43-174

547 40 28
                                        

Reyyan ve Miran el ele tutuşmuş, Şadoğlu konağının kapısından içeriye girmişti. Miran bir an durup konağa baktı. Kapıdan Reyyan'la ilk girişi gözünün önünde canlandı. Aradan geçen zamanda ne kadar çok şey değişmişti. Arkasından çekinikçe bakan o kızdan dünyalar tatlısı bir oğlu vardı. Şimdi kucağında sakalıyla oynuyordu. İçinde de kendisinden iki can daha taşıyordu. Bir kez daha şükredip karısının eline bir öpücük kondurdu. Karısının elini öpmesiyle birlikte Mirhan yanağını uzattı babasına. İkisinin de gözleri tatlı bir şaşkınlıkla açıldı. Oğlunun yanağını kokusunu içine çeke çeke öptü. Heyecanla üst kata çıktılar. Bütün Şadoğlu ailesi masanın etrafında toplanmış, onları bekliyordu. Kapıdan girmeleriyle birlikte Nasuh ağa ayağa fırladı.

M:İyi akşamlar gençler ve kendini genç hissedenler.

N:Bırak şimdi akşamı falan. Söyle bakalım torunum neymiş?

M:Torunun nar büyüklüğünden enginar büyüklüğüne çıkmış.

N:Onu mu soruyorum ben?

M:Ne sordun dedem?

N:Cins...

Nasuh ağa çalan telefon sesiyle birlikte bakışlarını Miran ve Reyyan'a çevirdi.

N:Geliyorum ben hemen. Kaçmayın bir yere. Ağız tadıyla bir dede etmiyorsunuz insanı.

MR:De-dede. Dedede.

N:Oğlum ben sana demedim ki bu cins ananla, babana dedim. Senin dede diyen o dillerini yerim ben.

Nasuh ağanın yanlarından uzaklaşmasıyla birlikte masaya oturdular. Miran, oğlunu kucağına oturtup, başına uzun bir öpücük kondurdu.

HAN:Sen neden anlamamazlıktan geldin şimdi, söyle bakalım. Yoksa bir karışıklık olmuş, Reyyan hamile değil miymiş?

M:Aşk olsun yenge. Ne demek hamile değil? Sen bizden böyle bir şeyi nasıl beklersin?

F:Agaa söylesenize artık.

Y:Yok kocacığım söylemezler. Çünkü bunlar karı koca insanı çıldırtmaya bayılırlar.

R:Tamam ya söylüyoruz. Amma meraklı çıktınız sizde.

Z:Hadi ama kızım. Çatlatmasınıza insanı.

R:Erkek.

M:Hayır kız.

Y – F – Z – HAN:Ne?

HAN:O nasıl oluyor be? Miran sen başka odaya falan mı girdin? Kimin çocuğunun cinsiyetini öğrendin sen?

M:O nasıl söz yenge? Kendi çocuğum işte. Benim kızım olacak.

R:Hayır efendim benim oğlum olacak.

M:Benim kızım olacak, senin oğlun olabilir.

Z:Allah'ım sen aklımıza mukayyet ol. Yavrum hani bu çocuk ikinizin ya, hatırladınız mı? Birinizin kızı oluyorsa, diğerinin de kızı olacak.

Y:Sizin bu kızım olacak, oğlum olacak kavgasını, çocuğun cinsiyeti belli olmadan önce yapacaktınız. Siz biraz geç kaldınız sanki.

M:Biz kavga etmiyoruz. Benim oğlum olacak.

R:Benim de kızım..

HAN:Ya sabır ya Allah..

M:Yahu neyini anlamıyorsunuz? Bir kızımız, bir de oğlumuz olacak.

Herkesin şaşkın bakışları arasında karısının omzuna ellerini atıp, alnına bir öpücük kondurdu.

Z:Ne?

HAN:Valla de. İkiz mi?

R:Yeminle bak.

