109.BÖLÜM

2.7K 97 16
                                    

Bugün okul olmadığı için sevinçle yatağımdan kalkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra pencereden başımı uzatıp derin bir nefes aldım. Uzun bir aradan sonra tekrar hayata döndüğümü hissediyorum gerçekten Emre olmazsa bende olmaz mışım bunu çok iyi bir şekilde anladım. Bugün de dışarıya çıkıcaz o yüzden biran önce hazırlanmam lazım. Üzerimi giyindikten sonra hızlı bir şekilde aşağı indim. Kendime küçük bir kahvaltı hazırlayıp yedikten sonra çıkmak için hazırlanırken babamın aramasıyla bütün enerjimi kaybettim. Babasının aradığını görünce bu kadar morali bozulan bir çocuk yoktur eminim. Yine başıma ne gelebilir ya da ne kadar kötü bir şey duyabilirim diye düşünürken bir yandan da telefonu açıp kulağıma götürdüm.





-  " Efendim baba?"

-  " Nasılsın?"

-  " İyiyim sen?"

-  " Bende iyiyim. Senden bir iyilik isteyeceğim."

-  " Nedir?"

-  " Duygu ile birkaç işimiz var ama Rüzgar'ı götüremeyiz eğer işin yoksa ona bakabilir misin?"




Bunu da duydum ya başka bir şey istemem. Resmen istemediğim şeyleri yaşamakta bir numaradayım. O çocuğa karşı ne hissedeceğimi bile bilmiyorum daha doğrusu bir şey hissediyor muyum onu da bilmiyorum. Kardeşim olduğunu bile unutuyorum hatta kardeşim demek de istemiyorum.



-  " Bugün benim işim var baba hatta şuan da evden çıkıyordum."

-  " Ne işin var?"

-  " Emre ile takılacaktık."

-  " O zaman bu bir iş değil zaten boş bir şey miş onu da hemen al buraya gelin. Onu görmem gerekiyor bir kez daha beni hatırlasa iyi olur. "

- " Baba onun ne işi var orada ayrıca Duygu'nun ailesinde hiç mi bakacak birisi yok? "

- " Sen onun ablasısın en iyi sen bakarsın. "




Sürekli ablası olduğumu hatırlatarak onu sevip alışmamımı sağlamaya çalışıyor yoksa inadına mı yapıyor anlamıyorum. Her ne sebeple böyle bir şey yapıyorsa boşuna yapıyor.



- " Hadi Defne bekliyorum. "  deyip telefonu yüzüme kapattı.



Her şeyi kabullenerek Emre'ye planımızın iptal olduğunu söylemek için aradım o da geleceğini söyledi ben ne kadar gelmek zorunda olmadığını söylesem de.



Arabadan aşağı inince kapıya doğru yavaş ve isteksiz adımlar attım. Ben daha zili çalmadan babam kapıyı açınca adımlarımı hızlandırıp yanına gittim.



-  " Gelmene çok sevindim geç hadi içeriye."

-  " Emre'de gelsin öyle geçerim." dedim Emre'ye bakarak.


O arabayı park etmekle uğraştığı için hala gelmemişti. Arabadan inip yanımıza doğru gelmeye başladı.


-  " Gel gel." dedi babam gülerek.

Bu gülüş neyin habercisi acaba? Kötü bir şey gibi değil de sanki istediği bir şeye ulaşmış gibi bir hali var.


-  " Kusura bakmazsın artık bugün böyle oldu planınız."

TUTKULU AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin