Toplantının yapılacağı holdinge geldiğimizde içeriye girdik. Çok güzel ve büyük bir yer ama Emreler'in ki kadar değil. Toplantı salonuna geçtiğimizde içeride birkaç kişi vardı. Bizi görünce hemen ayağa kalktılar. Önce Emre'nin babası ile daha sonra da Emre ile el sıkıştıktan sonra sıra bana geldi. Biran önemsenmeyeceğimi düşündüm.
- " Diğerleri ne zaman geliyor, bir bilginiz var mı ?" dedi Ahmet Bey.
- " Az önce konuştum birazdan burada olurlar. Yalnız onların projesini yöneten kişi rahatsızlanmış o yüzden yerine türk bir arkadaşını yollamış."
- " Tamam sorun yok eğer projeye iyice hakimse."
- " Evet, evet merak etmeyin. Zaten birlikte hazırlanmışlar."
On dakika boyunca bu sıkıcı konuşmalar arasında kaldım ve sonunda Amerikalı proje takımı aramıza katılabildiler. Herkes tekrardan ayağa kalktığında bende kalktım ama topuklu ayakkabı yüzünden dengem bozuldu ve Emre belimden tutarak dengemi sağladı.
- " Sakarlığın sırası değil." dedi dalga geçerek kulağıma fısıldayıp.
Hiç bir şey demeden sinirli gözler ile baktım. Birden genç bir kadın elini Emreye doğru uzattı. Bizimle aynı yaş grubunda olduğu belli hatta taş çatlasın bizden iki yaş büyüktür. Böyle birisinin geleceğini beklemezdim. Fazlasıyla da kokoş o yüzden iyi ki de iyice hazırlanmışım. Uzun , sarı dalgalı saçları ve mini etekli takım elbisesi ile malesef ki dikkat çekiyor. Emre ile el sıkıştıktan sonra bana baktı ve elini uzattı. İddialı bir bakışla bende elini sıktım. Herkes selamlaşma faslını bitirdikten sonra yerlerine oturdu. O kız da Emre'nin yanında ki sandalyeye geçti. Göz ucu ile Emre ye baktım. Kıza bakmıyor ama onun gözleri arada Emre ye gidip geliyor. Şuan da yüzüğünü takmış olsaydı bu kız Emre ye bakıp hayal kuramayacaktı.
- " Herkes burada işe başlayalım o halde." dedi birisi.
- " Bir dakika, bir arkadaşımız daha geliyor." dedi o adını bilmediğim kız.
Emre sinirlendi galiba çünkü beklemekten nefret eder. Gravatı ile oynamaya başladı. İlk defa onun toplantıda ki halini görmüş olacağım o yüzden bir yandan da merakla bekliyorum. İçeriye bu sefer de genç bir adam girdi. Aynı hollywood filmlerinden fırlamış gibi. Bu da bizim yaşımızda belli, çok genç. Sektörde hep genç çalışan var demek ki. Emre böyle insanlarla toplantıdan toplantıya girerken bende evde pijamalarımla oturup televizyon izliyorum. Güya bende mimar olacağım. Bugün, bu ortam bana ders olsun.
- " Merhaba." diyerek güler yüz ile herkesin elini sıkmaya başladı ama neyse ki bu sefer ayağa kalkmadık.
Emre ile el sıkıştıktan sonra bana geldiğinde yüzüne farklı bir gülüş yerleşti. Bu insanlardan daha bilgisiz olduğum yüzüme yansıdı galiba. Herkes beni tanımaya çalışır gibi bakıyor. Elimi tuttuğunda uzunca bakarak el sıkıştık.
- " Chris kardeş, yerine geçsen de başlasak mı artık ?" dedi Emre gergin bir şekilde.
Emre sayesinde adını da öğrenmiş oldum. Türkçe biliyor ki herhalde hemen yerine geçti. Herkes önünde ki dosyaları açmaya başladı. Ahmet Bey kulağıma eğildiğinde bir şey söyleyeceğini anlayarak onu dinledim.
- " Defne, bir fikrin olursa çekinmeden söyle. Sende yavaş yavaş böyle öğreneceksin. Bakma sen Emre ye."
- " Sağolun." dedim gülümseyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKULU AŞK
Teen FictionDefne ve Emre başta ne kadar farklı olduklarını düşünseler de, ne kadar birbirleriyle inatlaşıp birbirlerine gıcık olsalar da aslında farkında olmadan aşık olmuşlardı. Hem de çok büyük ve tutkulu bir aşk.