutkulu bir aşk.