İki Hafta Sonra
Gecenin yarısında Reyyan karnında çok hafif bir baskı hissetmesiyle gözlerini araladı. Ellerini karnına koydu. Okşamaya başladı.
R:Oğlum ne oluyor yine? Rahat mı tepti? Hadi sakin ol yavrum. Yok bir şey, rahatça uyuyoruz burada.
Elleriyle karnını hafifçe okşarken, aradan geçen dakikalar pek fayda etmedi.
Tam biraz rahatladı derken hissettiği hafif tekmeyle gözleri doldu. Gözlerini karnına dikmiş, yanında yatan Miran'ı dürtmeye başladı.
R:Mi-Miran. Miran kalk. Miran kalk.
M:Hıı.
R:Miran kalk hadi. Bak bu çok acil.
M:Hı hı. Bende seni seviyorum aşkım.
Reyyan elini tekrar kocasının koluna koymuştu ki, hissettiği yeni bir tekmeyle küçük bir inleme kaçırdı dudaklarından.
R:Miran kalksana. Ahh.
Miran duyduğu sesle anında kalktı yataktan. Uyku mahmurluğu ile ne dediğini bilmiyordu. Şaşkınca kocasını izleyen Reyyan'ın bakışları altında , odanın içerisinde telaşla koşturup duruyordu.
M:Reyyan. Reyyan doğuruyor musun? Çok çabuk oldu ama ben hiç hazır değilim. Yani hazır değilim derken yanlış anlama güzelim. Doğuma hazır değilim. İyi misin? Böyle bak benim yaptığım gibi derin derin nefes al. Al ver al ver.
R:Miran sakin ol.
M:Ben çok sakinim güzelim, sende sakin ol. Korkacak hiç bir şey yok. Sadece şeymiş, aynı anda vücudunda ki yirmi kemiğin birden kırılması gibiymiş.
R:Ne, ne yirmisi yaa? Sen nereden biliyorsun? Kim söyledi sana?
Miran hızla ellerini kaldırdı.
M:Valla kimse söylemedi. Araştırdım ben. Şimdi sen bunları düşünme ne olduğunu anlamadan doğuracaksın. Sen derin derin nefesler al. Ben hemen geliyorum.
R:Miran doğurmuyorum. Gel buraya Miran.
Miran Reyyan'ı duymadan odadan çıktı hızla. Yanaklarından akan yaşlarla kendi kendisine mırıldandı Reyyan.
R:Allah'ım yirmi kemik dedi doğru mu acaba?
M:Baba baba. Kalkın ya. Ne kadar uykucusunuz? Benim karım doğum yapıyor herkes uyuyor, kalkın kalkın. Kime diyorum?
Hazar, Zehra, Cihan, Handan, Yaren, Harun ve Nasuh hızla çıktı odasından.
H:Oğlum ne oluyor gecenin bu saatinde?
M:Reyyan doğum yapıyor baba.
Z – HAN:Ne?
Y:Al işte ben dedim bu kız cins diye. Hiç olmadık zamanda doğuruyor. Her şeyi ters bu kızın.
HAN:Sus kız. Çok biliyorsun sen. Birde laf sokuyorsun.
Başını Miran'a çevirdi.
HAN:Oğlum senin yanlışın vardır.
Z:Oğlum yirmi aylık çocuk daha. Ne doğumu? İmkanı yok.
HAN:Zehra ne diyorsun kız? Ne yirmi ayı, çocuk dediğin zaten dokuz ayda doğuyor. Yirmi haftadır o.
Z:Yav ben de akıl mı bıraktılar.
M:Yav oradan bakacağınıza gelinde karıma bakın. Doğuruyor işte. Yalan mı söyleyeceğim. Ah dedi. Yüzünü buruşturdu.
HAN:Allah'ım sen akıl fikir ver.
Cihan, Handan'ın arkasından yaklaştı.
C:Handan doğum olmazda, Allah göstermesin çocuğa falan bir şey olmasın.
Handan kulaklarını çekiştirdi, dişlerine vurdu.