Fırat ayağa kalkıp Miran'ın yanına doğru geldi. arkadaşının kendisine doğru geldiğini gören Miran da hızla yerinden kalktı. Karşılıklı sıkıca sarılırken, dünyanın en mutlu insanlarıydı onlar.

F:Vay vay vay. Agama bak benim be. İkiz babası olacakmış. Havana kurban aga.

M:Ee darısı başına aga. Valla üç kez baba oluyorum ama daha bir kere bile amca olamadım. Kıymetimi bil, bak seni erkenden amca yaptım.

F:Erken dediğine bakın hele şunun otuz yaşındasın aga sen.

M:Olsun. Sen otuz yılda ne verdin?

Y:Bırakın didişmeyi artık, şurada benim kuzenimin ikiz bebeği olacak. Siz hala birbirinize laf sokuyorsunuz.

Z:Kızım hayırlı uğurlu olsun. Çok mutlu oldum valla. Allah hepsinin de güzel günlerini göstersin bize inşallah.

R:İnşallah annem inşallah.

HAN:Hayırlı olsun canlarım benim.

Herkes tebrik için ayağa kalkmış, ikiliye sarılmıştı. Tekrar sandalyeye oturduklarında Miran önce karısına göz kırptı, sonra yengesine dönerek söze başladı.

M:Ee yenge.. Ne diyorsun ikiz olayına? Şok oldun değil mi?

HAN:Oldum valla. Sizden hiç böyle bir şey beklemezdim.

Y:Aşk olsun anne kimden beklemezdin? Cilveleşme desen, alasıyla yer mekan fark etmeksizin ful cilveleşiyorlar. Ee tutku desen, annem, babam, dedem demiyorlar, bakışlarıyla birbirlerini yiyorlar. Onların ikizi olmayacakta kimin olacak.

HAN:Hee doğru dedin valla kızım. Bende ki de laf işte.

M:Sen bana hava atıyordun sanki değil mi?

HAN:Ne diye atmışım?

M:Sözlerini mıh gibi aklımda tutuyorum. Aynen şöyle dedin "Söyle bakalım. Skor olarak senden öndeyim, bende üç, sende bir tanecik var. Çok merak ettim benim gibi tecrübeli bir annenin bilemeyip, senin gibi iki günlük babanın bildiği şey neymiş bakalım."

HAN:Aman sakın ha hiçbir şeyi unutma sen. Kindar ne olacak?

M:Ee senin kırk yılda yaptığını bu yaşta yaptık, skorsa skor. Hem de iki kerede yakaladık seni. Ne diyeceksin şimdi?

HAN:Ne diyeyim? Bir laf ettim, pişman ettin. Senle uğraşılmaz valla.

M:Sen dur bir oğlumla kızım büyüsün, Allah nasip ederse bir ikizimiz daha olacak. Değil mi karıcığım?

R:He canım hee. Benim de işim gücüm yok. Dünyaya sana çocuk doğurmak için gelmişim.

M:Aşk olsun karıcığım, benim çocuğum senin neyin? Alınırlar bak. onlar artık bizi duyuyor. Hele Mirhan'ıma bak, nasıl masum masum bakıyor gözlerine.

MR:Kades..

R:Tamam annecim

M:Hayır oğlum kardeş değil. Kardeşler. Hem de iki tane.

Kendisine şaşkınca bakan kalabalığa döndü. Gülümseyerek konuşmaya başladı.

M:Söylemiş miydim? Bizim ikizimiz olacak.

HAN:Anladık yav.. valla bak anladık. İkiziniz olacak. İlla gözümüze sok.

M:Sokacam tabi. Herkese nasip olmaz ikiz çocuk. Ama bize oldu...Ahhh güzel karım çok seviyorum seni.

R:Bende seni seviyorum kocam. 

umarım beğenirsiniz yeni bölümde görüşmek üzere


hercai 43 sonrasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin