Otele geldiğimizde ikimizde hiç konuşmadan hızla odaya girdik. Bu yaşanılan saçma sapan şeyi hangi cümle düzeltebilir acaba... O Jale yi yeteri kadar dövemediğim için kendime o kadar sinir oldum ki.
- " O *** ile ne işin vardı !" diyerek kravatını çıkarıp yanıma geldi.
- " Ben dışarıya gezmek için çıkmıştım o da araba ile yanımdan geçti. İş hakkında konuşmak istiyormuş, defalarca geri çevirdim sonunda kabul etmek zorunda kaldım. Kafeye gittik işte. Asıl sen bana söyle o pis kızla ne için vardı !"
- " Dur şimdi ! Önce senin sorgun bitsin sonra bana geliriz. Sen niye o arabaya binip onunla kafeye gidiyorsun. İstediği kadar ısrar etsin dön arkanı git. Zorla mı götürecek seni ? "
- " Sonuçta bir tanışıklık var ve iş için bir araya gelinmiş bende bunu düşünerek mecbur kaldım. "
- " Ne demek ya mecbur kaldım. O herifin senin elinin üzerinde elinin ne işi vardı ! "
- " Bana bağırma. Benim bir suçum yok. Asıl sen söyle o Jale niye sana dokunarak konuşuyordu ! Sen ne yapıyordun o ara da ? "
- " Defne ! Beni bir salla artık. Önce sen bana cevap vereceksin. Açıkla çabuk. Onunla ne konuştunuz ?! "
- " Duymaman daha iyi. Ben gereken cevabı verdim. "
- " Ne demek duymamam daha iyi ? Ne oldu çabuk söyle ! "
- " Emre... "
- " Defne ya hemen söylersin ya da ben gider kaldığım yerden devam ederek onu bir güzel dövüp cevabımı alırım. "
- " Beni sevdiğini söyledi. Bende seninle sevgili olduğumu hatta evleneceğimizi söyledim. "
- " Laaaannn ben onun ***************. " diyerek kızgın bir boğa gibi hızlı ve derin bir şekilde nefes almaya başladı.
- " Bana sakın bir şey söyleme, benim bir suçum yok. "
- " Var ! Ne halt vardı da gittin! O senin eline dokunduğu an niye bir şey yapmadın. Bir tane çarpsaydın ya! " dediğinde hiç bir şey demedim.
Aslında haklı bir tane yüzünün ortasına geçirebilirdim ama henüz o seviyeye gelmemiştik belki de biraz daha ısrar etse ya da üzerime gelip sıkıştırsa yapardım.
- " Bu ******* nasıl oldu da böyle bir şey yaptı ? Bir yerden yüz bulmuş ki bu cesareti gösteriyor."
- " Ne diyorsun ya sen ? Ben mi yüz verdim yani ?"
- " Öyle kırmamak için, nezaketle davranırsan böyle olur işte. Sen o cazgır tarafını ancak bana göster. Asıl dışarıda ki adama kızman gerekiyor Defne hanım ! O parmağında ki yüzük ne işe yarıyor, hiç mi görmedi bu ********. "
- " Emre ! Laflarına dikkat et. Ne demeye çalışıyorsun ya ? İsteyerek mi gittim ya da niyetim onun beni sevmesi miydi ? Ben nereden bileyim böyle olacağını. Zaten gereken cevabı verdim ! "
- " Heee verdin... Ben orada olmasam götürürdü seni ! Elini tutacak kadar rahatlığı bulduysa. O yüzüğü nasıl görmüyor kör mü bu ! Madem bir işe yaramayacak ne anladım ben bu işten. " dediğinde elime baktı.
Bende yavaşça elimi kaldırdım ve parmağımda yüzüğün olmadığını fark ettim. Otele geldiğimiz gün bende yüzüğü, Emre de olmadığı için çıkarmıştım. Ondan sonra da hiç aklıma gelmedi. Emre yüzüğün olmadığını görünce daha da sinirlendi. Şuan odadan kaçıp gitmek istiyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK
Teen FictionDefne ve Emre başta ne kadar farklı olduklarını düşünseler de, ne kadar birbirleriyle inatlaşıp birbirlerine gıcık olsalar da aslında farkında olmadan aşık olmuşlardı. Hem de çok büyük ve tutkulu bir aşk.