HAN:Allah korusun Cihan'ım. Deme öyle. Allah göstermesin. Zehra koş kız koş. Bakalım bir şunlara.
Önde Zehra ve Handan olmak üzere herkes koşa koşa odaya çıktı. Aceleyle kapıdan girdikleriyle yatağın içinde elleri karnında ağlayan bir Reyyan gördüler.
Z:Kızım annem ne oldu? Miran doğuruyor dedi. İyi misin?
HAN:Reyyan kızım senin neden hiçbir işin düz değil? Hep bir terslik var.
Z:Handannn.
HAN:Ney Handan? Yapmıyor işte doğum. Uslu uslu ağlıyor burada.
Kapıdan tarafa baktı. Sonra gözlerini Miran'a dikti.
HAN:Haydi herkes yatsın. Yanlış alarm.
Odada sadece Yaren, Zehra, Handan ve Miran kaldı. Geriye kalanlar derin bir nefes alarak dışarıya çıktılar.
Z:Reyyan kızım neden ağlıyorsun? Ne oldu? Canın mı acıyor?
Reyyan burnunu çekti, omuzlarını silkeledi.
HAN:Kız ne oldu gece gece? Güzellik uykumdan uyandım senin yüzünden haa. İnşallah geçerli bir sebeptir.
R:Anne, Miran araştırma yapmış. Diyor ki doğum yaparken duyduğun acı, yirmi kemiğinin birden kırılması gibiymiş. Doğru mu?
Y:Ne yirmi mi?
İşittikleri soruyla birlikte Handan ve Zehra yavaşça doğrulup bakışlarını Miran'a diktiler.
HAN:Oğlum sen böyle mi moral veriyorsun karına?
Z:Neden korkutuyorsun karını? Bu nasıl destek olmak?
Reyyan yerinden hafif doğruldu, gözleri ışıldayarak konuşmaya başladı.
R:Ben anlamıştım zaten beni korkutmak için yaptığını. Yoksa kim dayanır o kadar acıya.
Y:Yalan mı kesin?
HAN:Hadi Reyyan gebe ondan korkuyor, sana ne oluyor kızım? Gebesinde benim mi haberim yok?
Y:Ne var ya merak ettim? Doğru mu değil mi?
R:Değil. Doğru değil, değil mi?
Z:Şey, yani, aslında tam olarak...
HAN:Doğru.
R:Ne?
H:Yani aslında tıpta yirmi ama hissedilen kırk falan.
Reyyan gözlerinden yaşlar akarken hızla sarıldı annesine.
M:Ne güzel moral veriyorsun yenge? Hep böyle destek ol tamam mı?
HAN:Yav iyi tamam uzatmayın.
Z:Acıyor kızım. Kolay mı canından can çıkıyor? Kemiklerinin kırılması nedir? Canın çıkacak sanıyorsun. Ama değiyor kızım. Doğunca, sesini duyuyorsun, böyle kucağına alıyorsun kokusunu içine çekiyorsun. İşte tam o anda tüm o acıların siliniyor gidiyor. O sancıları hiç çekmemiş gibi oluyorsun kızım. Hiç korkma. Allah'ın izniyle kolayca doğacak yavrumuz. Hem düşünsene bir, sonunda değmese kim bir daha çocuk doğurur ki? Korkma yavrum içini ferah tut. Hadi yat uyu şimdi sakince. Düşünme bunları daha çok zaman var.
Kapıya doğru giderken Miran da karısına döndü.
M:Ne yani doğurmuyor musun?
umarım beğenirsiniz yeni bölümde görüşmek üzere benim çok içime sindi inşallah sizinde hoşunuza gider yarın akşam görüşmek üzere iyi akşamlar.
![](https://img.wattpad.com/cover/243895268-288-k338001.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hercai 43 sonrası
FanfictionÖzel bölümler için yeni bir hikaye oluşturdum.. hercai 43.bölümden keşke böyle olsa dediğim şekilde devam ettim. hep okurdum birde yazayım dedim.