Çok güzel ve lüks bir restorantın önüne geldiğimizde arabadan indik. Emre anahtarı valeye verdikten sonra elini belime koyup yürümemiz için işaret etti. İçeriye girdiğimiz de orta yaşlı bir adam Emreyi görünce hemen önünü ilikleyip yanımıza doğru geldi.
- " Hoşgeldiniz Emre Bey. En güzel yeri size ayırdık buyrun."
Adam resmen Emre 'nin gözünün içine bakıyor saygı dan ama o adama bakıp bir teşekkür etme zahmetin de bile bulunmuyor sadece soğuk bir şekilde başını sallamakla yetindi. Adam en önde bize yerimizi göstermek için ilerlerken bizde arkadan takip ediyorduk. Çok güzel büyük bir bahçeye girdik köşe de renkli çiçeklerle dolu bir ağaç vardı hemen orası dikkatimi çekti adamın bizi götürdüğü yerde oraya doğru ilerliyorduk. Gerçekten de en güzel yer burası olmalı. Siparişlerimizi verdikten sonra Emre etrafa ciddi bakışlar atıp daha sonra gözlerini benimle buluşturdu. Uzun uzun bakarken bende gözümü hiç çekmeden ona baktım. Biran da yüzünde hafiften bir tebessüm oluştuğunu da yine düşmem aklına geldiğini anladım ve tekrar sinir olmaya başladım.
- " Bak artık şu olayı aklın dan çıkar farzetki hiç olmadı bak istediğin gibi geldim de işte yeter artık uzatma."
- " Bundan sonra senin için daha az yakışıklı olmaya çalışıcam daha büyük kazalar yaşamazsın belki."
- " Emre!!! Gidiyorum ben."
Masa dan ani bir hızla kalktım arkamı döndüğümde de siparişlerin geldiğini gördüm.
-" Defne otur şuraya. " dedi sinirle.
Bende ona dönüp ne kadar sinirli olduğumu belli edecek şekilde baktım. Garsonlar masaya siparişi bıraktığında içlerinden birine lavabonun ne tarafta olduğunu sordum. Çocuk da yeşil gözleriyle, güzel bir gülüş yaparak cevap verdi. Biraz Emreyi sinir etsem fena olmaz aslında belki benimle uğraşmayı az da olsa keser.
- " Teşekkür ederim." dedim bende içten ve samimi bir şekilde gülerek.
Giderken de Emreye bakmayı unutmadım tabi. O gözlerinin için de ki alevi burdan bile görebiliyordum. Lavaboya girdikten sonra saçıma başıma bir düzen verip üzerimi de düzelttikten sonra dışarıya çıktım. Emre görüş alanıma girdiğin de sinirinin giderek daha da çoğaldığını gördüm. Böyle yaparak kendi sonumu da hazırlamış olabilirim. Bana gülmeyi kessin diye onu sinir etmek istedim ama yine ucu bana dokunucak her zaman, her şekilde olduğu gibi.
Masaya gelip oturduğum da Emre gözlerini üzerim den çekmeden büyük bir sinirle bakıyordu. Masanın üzerinde duran su dan bir yudum aldıktan sonra ona baktım.
- " Ne yaptın az önce sen?"
- "Ne yapmışım?"
Masanın üzerinde duran tek kolunu yumruk yaparak sıktı.
- " O garsonu buraya getirip herkesin gözü önünde ağzını yüzünü dağıtabilirim."
- " Tabi bundan ne şüphe."
- " Lavabonun yerini sorarken böyle bir samimiyet kurman gerekiyor muydu? Yoksa beni katil mi etmek istiyordun?"
- " İki ihtimal de saçma. Samimiyet falan yok çocuk tebessüm etti bende karşılık verdim senin gibi insanlara karşı öküz olamıyorum, nezaketle karşılık veriyorum. "
-" Şimdi bende ona nezaketle yaklaşıcam izle. "
Masadan büyük hızla kalkınca benim de yüreğim ağzıma geldi. Biran önce onu engellemem gerekiyor yoksa çok berbat şeyler yaşanacak. Önüne geçip ellerimi göğsünün üzerine koyup gözlerinin içine baktım yalvarırcasına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK
Teen FictionDefne ve Emre başta ne kadar farklı olduklarını düşünseler de, ne kadar birbirleriyle inatlaşıp birbirlerine gıcık olsalar da aslında farkında olmadan aşık olmuşlardı. Hem de çok büyük ve tutkulu bir aşk.