Otele girdiğimizde resepsiyona doğru ilerledik. Umarım Emre orada aynı odada kalalım diye tutturmaz. En iyisi ben oraya gitmeden tembihleyeyim de bizi rezil etmesin.
- " Emre sakın aynı odada kalalım deme."
- " Demiyecektim zaten."
- " Ne, nasıl ?" dedim şaşırarak.
- " Hayal kırıklığına uğradın galiba ?"
- " Saçmalama. Senden beklemediğim bir şey o yüzden şaşırdım."
- " Aynı odada kalmak istemeyeceğini biliyorum. Bunu yüzlerce kez yaşayıp, konuştuk zaten o yüzden artık uğraşmıyorum. "
- " Çok garip. İyi misin sen ? Hemen pes ettin yani ? "
- " Ooo bakıyorum da birileri eski hareketlerimin özlemini duyuyor. "
- " Ben sadece sana inanamıyorum. "
- " İşin özü, zaten iki hafta sonra istesen de istemesen de benimle aynı odada kalacaksın hem de ömür boyu. O yüzden sıkıntı yok. " dedi göz kırpıp, hafif bir yan gülüşle yanağımdan makas alarak.
Resepsiyonun önüne gittiğinde bende olduğum yer de aptal gibi donup kaldım. Her durumda mutlaka mantıklı bir şeyler düşünüyor. Bu dediği şey kızamayacağım kadar mantıklı hatta kızacak bir şey de yok aslında. Sanırım benim burada donup kalmama sebep olan tek şey Emre'nin giderken göz kırpıp, yanağımdan makas alması... O kadar güzel de bir gülüşü vardı ki... Onun bu mükemmelliğin anlatacak bir kelime bulamıyorum artık.
Resepsiyonda da ki adamla konuşurken bende arkadan onu izlemeye devam ediyordum. Önden olduğu gibi arkadan da mükemmel. Geniş omuzları, mükemmel erkeksi vücudu... Herkesin içinde o kadar farklı ki. Benim olduğu için mi böyle geliyor diye düşünüyorum ama yok öyle de değil çünkü baya baya yakışıklı hem de aşırı. Emre biran da bana dönüp gidiyoruz anlamında elinde ki anahtarları gösterip ilerledi. Bende hızla adımlar atarak ona yetiştim. Odalarımızın önüne gelince olduğumuz yerde durduk. Neyse ki karşı karşıyaymış.
- " Hadi bakalım Defne hanım, görüşürüz." dedi ve ikimiz de odamızın kapısının önüne gidip kiliti açtık.
O kadar tuhaf hissettim ki şuan. Sanki Emre den ayrı uzak bir yere gidip orada kalıyor muşum gibi hissediyorum. Yan yana olup ayrılmak çok kötü bir şey. Şuan belki de bu düşüncelerimle komik oluyorumdur ama yine de bir burukluk oldu içimde. Ondan, nefesinden bir saniye bile ayrılmak istemiyorum. Odalarımıza girdik ve birbirimize bakıp gülümsedikten sonra kapıyı kapattık. Emre siz, ilk defa geldiğim bir ortam da bir tek başıma bir gece... Biran önce uyuyayım ki sabah olsun ve Emre ye kavuşayım.
EMRE
Defne yi orada bir başına bırakıp ondan ayrı bir yerde kalmak beni sinir etse de içimde ki sesleri dinlemeyeceğim. Evlilik aslında büyük bir nimet miş ben bunu bilememişim. Bazen cidden mantıklı olduğunu düşünüyorum bazı durumlarda. Sonsuz beraberlik işte bundan daha iyisi var mı ? Günden güne zaman yaklaştıkça onu daha çok istiyorum çünkü gerçekten bu evlilik olayları inanılmaz bir bağlılık kattı aramıza. Ben hayatımda ilk defa böyle bir şey yaşıyorum. Gerçi Defne benim için her şeyin ilki oldu. Benim gibi serseri bir adamı değiştirip, evlilik kıvamına getirecek kadar mükemmel bir kız.
******
DEFNE
Gözlerimi açtığımda, yatağın için de genleştim ve kalkıp camı açtım. En sevdiğim şey uyanır uyanmaz havayı solumak. Acaba Emre de uyandı mı ? Telefonu elime alıp saate baktım ve 09.00 olduğunu gördüm. Kesin uyuyordur. En iyisi hemen onun yanına gideyim. Aynı kıyafetle yatıp kalkmak da o kadar rahatsız edici bir şey miş ki... Böyle olacağını bilsem yanımda bir şey getirirdim. Gerçi hayvanat bahçesine gideceğimizi bile bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK
Teen FictionDefne ve Emre başta ne kadar farklı olduklarını düşünseler de, ne kadar birbirleriyle inatlaşıp birbirlerine gıcık olsalar da aslında farkında olmadan aşık olmuşlardı. Hem de çok büyük ve tutkulu bir aşk.