61.BÖLÜM

3.5K 141 3
                                    

Baş ağrısı ve stresle uyandığım sabaha gün içinde de böyle devam edeceğimi biliyorum. Dün yaşadığım stresi uzun bir süre atlatabiliceğimi de hiç sanmıyorum.

Telefonumu elime alıp baktım ve Emre hiç aramamış. İnsan bir kez olsun hiç mi merak etmez ne olup bittiğini. Hadi annesini bir kenara atıyorum bana söylediği şey aklım dan hiç çıkmıyor. Bitirmek demek ki onun için çok kolay. İnsan sevdiği bir şeyi bu kadar kolay bırakamaz ki demekki ben hep boş boş hayaller kurup kendimi kandırmışım. Her seferinde beni şaşırtıyor ve onun düzeldiğini düşünüyorum ama aptallık bende o hiç bir bir zaman değişmeyecek.

Annesine de ayrı üzülüyorum kadın artık ne kadar umutsuzsa Emre ye karşı, İstanbul dışında ki evine geri döndü. Tabi bu yaptığı da ne kadar doğru orası da kafamı karıştırmıyor değil çünkü burda kalıp her ne olursa olsun mücadele verip kendini Emre ye alıştırması gerekiyordu.

Biranda başıma giren sızıyla yüzümü buruşturdum. Biraz daha bu konuları düşünüp kafa patlatırsam akıl sağlığımı yitirebilirim. Yatağım dan kalkıp aşağı indim. Şuan da yemek yemeye bile halim yok aslın da. Mutfağa doğru ilerlediğim de masanın üzerine de bir not gördüm.

'' Tatlım bir arkadaşıma gidiyorum akşam söyleyecektim ama kendini erkenden odaya kapattın.''

Böyle zor durumlar yaşarken bir yandan da aileye yapılacak açıklamalar insanın üstüne yük oluyor. Annemin arkadaşına gitmiş olması benim için çok büyük bir avantaj çünkü hala morelim çok bozuk açıklama yapıcak bir durum da değilim.

Kendime hazırladığım bir sandviç yanına dolaptan çıkardığım meyvesuyunu bardağa koyup televizyonun karşısına geçip yemeye başladım. Kendimi zorlayarak yediğim için midem bulanıyordu. Bir yandan da aklım Emre de kalmıştı. Bakalım ne zaman ortaya çıkıcak. Bu son yaptığı saçmalıkdan sonra peşinden koşucak değilim biraz sürünsün. Onun annesi ama derdini ben çekiyorum resmen. Madem her şeyden bu kadar çabuk 'bitsin' diyip rest çekebiliyorsa sonunu da düşünüyordur.

Telefonumu almak için odaya çıktığım da Ecrin 'in aradığını gördüm. Bende tekrar aradım.

- Defne ne yapıyorsun neden açmadın?

- Telefon odada kalmış duymadım ne oldu?

- Kıvanç' la her zaman ki takıldığımız kafedeyiz sende gelsene.

- Yok siz takılın işte baş başa benim ne işim var.

- Gel işte ya zaten Emreyle de aranız bozuk herhalde.

- Kıvanç mı söyledi?

- O da olayı tam bilmiyor sadece Emre' nin sinirlendiğini görünce böyle bir tahmin de bulunmuş.

- Doğru tahmin etmiş.

- Hadi gel bekliyoruz.

- Peki.

Telefonu kapattıktan sonra hazırlanmaya başladım. Canım girmek istemiyordu ama bir yandan da dışarıya çıkıp kafa dağıtmak istiyordum çünkü evde kalıp duvarları izledikçe aklıma Emre geliyor ve hiç iyi hissetmiyorum.

Kafeye girdikten sonra etrafa bakındım ama ikisini de görmeyince üst kata çıktım karşı masa da el sallayan birileri vardı oraya döndüğüm de Ecrin olduğunu gördüm.

TUTKULU AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin