R:Miran diyorum ki, biz artık evimize geçsek mi? Eşyalarımızı falan alalım.
Z:O nereden çıktı kızım? Yaşıyoruz işte burada.
R:Öyle de anne bizde kuralım düzenimizi artık. Hem hemen gitmeyeceğiz ki eşyaları falan alalım şimdilik.
M:Tamam güzelim. Hallederiz.
Reyyan, Miran'a gülümseyip kahvaltısına geri döndü. Sessizce yapılan kahvaltının ardından Miran işe gitti. Reyyan mutfakta Melike'ye yardım ediyordu. Gözleri parlıyordu adeta.
ML:Ee ne olacak şimdi?
R:Önce hastaneye gitmem lazım, emin olmak için. Ya test yanlış sonuç verdiyse. Kan tahlili yaptırıp öyle heveslenmek istiyorum. Elim boş kalsın istemiyorum.
ML:Ee peki Miran'a nasıl söyleyeceksin?
R:Eğer kesin hamileysem, özel olsun istiyorum.
ML:Reyyan ben diyorum ki..
Duydukları sesle mutfaktan dışarıya çıktılar.
Z:Ahhhh, Hazar bey.. Ahhh. Geliyor.
R:Anne ne oluyor?
Konaktaki herkes sesleri duymuş çıkmıştı dışarıya.
HAN:Ne oluyor ya? Ne bu bağırış çağırış?
Z:Reyyan birisini ara. Baban nerede? Kocan nerede? Doğum başladı. Ahh. Acele edin.
R:Tamam anne bekle arıyorum hemen.
Reyyan elleri titreyerek telefonu aldı. Miran'ı aradı.
M:Güzelim ne çabuk özledin beni?
R:Miran, Miran çabuk.
Miran, Reyyan'ın telaşlı sesini duyunca oturduğu yerden kalktı hemen. Onunla birlikte babası da kalktı hemen ayağa.
H:Ne olmuş?
M:Ne oldu Reyyan? İyi misin sen?
R:Annem, annem doğuruyor. Acele gelin hadi çabuk.
M:Ne? Tamam, tamam hemen geliyoruz. Kapat sen geliyoruz biz hemen. Sen ambulansı ara. Bizden önce orada olursa müdahale eder.
R:Tamam, tamam. Hadi Miran çabuk.
Miran telefonu kapattı, hemen ceketini giymeye başladı. Onun telaşını gören Nasuh ve Azat'ta ayağa fırladı.
H:Oğlum ne olmuş?
M:Baba, annemin doğumu başlamış.
H:Ne? Şimdi mi yav?
N:O nasıl söz Hazar? Daha ne kadar bekleyecekti? Konuşmayın da gidelim hadi.
Hızla otelden çıkıp eve doğru yola koyuldular.
Şadoğlu Konağı
Reyyan hemen ambulansı arayıp, annesinin yanına koştu.
R:Anne dayan biraz ne olur? Aradım Miran'ı gelir biraz sonra. Biliyorsun o hızlı kullanır böyle zamanlarda. Beş dakikada burada olur.
Y:He şimdide kocandan konuşmanın tam yeri değil mi Reyyan? Bu nasıl yokluk be? İyi ki evlenmişsin sen.
R:Sen karışma Yaren. Kafası dağılsın diye uğraşıyoruz herhalde burada değil mi?
Z:Ahh.
R:Annem çok mu acıyor canın? Ne yapmak gerekir ki? Yenge sen bir şeyler yapsana. En tecrübelimiz sensin.
HAN:Olmaz tabi tecrübeniz. Birisi evlenir ama nasıl bir evlilik Allah bilir. Öbürü hamileyim der yalan söyler. Sizde bu akıl varken daha çok tıkanıp kalırsınız böyle.
R:Yenge şimdi bunları konuşmanın sırası mı?
Y:Reyyan, annenin kafası dağılsın diye uğraşıyor annem. Sende hiçbir şeyden anlamıyorsun.
R:Yaren.
HAN:Sen sus kız. Zaten sana kızgınım. Bak kız annesini nasıl sakinleştirmeye çalışıyor doğumunda. Sen neredeydin ben doğum yaparken. Gelmiş bir de burada laf sokmaya çalışıyor. Ben sana buradan bir laf sokarım, oturup kalırsın orada. En iyisi sus, delirtme beni.
Başını Zehra'ya çevirdi.
HAN:Derin derin nefes al eltim. Hemen bir anda olup bitecek. Nerede kaldı bunlar. Senin kocan gelene kadar çocuk doğacak valla eltim.
Dışarıdan duyulan ambulansın sesiyle birlikte, herkes ayağa kalktı. Melike kapıyı açmış içeriye almıştı SAĞLIK GÖREVLİLERİNİ. Ambulansa binmek üzereyken Miranlar gelmiş. Fren sesi tüm sokağı tutmuştu. Hazar bey aceleyle Zehra'nın yanına gelmiş, elinden tutmuştu.
H:Dayan Zehra az kaldı. Kavuşacağız evladımıza. Az daha dayan kurban olayım.
Z:Hazar bey, canım acıyor Hazar bey.
H:Tamam hemen gidiyoruz. Hadi. Oğlum siz arkadan gelirsiniz.
M:Tamam baba. Hadi Reyyan. Gidelim. Reyyan ağlama güzelim hadi gidelim.
R:Miran olmaz değil mi bir şey?
M:Olmaz tabi ki. Soruyor musun birde? Hadi bin gidelim. Abi oluyorum be, abi.
Karısına döndü, göz kırptı.
M:Darısı babalığa inşallah.
R:İnşallah canım inşallah.
M:Senden çok güzel anne olur karıcığım.
R:Senden de olağanüstü bir baba olur.
M:İkimizin parçası, ben ona gözüm gibi bakarım. Parka falanda götürü...
HAN:Ohoo siz arabaya binene kadar, babanlar hastaneye vardılar. Cilveleşmenin zamanı mı şimdi? Allah'ım, Ya rabbim, el neyin derdinde, bunlar neyin derdinde. Hadisenize çocuğum.
R:Tamam yenge gidiyoruz.
HAN:Hadi hadi.
Onlar arabaya binip yola çıkmışlardı.
Y:Görüyorsun değil mi anne? Kim var, kim yok hiç umurlarında değil. Her yerde cilveleşiyorlar.
HAN:Sende örnek al işte. Nasıl seviyorlar birbirlerini. Aşklarını şu Mardin'i bırak, sağır sultan bile duydu. Ah benim dertli başım ah.
umarım beğenirsiniz. yeni bölümde görüşmek üzere

ŞİMDİ OKUDUĞUN
hercai 43 sonrası
FanfictionÖzel bölümler için yeni bir hikaye oluşturdum.. hercai 43.bölümden keşke böyle olsa dediğim şekilde devam ettim. hep okurdum birde yazayım dedim.