43.BÖLÜM

4.4K 165 6
                                    

Gözüme vuran güneş ışığıyla gözlerimi araladım. Sabah olduğunu fark edince hemen yataktan kalktım.

Ne ara sabah oldu anlamadım. Dün gece en son Emre' iyi misin?' diye mesaj atmıştı ondan sonra da konuşmadık. Ondan mesaj beklerken uyuya kalmışım. Umarım ben uyuyunca mesaj atmamıştır yoksa bana ulaşamadığı için çok fena kızacak. Komidinin üzerinde duran telefonumu korkarak elime aldım. Ondan gelen bir mesaj olmadığı için çok sevindim. Birgün Emre mesaj atmadığı için seviniceğim aklıma gelmezdi. Telefonumu yatağın üzerine bırakıp odamda ki banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra üzerimi de değiştirip odadan çıktım. Merdivenden inerken mutfaktan gelen krep kokusu burnuma gelince annemin evde olduğunu anladım. Koşar adımlarla mutfağa girdim. Arkası dönük olduğu için sessizce ilerleyip belinden sımsıkı sarıldım. Böyle bir şey beklemediği için korkup sıçradı.


- " Defne korkuttun beni. "


Domates doğradığı bıçağı elinden bırakıp yüzünü bana döndü. Tezgahın üzerinde duran el beziyle ellerini silip sarıldı. Bende ona sarıldım. O kadar çok özlemişim ki. Annemin benim her şeyim olduğunu bir kez daha anladım. O benim hayatımın en büyük parçasıymış , güven kaynağım mış.


- " Annecim seni çok özledim. "

- " Bende canım kızım bende. İşim bitse de biran önce gelsem diye iple çektim günleri. "

- " Bir daha böyle uzaklara gitmek yok izin vermiyorum. " dedim işaret parmağımı oynatarak.


Annem de gülüp birden beni kendine çekip bir oraya bir buraya sallayarak sarıldı.


- " Anne yavaş ol. Sabah sabah beynim bu kadar sarsıntı kaldırmıyor."

- " Geç hadi sofraya. " dedi gülerek.


Çaydanlığın altını kapattıktan sonra sofraya oturdu.


- " Eee anlat bakalım ben yokken ne yaptın ?"


Neler yaşadığım aklıma gelince anneme belli etmemek için düşüncelere dalmama izin vermedim.


- " Hiç her zaman ki şeyler işte. Ekstra bir şey olmadı. "

- " Emreyle nasıl gidiyor ?"


Yutmak üzere olduğum çay annemin bu sorunundan dolayı boğazımda kaldı. Öksürünce annem de yanıma gelip 'helal helal' diyerek sırtımı sıvazladı. Öksürmek den gözlerimden yaş geldi. Kendime gelince annem de yerine geçti.


- " Emre deyince hemen elin ayağına dolaşıyor. "

- " Off anne yapma. "

- " Hadi hadi ikimizde biliyoruz neyin ne olduğunu. "

O bir şey söylemem için gözlerini ayırmadan bakarken ben susarak kahvaltımı etmeyi tercih etmiştim.


- " Emre yi sevdim. İyi bir çocuk. Seni gerçekten çok seviyor ve çok sahiplenmiş. Beni bilirsin insanları gözünden anlarım. "



Annem bu konuda gerçekten çok haklı. Biz Emreyle sevgili olmadığımız zaman bile bizim birbirimizi sevdiğimizi söylemişti. Üstelik Emre yi ilk defa görmesine rağmen. Demek ki o zamanlar Emre beni seviyor muş bende aptal gibi inanmamışım. Gerçi böyle bir şeye inanmak asıl aptallık olurdu. O gün aklıma gelince biran kendime üzüldüm çünkü Emre asla aşık olmayacağını söylemişti ve bende çok kırılmıştım. Belki de seviyordu ama bunu kabullenememişti.



- " Anlaşıldı Emre hakkında ağzından laf alamayacağım. "

- " Öyle" dedim gülerek.

- " Haftaya pazar Emreyi akşam yemeğine davet et."

TUTKULU AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin