R:Miran, Mirann. Uyan hadi.
M:Hıı. Tamam beş dakika daha.
R:Yok beş dakika falan kalk hadi.
M:Tamam o zaman iki buçuk dakika.
R:Miran iki buçuk dakika ne ya. Kalk hadi.
M:Tamam bir dakika.
Reyyan Miran'ı böyle ikna edemeyeceğini anladı. Miran fırsatçılığı aklına geldi. Onu uyandırmanın en kolay yolu aklına geldi. Dudağına hafif bir öpücük kondurdu. Geri çekilip yüzüne baktı. Hala uyuduğunu görünce tekrar öpücük kondurdu. Ama Miran yine uyanmadı.
R:Off Miran yaa. Tamam yorgunsun da şurada ne kadar beraber kalacağız. Sanki hep birlikteyiz sen anca uyu. Sonra yok ben seni çok özlüyorum bilmem ne. O yüzden geldiğimizden beri uyuyorsun. Off off.
Söylenmeye devam ederken üzerinde bir ağırlık, dudaklarında sıcak bir dudak baskısı hissetti.
----------------------------------
Daha Reyyan ne olduğunu anlamadan, Miran onun dudaklarında kaybolmaya başladı. Öpücükleri küçük başlamıştı ama çok değil birkaç saniye sonra odanın içerisinde yangın varmış gibi alev alev yanmaya başladılar. Reyyan Miran'ın öpücüklerine karşılık veriyordu. Ne ara kollarını kocasının boynuna doladı, ne ara vücudu kocasının okşamalarına tepki vermeye başladı anlamadı ikisi de. Kalplerinin atış sesleri birbirine eşlik ederken, Reyyan kollarından aşağıya karnına doğru giden elleri hissetti önce.
R:Miran durmamız lazım.
Düşünme yetisini yavaşça kaybediyordu. Kolları anın verdiği heyecanla halsizleşmiş bir şeylere tutunma ihtiyacı duyuyordu. Bu ihtiyacı karşılayacak tek şey, şuanda ağırlığını vermeden üzerinde uzanıp, dudaklarıyla ona tatlı işkenceler yapan kocasıydı.
M:Güzel karım benim. Biliyorum durmamız lazım ama duramıyorum. Durmak istemiyorum.
Karnının üzerinden geçip bacaklarına giden elleri tutması gerektiğini biliyordu. Müsait bir yerde değillerdi. Müsait bir zamanda değillerdi. Ama neden engel olmak istemiyordu. Mani olamıyor, dahası onun durmasını da istemiyordu. Dudakları öpülmekten hoşlandığını belli edercesine geziniyordu Miran'ın dudaklarının sıcaklığında. Dudakları ayrıldığında nasıl yaptığını bilmeden boynunda yer açtı kocası için. Öpücükler boynuna yönlendi. Elleri kocasının saçlarına gitti. Canını yakacağı aklına gelmiyordu. Asılabildiği kadar asıldı saçlarına. Kendisine daha çok çekti.
R:Mirann..
Bacaklarına giden el hedefini bulmuştu. Hafif bir okşamadan sonra elbisesinin eteklerinden yukarıya doğru sıyrıldığını anladı. Durdurması gerekiyordu. Devamını getiremeyeceklerdi. Devamını getiremeyecekleri şey için heyecanlanmak ne kadar mantıklıydı, gerçi mantık işlemiyordu artık.
R:Miran ben..
Elbisesi ağır çekimde vücudunda yukarıya doğru hareket ederken, boynunu öpmeyi bırakıp Reyyan'ı titretecek bir şekilde hafif ısırıklar bırakmaya başladı Miran. Elbise kollarından çıkıp, vücudunun önemli bir kısmı gözler önüne serildi. Miran'ın gözleri yanmaya başladı. Heyecandan hızlanan nefesiyle hızlanan nefesi, gördüğü manzara ile sanki kesildi. Ellerini yavaşça vücudunda gezdirirken Reyyan'ın heyecandan ve utançtan kapattığı gözlerine öpücük kondurdu.
