M:Miran, Miran, Miran. Yok artık Miran falan. Kurudum kaldım burada ya. Bizi düşünen yok Mirhan efendi hem benim olana çöreklendi, hem de beni yaklaştırmıyor. Oğlunla konuş Reyyan, aramızdan çekilsin.
R:Ne? Nasıl konuşayım Miran? Yirmi yaşında ki insanla konuşur gibi bir aylık çocuğa aramızdan çık diyorsun.
M:Banane. Hadi at yan tarafa o biraz debelensin, iki dakika öpeyim seni.
R:Olmaz Miran.
M:Olur olur. Sen ver Mirhan'ı bana.
R:Miran olmaz dedim.
M:Bende olur dedim. Hiç mi acıman yok bana? On aydır elimi süremedim karıma.
R:Ne? Pardon Miran ama bir ay önce İstanbul da ne yaptık acaba?
M:Hatırlamıyorum.
R:İşine gelmedi ondan hatırlamıyorsundur.
Miran yavaşça yatakta doğrulup Mirhan'ı kucağına aldı. Reyyan'ın yan tarafına yatırdı. Alnına öpücük kondurup, Reyyan'ın üzerine doğru eğildi. Dudaklarına hafif öpücük kondururken, kapının aniden açılmasıyla Reyyan'ın Miran'ı üzerinden itmesi bir oldu. Beklemediği geri itilişle dengesini sağlayamayan Miran yataktan düşüp, kafasını vurmuştu.
M:Ahh. Yav ne oluyor ya?
R:Ye-yenge.
Reyyan dönüp Miran'a baktı.
R:Miran iyi misin?
M:Ahh. İyiyim iyi. Maşallahım var. Ben anlamıyorum ki. Oğlu gözümü çıkarır, annesi kafamı kırar. Derdiniz beni öldürmekse tek seferde yapın, böyle uğraşmayın.
R:Allah korusun Miran. O nasıl söz?
M:Yenge senin neden kapı çalma adetin yok ayıptır sorması? Bence biz ne yapalım biliyor musun? Odaları değiştirelim. Maşallah kendi odandan çok bizim odamızdasın.
HAN:Dil de maşallah pabuç kadar. Senin ne işin var burada?
M:Benim ne işim mi var? Reyyan gördün mü kadın ciddiye aldı. Nerede odamda mı? O nasıl soru acaba? İlaçlarını mı almadın?
HAN:İlaç milaç yok. Bak benim cinlerim tepeme geliyor haberin olsun. Çocuk doğalı bir ay oldu. Artık düğün hazırlıklarına başlayacağız. Bu da demek oluyor ki. Artık sen bu evde yaşayamazsın.
R – M:Ne?
R:O neden ya?
M:Hay ağzını öpeyim güzel karım. Ağzımdan aldın lafı.
R:Miran. Yengemin yanında tövbe tövbe.
M:Ben misal olarak söyledim canım yoksa şey değil yani...
HAN:Sus ben senin ne niyetle söylediğini biliyorum. Mecazen de olsa, gerçekte olsa bundan sonra Reyyan'a yaklaşamazsın. Düğün olana kadar otelde yaşıyorsun. Bu eve adım atamazsın.
M:Yenge valla çok gülerdim ama inan hiç halim yok. Karıma sarılıp uyumak istiyorum. Bak sabahın bu saatinde yordun beni. Yorgunluktan uykum geldi.
Handan, başını hızlıca sallayarak Reyyan'ın yanına geldi, Mirhan'ı kucağına aldı.
HAN:Öp oğlunu.
Miran şaşkın bakışlarıyla Mirhan'ın alnına derin bir öpücük kondurdu.
HAN:Arkamı dönüyorum öp karını da. Ama yanaktan ha.
Miran çapkın sırıtışıyla Reyyan'ın dudaklarına yapıştı. Birkaç saniye sonra Handan'ın öksürmesiyle zoraki ayrıldı.
HAN:Yanaktan dedim Allahtan. Hadi şimdi çık dışarı. Veda öpücüğünü de verdiğine göre naş.
M:Yenge ben bu şakayı hiç sevmedim. Sence de biraz abartı değil mi?
HAN:Şaka yapan olmadı zaten. Hem sen evlilik teklif etmeye İstanbul'a git. İsteme yapacağım diye, kim ne giydi diye düşünmekten benim beynimi zorla. Doksan yaşında ki adamı elinde oyuncağa çevir. Şimdi ben düğün olmadan birlikte kalamazsınız deyince abartmış oldum, öyle mi? Senin işine gelmediği için abartı diyorsun. O yüzden sevmedin. Gözüm ikinizin üzerinde. Hadi çık dışarı.
M:Yengee..
HAN:Bırak o küçük Emrah hallerini. Ben yemem hadi dışarı.
M:Off ya of. Şansıma tüküreyim. Neden benim yengem böyle ya neden? Resmen karımla arama pranga vurdu.
Miran elini sinirle alnına vururken dışarıya çıktı. Miran'ın arkasından bağırmaya başladı.
HAN:Şurada bir ay ayrı kalacaksınız. Ne olmuş yani? Reyyan ayrı duracaksınız. Beni bir daha buraya getirtme.
R:Ta-tamam yenge.
Handan saçını savurup dışarıya çıktı.
R:Oğlum nedir bizim bu çektiğimiz? İlk evlendik, aslında evlenmemişiz ayrı düştük. Gerçekten evlendik, öpüştük koklaştık babam hastanelik oldu. Tam işler düzeldi anneannem geldi. İstanbul'a gittik fırsat bu fırsat dedik Elif öldü. Tam buradan gideceğiz dedik, bu sefer boşandık dedik. Tam kavuştuk dedik Miran'ın Şadoğlu olduğu ortaya çıktı. Çocuğumuz oldu bu sefer de düğün araya girdi. Şimdi sen söyle oğlum. Bizim bu çektiğimiz ne? Hı.
Reyyan, Mirhan'ın yumuk yumuk ellerini sıkıp ufacık bir öpücük kondurdu yanaklarına.
R:Cevap yok mu Mirhan ağa? Hadi gel bakalım, bezin bana geldi yine. Hadi yırttın.
Akşam tam yatağa yatmış uyuyacakken telefonun sesiyle tekrar doğruldu. Ekranda ki ismi görünce yüzüne kondurduğu gülümsemeyle telefonu açtı.
R:Miran. Aşkım.
M:Reyyan odada birisi var mı?
R:Babamla annem yanımda, dedem karşımda, bende oturdum sana aşkım diyorum.
M:Yine formundasın maşallah. Hiç kocamdan ayrı kaldım falan demiyorsun. Hemen Mirhan'ı sat. Geliyorum ben.
R:Saçmalama Miran. Ne diyeceğim ben?
M:Ben karışmam valla odaya gelirim, üstüne kendimi bastırırım, üstüne de beni Reyyan çağırdı derim, suçu senin üzerine atarım.
R:O nasıl bir plan ya?
M:Valla yaparım. Hadi beş dakika var. Acelece bırak hemen.
R:Miran. İnsan çocuğunu böyle başından atar mı?
M:Başka zaman atmam ama şimdi atarım. Hadi git bırak gel.
R:Tamam Miran tamam. Gidiyorum. Ne diyeceksem ben insanlara?
M:Bulursun sen bir şey, benim sana güvenim tam.
R:Of Miran gece gece başıma iş açtın.
M:Sen bir Mirhan'ı bırak. Bak gece gece ben senin başına ne işler açacağım?
Reyyan hafif bir tebessümle birlikte, gözlerini devirip telefonu kapattı. Mirhan'ı kucağına aldı.
R:Oğlum kusura bakma. Babamın gece gece ateşi başına vurmuş. Sana kapı göründü, hadi bakalım.
Reyyan, Mirhan'ı kucağına aldı, birkaç eşyasını ayarlayıp Handan'ın kapısına gitti.
R:İyi geceler yenge. Nasılsın?
HAN:Hayırdır Reyyan gece gece.
R:Ne olsun yenge? Miran'ı gönderdin, gece Mirhan'ı o uyutuyordu, al bakalım torununu. Bu gece sende ben yatacağım.
Mirhan'ın yanaklarından kocaman bir öpücük alıp, yengesine el salladı.
R:İyi geceler.
HAN:Ama Reyyan. Reyyan, Rey...Hayda kaldın mı bana Mirhan bey. Gel bakalım Hüma'yla oynarsın artık.
umarım beğenirsiniz . biraz sonra bir bölüm daha gelecek. dünün telafisi görüşmek üzere
![](https://img.wattpad.com/cover/243895268-288-k338001.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hercai 43 sonrası
FanfictionÖzel bölümler için yeni bir hikaye oluşturdum.. hercai 43.bölümden keşke böyle olsa dediğim şekilde devam ettim. hep okurdum birde yazayım dedim.