43-33

1.3K 51 6
                                    

Aradan geçen günler, Hazar, Reyyan ve Miran için korkunun, endişenin, sabırsızlığın adı oldu.
Hazar bey test sonucunu almaya sabah gidecekti. Peki sonra ne olacak, ne yapacaktı. Herhalde Miran’ın karşısına geçip, “sen benim oğlummuşsun. Bunu hem senden hem benden sakladılar. Bizden bizi çaldılar” diyemezdi. Dese Miran’ın kollarına atılmayacağı kesindi. Nasıl alacaktı oğlunu, kızını yanına. Bir kez daha “Allah'ım sen yardım et” dedi geceye doğru.
Birbirlerine sarılmış, mutlulukla uykuya dalmışlardı. Birbirine sarılmış uyurken, Miran gördüğü  rüyanın etkisine girmeye başladı. Gözleri seğiriyor, vücudu titriyordu. Uzaktan ona seslenen Hazar Şadoğlu’nu görüyor, duyuyordu. “Oğlum” diyordu, ona doğru adım atmaya çalışıyor ama atamıyordu. Ter içinde uyandı, kollarındaki kadının alnına öpücük kondurup, kalktı yanından. Pencerenin önünde durdu.  Şu birkaç gündür olanları düşündü.
M:Allah'ım sen yolumu aydınlat, ben önümü göremiyorum artık.
Düşünceleri diline vurmuş, sesli düşündüğünün farkında değildi. Arkadan beline sarılan karısıyla yüzünde gülümseme oluştu.
R:Uyuyamadın değil mi?
M:Rüya gördüm ona uyandım. Sen neden uyandın?
R:Sen yoktun yanımda, kokun yoktu. Ne gördün sen böyle rüyanda uykundan uyandın? 
Alnındaki teri silerken sormuştu bu soru.
M:Babanı gördüm. “Oğlum” dedi bana. Yaklaşmaya çalıştım ama adım atamadım. Ben çok korkuyorum Reyyan, ya test pozitif çıkarsa, ya ben bunca yıl kandırıldıysam, ya babamın anamın intikamını alacağım derken, aslında en büyük intikam benden alındıysa. Nasıl dayanırım ben buna? Nasıl nefes alırım? İnsanların yüzüne nasıl bakarım.
R:Ben varım yanında. Her zaman yanında olacağım. Öyle olsa bile, pozitif çıksa bile hiçbir şeyin sonu değil ki. Aksine bu intikamın bitişi olur. Hadi düşünme artık gel uyuyalım. Sabah öğreneceğiz her şeyi.
M:Off off.
Arabada geçen eşsiz günün akşamında, evde duymuşlardı Azize Aslanbey’in telefonla konuşmasını. “O Şadoğlu Hazar oğlu tarafından bir öldürürsün” sözünü duyunca, ikisi de birbirine bakmış, şüphe tohumları serpilmişti ikisinin de içine. Sabah erkenden Reyyan, Şadoğlu konağına gitmiş, babasına sarılınca, saçından aldığı telle test yaptırmışlardı. Araya soktuğu adamlar sayesinde, daha uzun sürecek test sonuçlarını, erkenden eline alacaktı. Sabah zor oldu iki ev içinde. Hazar ve Zehra bir köşede, Reyyan ve Miran bir köşede, merakla bekliyorlardı sonucu.
Hastanenin kapısının önüne geldi Hazar bey, elleri titriyordu, ayakları adım atmasını önlüyordu. Takılıp kalmıştı olduğu yere. Ne kadar sürdüğünü bilmediği bir bekleyişin ardından, içeriye girdi. Gözleri dolu halde doktorların odasına girdi. Sonuç şimdi elindeydi ama açmaya cesareti yoktu. Hastane koridoruna çıktı. Kendisini sakinleştirmeye ihtiyacı vardı. Elleri titreyerek açtı zarfı, gördüğü ile gözyaşları sel oldu. Elleri kalbine gitmiş, nefesleri hızlanmıştı. Tekrar baktı ellerinde ki kağıda. “Miran oğlum” diyerek sarıldı zarfa. İçini söke söke ağladı. “Ya Rabbim sen yardım et” diye yalvardı.  Sakinleşmeyi bekledi. Telefonun çalışıyla, Zehra'ya sonucu haber verdi. Yola çıktı, şimdi hesaplaşma vaktiydi.
Hastanenin kapısının önüne geldi Miran. Karısının elleri ellerindeyken gözleri dolmuş, elleri hem korkudan hem heyecandan titriyordu. Sesi titreyerek konuşmaya başladı.
M:Reyyan ben çok korkuyorum. Ya benim babam çıkarsa. Ya annem bana gerçekten bunu yaptıysa. Ben ne yapacağım o zaman.
Gözlerinden akan yaşları dolmuş gözleriyle karısı sildi.
R:Ağlama kocam. O zaman da böyle el ele çıkacağız Azize Hanım karşısına. Ona soracağız aklımızdaki bütün soruları. Hadi gel  gidelim, bekleyerek, geciktirerek kaçamayız geçmişten. Hadi kocam.
Saatler önce Hazar'ın yaptığı gibi, korkarak gittiler doktorun yanına, korkarak aldılar sonuçları. Miran’ın elinde duran bu kağıt parçası, onun geçmişiydi, geleceğiyle, belki de yalan hayatının deliydi. Azize'nin konuşmasından sonra şüphelendiği şeyi belki de gerçek olduğunun kanıtıydı. Yavaşça açtı zarfı, kağıdı çıkarttı ama çevirip bakmaya gücü yetmiyordu.
R:Hadi Miran kaçamayız gerçeklerden. Aç hadi.
Yanaklarına cesaret veren bir öpücük kondurdu, koluna girdi. Miran gözyaşları içinde açtığı kağıtta gözünü gezdirdi. Gördüğü ile başını karısının boynuna gömdü. Sarsıla sarsıla, içi kan ağlayarak, hıçkırarak ağlamaya başladı. Kocasının gözyaşlarına eşlik eden gözyaşlarıyla sarıldı kocasına. Ellerinden kağıdı alıp sonuca baktı. Bu nasıl bir insandı böyle. Hangi vicdanla bir çocuğu babasından ayırıp, öz çocuğuna babasını öldürtmek isterdi.
R:Ağlama Miran. Ağlama. İzin verme, istediklerini onlara verme. Hem bundan sonra her şey daha güzel olacak. Babanla birlikte olacaksın, eksik kalan bütün duyguların tamamlanacak. Bak annen de var, babanda. Çok mutlu olacağız biz. Herkese inat çok mutlu olacağız. Ne olur ağlama.
M:Bunu nasıl yaparlar, bu kadarını nasıl yaparlar Reyyan. Beni öz babamdan ayırıp, onu öldürmem için nasıl kandırırlar. Bunların kalbi nasıl katran bağlamış, insanların hayatıyla nasıl böyle kolayca oynarlar. Ben ne yaptım onlara? Bana böyle bir ceza verdiler. Benim suçum neydi?
Reyyan sarsıla sarsıla ağlayan kocasına daha sıkı sarıldı.
R:Ağlama ne olursun. Şimdi her şey yeni baştan başlayacak. Bundan sonra hiçbir şey eksik kalmayacak hayatımızda. Hadi kalk, kalk gidelim buradan, kalmayalım burada.
Miran’ın gözlerindeki yaşı sildi bir kez daha. Ayağa kalktı karısının ellerini tuttu.
M:Reyyan benim sormam gereken bir hesap var. Sonra babamla konuşacağım. Hadi gidelim burada bir işimiz kalmadı. Öğrenmeniz gerekeni öğrendik.
Arabaya bindiğinde Miran daha sakindi. Reyyan içinden kocası için dua ediyordu. Nereye gittiğini hiç sormadı. Tahmin etmek zor değildi, kendisinden çalınan hayatın hesabını, önce annesinden soracaktı. Perişan olacaktı kocası, kahrolacaktı. “sana en çok şimdi ihtiyacı var Reyyan, sakin ol” diye kendisine telkin vermeye devam etti. Mezarlığa gelmişlerdi. Miran’ın arabadan inmeye, mezarın yanına gitmeye, yüzleşmeye cesareti yoktu.
Yeni bölümde görüşmek üzere

hercai 43 sonrasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin