66.BÖLÜM

3.8K 138 2
                                    

Medya : Defne

Emre'nin öküz midesini doyurduktan sonra kendimi koltuğa attım. Gerçekten bu kadar öküz midesine sahip olduğunu bilmiyordum. Ya da beni uğraştırmak için bilerek böyle isteklerini bitiremedi. Bu ihtimali daha yüksek çünkü beni sinir etmekten başka bildiği yok. Yoksa her seferinde böyle yemek yese bu manken gibi kaslı vücuda sahip olamazdı. Ne diyorum ben ya? Kendi kendime o gördüğüm vücudu aklıma getirdiğim için kendimi tebrik ediyorum ne güzel unutmuştum şimdi tekrar dan bir şekilde konuyu vücuda bağlayıp aklıma getirdim.

Telefonuma baktım ve saatin 23:00 olduğunu gördüm. Geldiğimiz den beridir Emreye hizmet ettim bu saate kadar. Uyku dan kapanmaya başlayan göz kapaklarıma engel olmamaya başladım. Aslında Emre den önce uyumak istemiyorum çünkü ona hiç güvenmiyorum mutlaka beni çıldırtacak bir şey yapar ama o kadar uykum varki uykuya karşı gelebilir miyim bilmiyorum.

EMRE

Salona geldiğim de Defne'nin koltuğun üstünde uyuduğunu gördüm. Bende neden sesi çıkmıyor diye merak ediyordum. Uyku dışında konuşmadığı bir zaman yok çünkü. Yanına doğru yaklaşıp yüzünü yakından inceledim. Kirpiklerine kadar aşık olduğum bu kız beni çok değiştirdi. Her şeyin en başına gidip düşünüyorum ve kendimi tanımakta zorlanıyorum. Önceden sevgi denen şeyin olmadığını ve herkesin yalandan gösteri yaptığını düşünürken şimdi büyük bir aşkın ortasındayım. Aşık olduğunu söyleyenleri aptal bulurken şimdi ben Defneye deli gibi aşığım. Bunu kendime bile söylerken şaşırıyorum ama bu büyük bir gerçek. Ona muhtaç hissediyorum kendimi. Sevgisine, bakışlarına, gülüşüne muhtacım sanki. O hayatıma girmeden önce kapkaranlıktı her şey ama şimdi hayatıma bir mucize gibi konup her şeyimi güzelleştirdi.

Ayağa kalkıp uyandırmayacak bir şekilde kucağıma alıp yukarıya odasına çıkardım. Yatağın üzerine yavaş bir şekilde bıraktıktan sonra üzerini örtüp sessizce odadan çıktım. Bugünlük yeterince yoruldu o yüzden sinir etme çabalarıma yarın devam edicem. Onu sinir etmek çok hoşuma gidiyor çünkü sinirlenirken bile çok tatlı oluyor. Aslında sinir etmekten önce kendimi affettirsem daha iyi olucak çünkü uzun bir süredir gözlerimin içine bakıp gülmüyor, beni sevdiğini söylemiyor, sarılmıyor. Böyle devam ettikçe hergün onu biraz daha kaybediyor gibi hissediyorum. Zaten buraya getirme amacım da onunla başbaşa kalıp beni affetmesini sağlamak.

*****

Yüzümün yanında hissettiğim sıcaklıkla gözlerimi araladım. Emre... Beni uyurken görmesi isteyeceğim en son şey ama maalesef ki her zaman ki gibi yine bir kötü anıma daha şahit oldu.

- " Günaydın prenses." dedi göz kırparak.

Bu göz kırpma ve gülüşle beni sabah sabah yine kendimden geçirdi. Gerçekten ona karşı bütün tahammül sınırlarımı zorluyorum ama yok kapılmamak elde değil.

- " Günaydın" dedim dayanamayıp gülerek.

Güya ciddi olup affetmediğimi belli edicem ama aptal gibi sürekli çocuğun etkisinde kaldığım için bunu beceremiyorum.

- " Hadi biran önce hazırlan aşağı in bugün çok işimiz var."

- " Eminim bütün gece, yarın Defneye ne gibi işkenceler uygulasam diye düşünmüşsündür."

Biran bakışları değişti ve farklı bir yöne bakmaya başladı. Sanki bu kadar düşünmesini gerektirecek bir şey söylemişim gibi.

-" Bugün beni affettiğin gün olucak."

-" Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"

-" Ben Emre'yim unutma. " dedi tembihler gibi işaret parmağını uzatarak. "

TUTKULU AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin