43-160

603 40 21
                                        


D:Aslında b...

M:Neyse vazgeçtim sen söyleme. Ben karımı tanırım, sonra neden benden değil de bir başkasından öğrendin diye kızar. Sen söyleme. Benim karım uyanır kendisi söyler.

Z:Sen onun inadını bilmezsin doktor. Sırf bunu Miran'a kendisi söylemek için yine uyanır benim kızım.

D:Tamam o zaman siz bilirsiniz. Ben gideyim geçmiş olsun.

M:Teşekkür ederim doktor. Allah senden razı olsun. Dünyaları verdin bana.

D:Ne demek? Biraz sonra normal odaya alacaklar. Hemşireler size bilgi verecekler ne zaman içeriye gireceğinize dair. Tekrar geçmiş olsun iyi günler.

Giden doktorun arkasından sıkıca sarıldı damadına Zehra. Alnına öpücükleri kondururken dilinden bu kez şükür sözleri dökülüyordu. Reyyan odaya alındıktan bir iki saat sonra yanına girdiler. Karısının gözlerini kapalı gördükçe kalbi burkuluyordu. Aklına gelenle birlikte, eline telefonu alıp dışarıya çıktı. Fırat'la konuşmuş, konaktan çıktıktan sonra olanları öğrenmişti. Her ne kadar Aslan'a kızgın olsa da, Sultan yengesiydi. Yıllarca çok iyiliğini görmüştü. Daha Sultan'ın yazdığı mektubu bilmeden Gönül'e kendisi dönene kadar sahip çıkmasını, artık Gönül'ün kendisine emanet olduğunu söylemişti. Ardında da Mirhan'ı hastaneye getirmesini istedi. Telefonu kapatıp odaya döndüğünde Zehra hanımı koltuğun üzerinde yorgunluktan uyuyakalmış gördü. Yüzüne kondurduğu gülümsemeye odadan tekrar çıkıp beş dakika sonra geri döndü.

M:Anne..anne uyan.

Zehra duyduğu sesle birlikte hemen yerinden sıçradı.

Z:Ne-ne oldu? İyi mi kızım? Ne oldu?

M:Şii şşii tamam. Reyyan iyi hala uyuyor. Sana bir oda hazırlattım. Reyyan uyandığında seni böyle görmesin. Hadi sen git biraz dinlen.

Z:Yok olmaz ben kızımı yalnız bırakmam.

M:Kızın zaten yalnız değil anne. Ben varım, kocası. Oğlu da gelecek biraz sonra. Hadi sen git dinlen.

Zehra'yı ikna edip gönderdikten sonra Reyyan'ın yanına yaklaştı. Ellerini tutup dudaklarına götürdü. gözleri tekrar dolarken, konuşmaya başladı.

M:Bak bu benim için rekor. Tam yedi saattir senin o güzel gözlerini görmüyorum. O bülbülleri kıskandıran sesini duymuyorum. Bu ne kadar zor biliyor musun sen? Uyan hadi. Aç gözlerini. Sensiz ben hiç oluyorum.

Ellerini dudaklarına götürüp gözlerini sıkıca kapattı...Kaç dakika kaldı orada farkına varmadan bekledi...Sonunda avucunun içindeki kımıldanmayla hızla doğruldu yerinden. Karısının yüzüne yaklaştırdı yüzünü iyice. Gözünü açtığı ilk anda tavanı değil, kendisini görmesini istiyordu. Sadece saniyeler sonra Reyyan gözlerini yavaşça açtı. Gözlerinde ki bulanıklığın gitmesi için birkaç defa açıp kapadı gözlerini. Gözlerini her kapatışta Miran'ın kalbinin teklediğini bilmiyordu. Bir dakika sonra gözlerini tamamen açmış etrafa bakıyordu. Miran'ın mutluluktan kanatlanacağı her halinden belliydi. Gözlerinden sevinç yaşları akarken, karısının yüzünü avuçlarının içine alıp, dudaklarına defalarca kez öpücük kondurdu.

M:Allah'ım sana şükürler olsun Ya Rabbim. Adağım vardı. Yüz kurban kestirip dağıtacağım. Sana şükürler olsun Ya Rabbim karımı bana bağışladın.

Miran kendi mutluluğunu yaşarken Reyyan etrafında olup bitenleri algılamaya başlamıştı. Aklı yavaş yavaş yerine gelirken oğlunun adını sayıklamaya başladı.

R:Mi-Mir..

M:Buradayım güzelim buradayım.

R:Mirhan..

M:Geliyor geliyor. Yolda geliyor oğlumuz.

Reyyan çatılı kaşlarıyla karşısında ki yakışıklı yüze baktı. Onu bir yerden tanıdığı belliydi. Ne demişti o? Oğlumuz mu? Ne demek oluyordu bu? Kendi oğlu nereden onunda oğlu oluyordu? Hızla etrafında gözlerini gezdirdi.

R:An-annem nerede? Babam?

Miran bir şeylerin ters gittiğini anladı karısının bakışlarından. Sanki gözlerinin içinde bir boşluk vardı. Yabancıya bakar gibi bakıyordu gözleri. Gözleri korkuyla kısıldı.

Miran İç Ses:Hafızanı kaybetmiş olamazsın değil mi Reyyan? Oğlunu hatırlıyorsun, anneni, babanı. Bir ben mi fazla geldim aklına?

M:An-annem dışarıda. Biraz yorgun düştü dinleniyor.

R:Babam.

M:O da konakta. Biraz işleri var da gelemedi.

R:Sen peki. Sen kimsin?

Miran duyduğuyla birlikte yerinde sallanırken, gözlerinden bir yaş firar etti.

M:Be-ben mi kimim? Be-ben şey, yani şeyimmm..Benn..Ben en iyisi doktora senin uyandığını söyleyeyim.

Miran hızla odadan çıktı. Kapıya sürtünerek yere çöktü. Gözleri iyice kendini koyvermişken, beyninin bangır bangır bağırdığı diline döküldü.

M:Beni hatırlamıyor.

Çöktüğü yerden hızla doğrularak, doktorun odasına gitti. Elleri sinirle yumruk olmuşken, sinirlerine hakim olmak çok zordu. Doktorun odasına daldı hızla. Doktorun yakasına yapışırken, sinirden gözleri yanıyordu.

M:Doktor sen benim karıma ne yaptın?

D:O-o ne demek Miran bey?

M:Bana sen kimsin dedi? Yabancı gibi baktı bana. Beni tanımadı. Gözlerini açmadan oğlunun adını sayıkladı, annesini, babasını sordu. Bana da döndü sen kimsin dedi..Ne oluyor doktor.

D:Miran bey imkanı yok. O kadar ciddi bir yarası yok. İmkansız hafızasını kaybetmesi.

Miran ellerini çözerken mırıldanmaya başladı.

M:İmkansız mı? Numara mı yapıyor yani?

D:Numara mı yapıyor bilemem? Ama hafızasını kaybetmiş olamaz.

M:Anladım doktor sağ ol. Ben ne olduğunu anladım. Halledeceğim. Kusura bakma.

Miran hızla odadan çıkarken aklına gelen anıyla birlikte yüzüne sinsi bir gülümseme yerleştirdi.

umarım beğenirsiniz . yeni bölümde görüşmek üzere 

hercai 43 sonrasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin