Saat sekizde çalan alarmın sesiyle gözlerini açmak zorunda kaldılar. Miran uyanmış, uyanmak bilmeyen karısının başına oturmuştu. Bir yandan esnerken, bir yandan da Reyyan'ı dürtüyordu.
M:Reyyan, Reyyan kalk güzelim uçak kaçacak.
R:Hı.
M:Hadi güzelim uyan. Daha kahvaltı yapacağız, oğlumuzu alacağız. Uçağa yetişeceğiz oho ooo çok iş var. Kalk hadi.
R:Tamam beş dakika daha.
M:Hadi kalk güzelim bitmez o beş dakikalar.
R:O zaman on dakika olsun.
M:Güzelim azaltman gerekirken neden çoğaltıyorsun? Kalk hadi.
R:Tamam sen git geleceğim ben.
M:İyi o zaman ben çay suyu koyup geliyorum. Sende kalk üzerini giy tamam mı güzelim?
R:Tamam Miran.
Reyyan'ın kapalı gözlerle mırıldanarak cevap vermesiyle, başını iki yana sallayıp kapıdan çıktı. Aradan geçen on dakikadan sonra tekrar odaya geldiğinde Reyyan'ı yüzüstü yatar halde buldu. Sırtı olduğu gibi görünüp, Miran'ın yutkunmasına sebep olurken, örtü kalçalarına kadar açılmış, saçları yastığa yayılmış, öylece uyuyordu.
M:Şu manzaradan sonra gel de yataktan çıkmak iste. Nasıl olacak diyen yok.
Yavaşça yaklaştı Reyyan'ın yanına. Üzerine doğru eğilirken kokusunu içine çekti. Sırtına kondurduğu tüy kadar hafif öpücüklerle üzerine uzanıp, o öpücükleri boynuna kaydırdı.
M:Güzel karım kalkacak mısın? Hayır kalkmayacaksan ben yatağa geleceğim de.
R:Çok uykum var Miran. Üzerimden tren geçmiş gibi.
M:Aşk olsun Reyyan. Bir tren olmadığım kalmıştı, onu da oldum tam oldu. Madem sen kalkmıyorsun ben geliyorum o zaman. Balayını da yapmayıveririz artık.
Duyduğu sözle Reyyan hemen yataktan kalktı.
R:Yok kalktım ben. Hemen iki dakika da hazırlanırım valla...Gideceğiz değil mi?
Miran'ın gözlerini sabitlediği yeri görünce başını iki yana sallayıp, çenesinden tuttu kocasının.
R:Miran gözlerime bak.
M:Bakıyorum güzelim.
R:O baktıkların göğüslerim.
M:Ben orada da gözlerini görüyorum.
R:Oldu canım. Gözlerini çek malum yerden, sonra da hazırlanalım gidelim. Daha Mirhan'ı alacağız.
M:Miran sevişmek isteyince kılın kıpırdamıyor. Mirhan deyince hemen doğrul. Senin önceliğin her zaman için benim.
R:Ayy Miran. Senin bu kıskançlığını ne yapacağız?
M:Mirhandan daha çok benimle ilgilenirsen, bende kıskançlık falan kalmaz.
R:O senin oğlun hatırlatmak istedim.
M:Ben senin kocanım hatırlatmak istedim.
İki Saat Sonra
R:Miran daha inmeyecek mi bu uçak? Valla kriz geçireceğim artık. Otur otur bir hal oldum.
M:Az kaldı güzelim. Biraz sonra inişe geçeceğiz.
R:Tamam o zaman. Ver istersen Mirhan'ı biraz. Kolun ağrımıştır.
M:Yok güzelim dursun. Bit kadar bir şey zaten, niye ağrısın. Uyuyor zaten küçük bey.
Başını eğip, oğlunun başına bir öpücük kondurdu.
M:Nasıl tatlı Reyyan şuna bak. Valla ben hayatımda böyle güzel bir çocuk görmedim.
R:Allah Allah. Kendi çocuğun olduğu için olmasın o.
M:Ee annesi afet, babası taş. Ne olacaktı?
R:Bu kadar mütevazi olmak yormuyor mu seni?
M:Yok canım neden yorulayım?
Duydukları anonsla kemerlerini takıp, beklemeye başladılar. Valizleri olmadığı için beklemeden, kapıya doğru gittiler. İç hatlar kapısından çıkıp etrafa baktıklarında siyah bir arabanın başında, elinde kağıtla bekleyen adamı gördüler. Hızla yanına gidip arabaya bindiler. Etrafı inceleyerek otele geldiler. Odalarına girdiklerinde Reyyan ağzını açmış bir şekilde etrafa bakmaya başladı.
M:Güzelim ağzını kapat.
R:Miran çok güzel.
M:Sevdin mi?
Mirhan'ı yatağa yatırıp, kocasına döndü.
R:Sevdim tabi. Ama ne gerek vardı bu kadarına? Benim için önemli olan birlikte olmamız.
M:Birlikte olmamız bana da yeter güzelim ama bu birlikteliği biraz süslemekten zarar gelmez.
R:Ee Mirhan nerede yatacak?
M:Yok ona yatacak yer. Gitsin nerede yatarsa yatsın sıpa. Bana ne?
R:Ne?
Miran'ın yüksek sesle attığı kahkahalarla kaşlarını çattı.
M:Şaka yaptım güzelim. Yan odada.
Reyyan çok canını acıtmadan Miran'a vurdu. Yüzünde ki gülümsemeyi göstermemeye çalışarak kaşlarını çattı.
R:Bu nasıl şaka Miran? Yapacak başka şaka bulamadın mı?
M:Ne varmış canım? Mis gibi şaka. Ama kabul etmem lazım ki, senin buna inanman daha komikti. Bir insan evladını nasıl kapının önüne atar.
R:Söz konusu sen ve senin kıskançlığın olunca, insan ister istemez inanıyor.
M:İnanma her şeye öyle.
Ellerini çırpıp, karısının elini tuttu. İkisinin de yüzünde ki gülümseme ömre bedeldi.
M:Gel bakalım valizlerimizi açalım.
R:Valiz?
M:Valiz yaa. Ben karımı hiç yorar mıyım? Ben böyle bir adam mıyım?
Giyinme odasına girdiklerinde Reyyan bir kez daha şaşkınca açtı gözlerini. Gözleri anında doldu. Odanın her yerinde kıyafet vardı. Ayakkabılar, çantalar...Hemen yan tarafta Mirhan için kıyafetler vardı. Ellerini tek tek gezdirdi her birinde. Yaşlı gözlerle döndü kocasına.
R:Miran sen ne yaptın?
M:Sevdim..aşık oldum... kalbimi bir kadının ellerine verdim...çok sevdim..çok..şimdi ben ne yapıyorsam, kalbimi eline verdiğim kadın yaptırıyor bana.
R:Seni çok seviyorum adam. Sanki kalbim sığmıyor yerine, ciğerlerim yetmiyor nefes almama. Sanki dünya buz tutmuşta, ben senin gözlerinde yangınların ortasındayım. Tüm bedenim istemsizce aşkını haykırıyor sanki. Her hücrem, her an "sen Miran'a aşıksın" diyor.
M:Güzel sevgilim benim.
umarım beğenirsiniz yeni bölümde görüşmek üzere .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hercai 43 sonrası
Hayran KurguÖzel bölümler için yeni bir hikaye oluşturdum.. hercai 43.bölümden keşke böyle olsa dediğim şekilde devam ettim. hep okurdum birde yazayım dedim.