Dün, tüm gün boyunca temizlik, yemek falan derken Emre ile hiç biraraya gelemedik zaten akşama kadar Ecrin le birlikteydik. İyi de oldu bayadır bu kadar uzun uzun sohbet etmemiştik.
Telefonumu elime alıp koltuğa oturduktan sonra Emre yi aradım. Uzun uzun çaldırdım ama açmadı. Beş dakika sonra tekrar aradım ve yine açmadı. İşte bu, yaşamaktan en nefret ettiğim şey. Sevdiklerime hemen ulaşamayınca anında panik geliyor. Bir kez daha aradığımda yine uzun uzun çalmaya başladı. Eğer bunu da açmazsa daha da panik olacağım çünkü büyük ihtimalle evde değil. Ya başına bir şey geldiyse...
- " Alo?"
- " Emre... sonunda açtın napıyorsun kaç saattir arıyorum?"
- " Dışarıdayım duymadım."
- " Ne yapıyorsun dışarıda?"
- " Öyle takılıyorum işte ne diceksin söyle."
- " Bu ne rahatlık ya? Kaç saattir aklımdan neler kurdum birde senin yaptığına bak. "
- " Bir şey demedim Defne. Şuan kafam dağınık söyleyeceğini söyle sonra konuşuruz."
- " Yine ne oldu acaba? "
- " Ne, ne oldu? "
- " Sana arada böyle bir şeyler oluyor kendi kendine uzaklaşıyorsun benden ve bunu son zamanlarda fazlasıyla hissediyorum. "
- " Saçmalama ya niye öyle bir şey yapayım? "
- " Yapıyorsun Emre. Yapmasan ben bunu hissetmem. Ne oluyor anlamıyorum ki, ben ne yapıyorum da sen böyle oluyorsun. "
- " Benim seninle bir problemim yok o yüzden böyle şeyler düşünme. "
- " Düşünme demesi kolay. Her an ne olacağı belli değil sürekli tepkilerin değişiyor işte bu yüzden sana dengesiz diyorum. Kim bilir o kafanın içinden neler geçiyorda böyle uzak kalmaya çalışıyorsun."
- " Uzak kalmak gibi bir niyetim olsa direkt uzaklaşırım. "
- " İyi tamam ben seni kendi haline bırakıyorum. Malum, yalnızlığı benden daha çok seviyorsun. " diyerek yüzüne kapattım.
Bu soğukluğunu uzun süredir hissediyorum ama hep üzerini kapatıp, düşünmemeye çalıştım. En son ben Ankara ya gitmeden önce yine bu tarz şeyler konuşmuştuk ve o zaman da böyle soğuk davranıyordu sonra Ankara ya gittim orada da hiç arayıp sormadı. Hadi, aramayı sevmediği için onu anladım da insan illa ki özlediğini ses tonundan belli eder bunda o da yok. Ankara'dan geldim dün her şey iyiydi ama bugün yine aynısı oldu. Dün çok iyi anlaşırken bu sabah ne oluyor da böyle soğuk konuşuyor anlamıyorum. Bir şey düşünüyor, aklında bir şey var ve bu yüzden benden kaçıyor ama o düşündüğü şey ne? Artık bende bir şeyleri düşünmeyi bırakmak istiyorum. Bu açıdan Ecrin çok şanslı. Şuan hiç bir şey düşünmüyor. Nasıl olsa her şey belli, her şey olmuş, sonuca bağlanmış ama ben... Her gün ayrı bir şey oluyor. Acaba bugün Emre ile ne olacak, yarın ne olacak, ileride ne olacak, hala devam edebilecek miyiz... Aklım da bir sürü soru var ve hiç birisinin de cevabı yok. Ben sürekli böyle şeyler yaşamak istemiyorum çünkü ne kadar çok aramız bozuk olursa o kadar yıpranmış oluyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK
Teen FictionDefne ve Emre başta ne kadar farklı olduklarını düşünseler de, ne kadar birbirleriyle inatlaşıp birbirlerine gıcık olsalar da aslında farkında olmadan aşık olmuşlardı. Hem de çok büyük ve tutkulu bir aşk.