M:Reyyanım aç gözlerini göreyim güzel gözlerini. Gözlerindeki beni. Beni senden mahrum etme lütfen.
Reyyan utançtan kıpkırmızı olmuştu. Gözlerini açtı yavaşça, Miran'ın gözlerine aşkla bakan gözlerinin vücuduna kaydığını görünce utançla başını çevirdi.
R:Bakma bana öyle. Gözlerinde yangın var sanki. Utanıyorum ben.
M:Neyden utanıyorsun Reyyan. Benden mi? Kocandan.
R:Utanırım tabi, kocamın bana yaptıklarına bak. Hadi ver elbisemi. Çıkmamız lazım. Hiç müsait bir yerde ve zamanda değiliz.
Alınlarını birleştirdi Miran.
M:Haklısın karım. Eğer durmazsak, bende duramam artık. Ama zorlanıyorum artık güzelim.
R:Miran yapma böyle. Ben sanki senden çok mu farklıyım? Ama burada olmaz her şeyden önce anneannem dışarıda ayıp. Hadi kalkalım, biraz daha kalırsak anlayacak anneannem içeride ne yaptığımızı.
M:Ne yapmışız her evli çift gibi sevi...
Reyyan'ın elini dudaklarına kapatmasıyla gülümsedi.
R:Sussana Miran. Söylenir mi öyle? Ayıp bir kere.
M:Neyi ayıp yahu. Evliyiz biz. Zaten millet bizim o işi çoktan hallettiğimizi düşünüyor. Hatta baban seni hamile sanıyor. Böyle şeylerin ayıbı olmaz.
R:Kocamsın diye her yerde böyle açık açık konuşulmaz Miran.
M:Ne her yeri Reyyan, karımla konuşuyorum. Oda mı ayıp? Hem hatırlarsan biz seninle daha önce birlikte olduk. İlk değil bu.
R:Evet hatırlıyorum, ilk değil.
Sesi ister istemez çekinik çıktı. Gözlerini kocasının gözlerinden kaçırdı. Miran karısında ki değişimi ve değişimin sebebini hemen anladı.
M:Hep böyle olacak değil mi? Ne kadar affettim desende içinde bir yerde o kırgınlık duracak. Ben ne yapmalıyım bilmiyorum Reyyan?
R:Bir şey yapamazsın Miran. Ne yaparsan yap aklıma geliyor, elimde değil. Ama yavaş yavaş normale dönecek. Yavaş yavaş o görüntüler gözümün önünden gidecek. Bize sabretmekten başka bir şey düşmüyor.
Dudakları tekrar birleşti ama bu sefer farklı olarak ikisinin de gözyaşları eşlik etti bu aşka.
Ş:Reyyan, Miran hadi evlatlarım kalkın bir şeyler yiyin, sofra hazır.
Reyyan acelece dudaklarını ayırdı, elbisesine uzandı.
R:Eyvah Miran yakalandık. Ben dedim sana değil mi, yakalanacağız diye. Ama beni dinleyen kim. Allahtan kapıyı falan açmadı şu halime bak.
M:Ne var halinde Reyyan. Bence gayet güzelsin. Hatta fazla güzel. Hem onlar yapmadı sanki. Onlar yapmasa ben olmazdım değil mi?
R:Sus Miran sus. Hadi bırak bak, ayıp ama valla nasıl bakacağım ben anneannemin yüzüne. Çıkalım hadi. Suç sende değil ki gerçi bende bir engel olamadım ki....
Diye söylenmeye devam ediyor bir yandan da üzerini giyiniyordu. Karışmış saçlarını da düzenleyip kocasının yanına yaklaştı, dudaklarına bir öpücük bıraktı.
R:Geldik anneanne, geldik. Miran uyanmak bilmedi bir türlü.
yorumlarınızı bekliyorum. umarım beğenirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hercai 43 sonrası
FanficÖzel bölümler için yeni bir hikaye oluşturdum.. hercai 43.bölümden keşke böyle olsa dediğim şekilde devam ettim. hep okurdum birde yazayım dedim.