43-107

823 49 37
                                        

Reyyan derin bir nefes alıp, nefesle birlikte dibine kadar girmiş Miran'ı kendisinden hafifçe uzaklaştırdı.

R:Tamam Miran anladım ben. Sus artık. Zira benim gözümde canlandı.

M:Benim de canlandı valla.

R:Sen, o el hareketini yaptığın üç saniyede tüm bunları mı düşündün?

M:Ben o üç saniye de neler düşünüp, hayal ettim, gözümün önüne getirdim. Duysan aklın uçar valla. Hadi gidelim. Ben anlatırken bir fena oldum valla. Evde yakalanırız. Otele gidelim.

Miran hızla satış personeline döndü.

M:Siz bize bu mağazada ki her geceliğin her renginden, otuz altı beden birer tane ayarlayın.

R:Ne? Ne yapacağız o kadar geceliği Miran?

Miran, Reyyan'ı kenara çekti.

M:Ben anlatırım sana ne yapacağımızı?

R:Saçmalama Miran. Azdın mı? Kudurdun mu? Ateşin başına mı vurdu? Biz daha eve gitmeden, tüm Midyat duyar senin bütün gecelikleri aldığını. Hayatta olmaz. Alamazsın tüm gecelikleri. Birkaç tane alalım. Çıkalım Allah için.

M:Olmaz Reyyan. Denemeden mi alacaksın? Bir bak kumaşı nasıl, dokusu nasıl? Çünkü ben çok iyi biliyorum, senin tenin pamuk gibi. Her kumaş taşıyamaz seni.

R:Abartma Miran. Denemeye gerek yok. Hem sen bir dükkan gecelik alırken hiç denemeye gerek olmuyordu.

M:Ben senin bütün vücut hatlarını ezbere biliyorum. O yüzden denemeye gerek görmedim. Ama düşününce bence denemelisin. Hatta deneyeceksin. Mesela şu bence çok güzel. Hadi hemen dene.

R:Miran denetecek başka bir şey bulamadın mı? Bence hiç uğraşmayayım. Üzerimi çıkartayım, karşında çamaşırla durayım. Daha kapalı olurum...

M:Çok komiksin. Hadi dene. Bak kabin bu tarafta.

R:Senin aklından ne geçiyor?

M:Hiçbir şey. Hadi git güzelim.

Reyyan arkasını döndü, gözlerini kısarak baktı kocasına. Kabine girdi. Üzerini çıkarttı. Geceliği üzerinden geçirmişti ki, kabinin kapısı açıldı. Miran kafasını içeriye uzattı.

R:Mi-Miran. Delirdin mi? Ne yapıyorsun burada? Çık dışarı, valla yakalanacağız. Çık hadi.

M:Ne çıkması ya? Ben sırf seni böyle görebilmek için denettiriyorum. Yoksa denemeye gerek yok. Zaten olacak.

R:O kumaş sözleri hep palavraydı değil mi? Aşk olsun Miran.

M:Olsun tabi güzelim de. Ben seni düşündüm tabi. Bu yüzden denemeni bu kadar çok istedim. benim seni düşünmediğim tek bir anım bile yok.

R:Bu düşünme benim dediğim anlamda değil galiba.

M:Pek değil. Sen şimdi onu bunu bırak, nasıl güzel olmuş? Nasıl yakışmış? Valla ağzımın suyu aktı. Şöyle bir dön bakalım. Gözüm gönlüm açılsın.

R:Ben sana çık diyorum, sen gözüm gönlüm açılsın diyorsun. Olacak iş mi Miran?

M:Ne olmuş yani? Sanki yabancıya mı gösteriyorsun, kocanım ben sonun kocan.

R:Olmaz dedim Miran.

M:Bende olur dedim. Bak benim öpüşüme karşılık vermeden duramazsın. Girerim içeriye o dudakların şişene kadar öperim seni. Artık o öpüşmenin sonu nereye varır sen hesapla.

R:Of Miran of.

M:Oflama kocaya. Dön bakayım. Şöyle bir salın.

Reyyan'ın etrafında dönmesiyle birlikte ıslık çalmaya başladı.

M:İyi hadi birde öp çıkayım.

R:Küçük ama.

M:Tamam dedim ya Reyyan.

Reyyan, Miran'a yaklaşıp öpücük kondururken dudaklarına, o küçük öpücüğün böyle sonuçlanacağını tahmin etmemişti. Miran içeriye girmiş, sandalyeye oturmuş, Reyyan'ı da kucağına oturtturmuştu. Kendilerini iyice kaptırmışken dışarıdan gelen sesle, kendilerine geldiler. Alınları birleşik, dudakları titrekti.

R:Miran ye-yengemler geldi. Çıkmamız lazım.

M:Farkındayım Reyyan ama çıkmak istemiyorum. Kalalım böyle.

R:Olmaz Miran. Zaten her akşam geliyorsun. Yakalanmayalım ne olursun? Yengeme yeterince malzeme verdik zaten. Hadi önce sen çık, ben toparlanıp geliyorum.

Karısının dudaklarına öpücük kondurarak konuşmaya başladı.

M:Tamam..güzelim. Seni çok seviyorum...Akşamı iple çekiyorum valla.

R:Bende seni çok seviyorum. Hadi çıkalım artık...Allah'ım şu halimize bak. Birisi deseydi ki, bir mağazanın kabininde kocanla öpüşüp, koklaşacaksın hayatta inanmazdım.

M:Ee ne oldum değil, ne olacağım diyeceksin.

R:Eminim o sözü bu durum için söylememişlerdir.

M:Ne fark eder? Bizim durumumuz için çok uydu. Hadi çıkalım.

Miran dışarıya çıkıp personelin yanına gitmişti. Reyyan gelene kadar seçebildiği kadar çok gecelik seçip arabaya yükletmeye başlamıştı. Kapının önünde sohbete dalan Handan ve Zehra arabanın bagajına yüklenen poşetlere şaşkınca bakmaya başladı. Handan kafasını içeriye uzatmış bakarken, Zehra'yı kolundan çekti. Sessizce kavga eden Reyyan ve Miran'ın yanına geldi.

H:Oğlum neden böyle yaptın? İki parça şey almışsın hiç yakışıyor mu Miran ağaya?

M:Bak gördün mü az buldu yengem. Sen hala bana kız.

R:Yengem az bulmadı, laf sokuyor sana.

M:Benim yengem asla laf sokmaz. Az gelmiş kadının gözüne.

HAN:Tabi benim gözüm yirmi otuz taneyle doymaz. En az altmış yetmiş olması lazım.

M:Yenge..

Z:Ee iyi haydi aldıysanız gidelim. Daha alınacaklar var.

R:Daha ne var ya? Yoruldum ben valla. Benim evde elli günlük bebeğim var ya. Daha ne istiyorsunuz benden?

HAN:Zehra sen bu kızı neyle yıkadın, ne yedirdin, ne içirdin? Bir insanın gözü bu kadar tok olur mu? Kızım bu senin düğün alışverişin, aldın aldın. Sonra kredi kartı istiyorsun da vermiyorlar.

M:Reyyan'ın kredi kartı istemesine gerek yok yenge.

HAN:O nedenmiş?

M:Reyyan da benim bütün kartlarımın ek kartı var. Şu an Reyyan elindeki kartla, isterse konak bile satın alabilir.

umarım beğenirsiniz. yeni bölümde görüşmek üzere. görüşlerinizi belirtirseniz sevinirim iyi akşamlar. iyi okumalar.

hercai 43 sonrasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin