Kahvaltımı ettikten sonra televizyonu açıp koltuğa oturdum. Telefonum elimde kaldıkça sürekli Emre'den bir şey gelmiş mi diye bakmaktan kendimi alıkoyamıyorum. Arasam açar mı ya da mesaj atsam? Ama aramayacağım çünkü bu sefer ki yaptığı daha garip oldu. Hiç bir zaman telefonlarıma dönmemezlik yapmazdı ne olursa olsun açardı şimdi ise resmen beni umursamadı. Neden böyle bir şey yaptığını bir bilsem ona göre davranacağım ama anlamadım o yüzden nasıl tepki vereceğimi bilmiyorum sadece büyük bir şok etkisinin içindeyim. Mecbur Kıvanç, ağzından laf alana kadar kadar bir şey yapmayacağım. Telefonum çalınca anında kalbim küt küt atmaya başladı ama annemi görünce yüzüm düştü. İyi ki de karşıda ki kişi yüz ifadelerimizi görmüyor.
- " Efendim anne ?"
- " Evde misin?"
- " Evet."
- " Senden bir şey isteyeceğim."
- " Tamam söyle."
- " Bir saat sonra önemli bir toplantıya gireceğim ama dosyamı evde unutmuşum getirebilir misin?"
- " Tamam getiririm merak etme."
- " Çok teşekkür ederim bebeğim. "
- " Görüşürüz anne." dedim gülmeye çalışarak.
Odasına girip ajandayı aldıktan sonra çıkmak için hazırlandım ama pantolonumda gördüğüm meyvesuyu lekesi yüzünden tekrar odama çıkıp üzerimi değiştirmek zorunda kaldım. Bu sefer üzerime ince askılı şortlu tulum giydim. Dosyayı alarak koşa koşa dışarıya çıktım. Taksiye biner binmez hemen saate baktım aslında daha vakit var ama yine de ne olacağı belli olmaz. Annemin yerinde olmayı isterdim, tabi aşk hayatı onun da pek parlak değil ama en azından şuan da güzel bir iş hayatı, oturmuş bir kariyeri var benim Emre dışında hiç bir şeyim yok yani artık o da var mı bilmiyorum. Sürekli Emre'nin belirsizlikleri ile yaşıyorum ne zaman ne olacağı hiç belli değil. Biraz düşündüm de bazen aklıma onunla evlenmek geliyor ya aslında bu benim için doğru bir karar olmayabilir. Onu çok seviyorum hatta vazgeçemem, onun bir başkasıyla olmasına da izin vermem ama bazı şeyler sevginin önüne geçebiliyor evlilik kurumunun sistemi de böyle işliyor zaten. Sevginin yetemediği yerde kopup gidiyor. Biz evli olsaydık sürekli boşanma tehlikesi ile yaşardım herhalde. O kadar çok tartışma yaşıyoruz ki saçma sapan, bunları evlilik kaldıramaz. Ben böyle düşüncelere dalıp gittim ve ne ara geldiğimizi bile anlamadım taksiden inince saate baktım. On dakika kalmış... Tam zamanında geldim. Güvenlikten geçtikten sonra hızlıca asansöre binip annemin odasına doğru ilerledim. İçeriye girdiğimde beni görünce gülümsedi.
- " Al bakalım."
- " Teşekkür ederim prensesim."
- " Ne demek." dedim yanağından öperek.
- " Toplantı da terfim hakkında konuşacağız."
- " Anne bak konuştuğumuz gibi gitmeyi kabul edeceksin."
- " Tam olarak karar vermemiştim."
- " Ama bir şey de söylemedin sonuçta. "
- " Hala da kararsızım. "
- " Ben artık küçük değilim. Tek başıma da ilk defa kalmayacağım sonuçta artık beni düşünmeyi bırak çünkü şimdi sende sıra. Beni büyüttün, bu kadar zaman her şey de yanımda oldun ve bunları yaparken aynı zamanda başka şeyler yaşayarak kendi hayatını da kaybettin ama istiyorum ki bundan sonra kendini düşün. Yıllarca burada emek verdin şimdi bu terfiyi hak ediyorsun, ucunda Ankara'ya taşınmak olsa bile."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK
Teen FictionDefne ve Emre başta ne kadar farklı olduklarını düşünseler de, ne kadar birbirleriyle inatlaşıp birbirlerine gıcık olsalar da aslında farkında olmadan aşık olmuşlardı. Hem de çok büyük ve tutkulu bir aşk.